Matematiksel Olarak Nasıl Yenilemeyeceğimiz Gerçeği
Bu topraklarda çok da uzak tarihte olmayarak hüküm sürmüş büyüklerimiz büyük bedeller ödeyerek binlerce yıllar bu topraklarda kalmayı sağlamışlardır.
Bazı önemli devlet büyüklerimiz, Fatih Sultan Mehmed Han, Kanuni Sultan Süleyman Han,Sultan Selim Han çoğu zaman kendilerini de ortaya koyarak tarihimizde bazı değişiklikler, ekleme çıkarmalar yaparak (büyük toplar yapmak, uzun süren seferler yapmak, ipek baharat yollarının ele geçirilmesi, Hicaz’ın Osmanlı’ya katılması, İnanış, İnançlarımız, kültürümüz, Mısır seferi daha sayamayacağımız binlerce durum…) hem devletinin mukavemetini arttırdı, içeride birlik sağladı, ve yeni seferlerle topraklarımızın genişlemesini sağladı ve daha sayamayacağımız nice faydalar sağlamıştır. Ayrıca, kötülükler bertaraf ederek yenilik iyilik güzelliklerle bunlar oluştu.
Öyle ya çoğu zaman bir yerlerin mülkü ve idari amiri olunduğunda oraları elde tutmak için belirli başlı değişiklikler yenilikler revizyonlar hammadde kaynakları, su kaynakları, çevresel kaynaklar, topluma getirilmek ve hizmetine sokulmak zorundadır. Bu yöneticilerimizin kavrayış anlayış eğitim bilgi görgü ve güçleri ile toplum nezdinde yatırımcı bir güçte olması nedeniyle mümkün olmaktadır. Bunlar toplumun kalkması gelişmesi refah düzeyine ulaşması diğer toplumlara galiba çalması kendinden düşük toplumlara yardım etmesi kendi kültürünü açıklaması ve diğer toplumlar tarafından yozlaşmasına engelleyici faktörlerdendir. Bir toplum kendi benliği ile ne kadar barışıksa o toplumda adalet güven mutluluk meydana gelmektedir bu maddi manevi refah ve kalkınma ile olmaktadır.
Kalkınma hamleleri teknolojik yenilikse modern çağdaş son teknolojiye uyumlu güncel ve toplumun 2025 yılında kendi amaçlarına hizmet edecek malzemelerin kolaylıkların girişimlerin elde edilmesi ile meydana gelmektedir. Bunun için öncelikle başvurduğumuz temel bilimler matematik, fizik, kimya ve biyoloji gibi alanlarda ilerlemek ve buralarda meydana gelen yeniliklerle toplumun kalkınmasını hızlandırmak mümkündür.
Bu olayları büyük diferansiyel denklemler olarak yazabildiğimizi varsayalım. 15-20 katlı veya daha çok katlı matematiksel denklemde bu şekilde onlarca belki de yüzlerce kök elde edebiliriz. Matematikte kök ifadesi bilindiği gibi denklemi 0’a eşitleyen değerdir. Burada türev alırsak birinci türevin sıfıra eşitlendiği kök değerler yerel maksimum ve yerel minimum değerlerin elde edildikleri yerdir. Yerel maksimum fayda edeceğini yere maksim kökü koyarsın yerel minimum değerde de zarar edilecek yere yerel minimum kökü yazarsın. Yapmamız gereken “birinci türevin kökünü ya da köklerini denklemde yerine konulmasıdır.” Evet bu kadar basit verilerimizi doğru düzgün topluyoruz daha sonra bunları istatistiksel denklemler haline getiriyoruz. Sokrates eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorsanız cehaletin bedelin hesaplayın der. Zaten türevde elde ettiğimiz kökleri yerine koymamız için daha önce bu toprakta yaşayan atalarımız bir model oluşturdular. Buna itiraz eden olmaz sanırım. Çünkü güzellikler ve faydalar ortadadır. Olumsuz durumlar da kayıtlarımız altındadır. Yapmamız gereken onların tecrübeleri güzelce modelleyerek (verilerle istatistiksel hesaplamalarla denklemleri çekmek) bu artık Microsoft Excel uygulamalarında bile kolaylıkla elde edilebiliyor. Hatta bunları elde etmek için YouTube’dan videoları izleyebilirsiniz. Artık bilgiye ulaşmak görece daha kolay yeter ki bilgideki verilenleri düzgün bir şekilde yapabilelim. Ya da ya da hizmet alımı yaparsanız ama bu denklemleri elde edelim bu kökler sonuçlara ulaşmamız içindir. Bir nevi bunlar hem savaş hem dünya tarihinin ‘bug’larıdır. (Açıklardır.)
Veriler ve istatistiktik sonucunda elde ettiğimiz denklemleri günümüz verileri ile yerlerine koyarak sağlanmasını yapmamız için önümüzde hiçbir engel bulunmamaktadır. Bunları denemesi bedava olmazsa da sanırım sonuçta çıkacak bedeller (savaşlar, kıtlık, doğal afetler) ve bizim bunlara hazırlıksız yakalanmamız bedelinin daha büyük olduğu ortadadır. Bu matematiksel denklemler doğrulandıktan sonra matematik yalan söylemeyecektir. Ama esas olay şudur ki bu toprakları hakiki olarak özümsememiş yabancıların yazdıkları denklemler ve kökleri bu topraklarda çalışmıyor. Yani “matematiksel kurallar geçmiyor”. Ya da yanlış inançları ile kurdukları denklemler zaten yanlış. Kökleri doğru bulsalar da yanlış denklem ile çalıştılar. Çünkü mesela çok heterojeniz. Belki de o kızıp durduğunuz eski zaman insanları denklemlerinde Mevlana öğretileri “ne olursan ol yine gel” sözünü söyleyerek 14. 15. 16. Yüzyılda daha katlı matematiksel denklemlerin çözümleri olmadan süper bilgisayarlar çıkmadan 17. 18. 19. Yüzyılda bu öğretiler zaten uygulanarak 20. ve 21. Yüzyılı bugün bizden daha iyi görmüştür de veri toplama aşamasında göz önünde bulundurulan sadece “popülasyon olarak heterojen” olmamız bile ağır basarak bu yüzyılı kurtarmışlardır da haberimiz yoktur. Belki çözememişizdir. Önümüze bırakın matematiksel denklem getirip çözmeyi, 2 + 2 = 4 ifadesine kadar getirilecek olsa da inanmayacak görmeyecek bilakis aksini iddia eden insanlarımız var. Bunu 21. yüzyılda kanlı canlı gözümüzün önünde görmüyor muyuz? Gazze’ye olan suskunluğumuz, insanların sürgün yollarında olan eziyetleri görmezden gelmek, maddi imkanların, kaynakların, malların, malzemelerin dünyada belirli bir eksene kayması ve diğer tarafların yok yoksun kalması). Bunları hepimiz canlı gözümüzle görüyoruz. Tarihte de benzer olaylar anlatıldı.
Biz denklemleri çalıştığı ve gerekli sağlamları yapıldığı müddetçe denklemlere, matematiğe ve bilimselliğe inanmak ve diğer insanları da inandırmak zorundayız. Dolayısı ile ez cümle şu şekilde toparlıyorum.
250-300 yıllık devletler, on binlerce km ötede Anadolu ve Ortadoğu’da bir şeyler yapmak, belirli matematiksel denklemleri çalıştırmak istiyorlarsa 40 fırın daha ekmek yemeleri gerekmektedir. Çünkü yukarıda bahsettiğim savaş dünyası ve dünya yaşamının ‘bugları’ (açıkları) 14, 15 ve 16.yy’da ecdadımız tarafından açıklandı ve doğrulandı. Yapmamız gereken o zamanda yazılmış matematiksel denklem köklerini uygun zamanlarda yerlerine koyarak yerel maksimum ve yerel minimum değerlerini elde etmektir. Bizim bunlara uyandığımız zaman yapacağımız gayet açık ve ortadadır. Ve bunları yapmamız da hiç ama hiç zor değildir… er ya da geç…
Türkiye işletmeleri matematiğe, bilimselliğe bile meydan okuyor. Matematik bilim daha gelişmesi yeni teorilerin ortaya konulması gerekmektedir.
Para teorisinde uzman bir arkadaşım vardı. Kendisini çok severim. Görüşmek istediğim zaman benimle görüşmez. Belirli bir iş karşılığı ücret verdim. Kendisine göre biraz fazla verdim. Aynı günü akşam işin devamı için tekrar beni aradı. Görülüyor ki para insanı ne hale getirdi. Para olmasa veya insanımızda yeterli para olsa biz kafire her türlü galebeyi çalarız. Çünkü onlara benzemiyor onlarla konuşmuyoruz.
Başka bir örnek 3-4 kişi koşarak yanan arabadan şoförü çıkaran insanları görmüşüzdür. Daha sonra 10-11 kişi gelir ve yangından insanı alırlar. Bizim sahip çıkmamız gereken insan ilk oraya koşandır. O adam feraseti ile uğraştı ve diğerleri de gelince arabada yanan adamı çıkardılar. Anadolu’muzda çok şükür ki böyle çok insanlar var.
Sizler hep dış dünyanın güzelliği Antarktika, Kanada ve Sibirya buraların güzelliğini Yahudiler ele geçirdi, buralarda kendi aracına almadan veya bir düzen kurmadan diğer insanları göstermek istemiyorlar bizim çevremizi ise yaşanmaz bir hale getirdiler iç karışıklığa sebep olanlar bunlar buralardan gidemeyeceğimize göre yaşadığımız topraklar en güzel yer yapmak zorundayız. Çevremizi güzelleştirmeli insanlara iyi davranmayı selam vermeli muhabbet etmeli çevremiz güzelleştirmek adına her şeyi yapmalıyız ki buralar güzelleşsin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.