Mutsuz Olmaya Utanıyorum
Öyle bir çağ da yaşıyoruz ki insan mutsuzum demeye utanıyor. Farklı coğrafyalardaki insanların yaşadıklarını ya da yanı başımızdaki hayatları gördükçe…
Tarihin her döneminde istisnasız zulüm altında kalan insanlar, yokluk ve kıtlık çeken ve bin bir türlü problemlerle boğuşan insanlar hep olmuştur. Bize uzak dediğimiz coğrafyalarda, yanımızdaki komşu devletlerde yaşanan savaşlar, katliamlar ve daha nice kötü şeyler.
Milenyum çağı ile birlikte her şeyin zirvesine şahit olduk. En yüksek teknolojik zirveye de en rezil insanlığımızdan utandığımız döneme de şahitlik ettik. Özellikle son dönemde yaşadıklarımız, duyduklarımız, gördüklerimiz bizi insanım demekten utandıran şeylerden.
I. Dünya savaşı ile başlayan daha sonra II. Dünya savaşı ve atom bombası ile devam eden, akabinde Afganistan, Vietnam, Doğu Türkistan, Myanmar ve Bosna Savaşı ile devam eden daha sayamadığımız soykırımların olduğu 20.yüzyıl çağı. Acının, trajedinin, yoksulluğun ve zalimliğin çağı.
21.yüzyıl çağı ile birlikte zulüm kabuk değiştirmiş sistematik soykırıma dönüşmüş, kötü olarak bildiğimiz her şey yeniden tanımlanmaya başlanmıştır. Irak savaşı ile başlayan bu süreci Arap baharı dediğimiz olaylarla devam etmiş ve Suriye de akıl almaz zalimlikleri ile bilinen Baas rejimi ile sürmüştür. 70 yıldır sürekli Siyonist İsrail’in baskı ve şiddetine maruz kalan Gazze 7 Ekim 2023 ile adeta kasıtlı bir soykırıma uğramıştır. Lanetlenmiş bu kavim dünya da kan akıtmaya, Müslümanlara her türlü işkenceyi, zorbalığı, zalimliği yapmakta kendine hak görmektedir. İnsanlığımızdan utandığımız, gözyaşlarımızın kalbimize aktığı, boğazımızın yutkunmakta zorlandığı ve mutsuz olmaya utandığımız bir dönem.
Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki afetlerin akın akın üstümüze geldiği ve bizi bir bıçak gibi kestiği bir dönem. Daha 2 yıl önce 10 ilimizi etkileyen büyük bir depreme şahit olduk. Binlerce canımızı yitirdiğimiz zenginin bir gece fakir olduğu, insanlığın yaşayabileceği en büyük çaresizliği iliklerimize kadar hissettik. Bir tas çorbaya ve battaniyeye muhtaç olan insanları gördükçe mutsuz olmaya utanıyoruz.
Adaletin sadece zenginlere işlediği, gariban ve fakirlerin ezildiği ve hor görüldüğü bir çağ. Yokluğu dibine kadar hisseden, açlıktan uyuyamıyorum diyerek ağlayan yaşlı ninemizin feryadını, başını koyacak bir yastığı olmayan Gazzelileri hatırladıkça, tek oda da yaşayan ve insanlardan istemeye utanan ailelerin olduğu bir yer de mutsuzum demeye utanıyor insan.
Yarım hurma ile olsa da cehennemden sakının diyen Efendimize, iyiliği emredip kötülükten alıkoyun diyen Rabbimizin çağrısına cevap vermekte yetersiz kaldık. İnancımıza ve inancımızın getirdiği değerlere sahip çıkamadığımız için mutsuzum demeye utanıyoruz.
İnsanlık var olduğundan beri iyi ve kötünün hak ve batılın savaşı da başlamıştı. Her dönemin bir Tiranı, Nemrudu ve Firavunu hep olmuştur. Ama her zalimin karşısında da bir Musa hep olmuştur. Bu durum kıyamete kadar sürüp gidecektir. Rabbimizin verdiği vaad ile kazananın Hak olacağına inancımız her zaman tamdır.
Bu kadar varlığın içerisinde başımı sokabileceğim bir evimin ve ailemin olması, harcayabileceğim paramın olması, gardırobum da giyebileceğim çeşit çeşit kıyafetlerimin ayakkabılarımın olduğu bir durum da mutsuzum demeye utanıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.