İSLAM VE KUR’AN’DA AĞAÇ, YEŞİL VE TOPRAK
İçinde bulunduğumuz mübarek Ramazan ayı pek çok hayra vesile olduğu gibi yeşili, doğayı, toprağı, havayı suyu korumamıza bir kez daha vesile olması dileğiyle yazıma başlıyorum.
İslamiyet inanç ve davranış olarak daima iyiden, güzelden, incelikten doğrudan ve düşünceden yana olan bir dindir. İslam’da; keyfiliğe, başıboşluğa, adam sendeciliğe ve çevreye karşı duyarsızlığa asla yer yoktur. En affedilmeyen günah Kul Hakkıdır. Çevre hakkı ise kul hakkıdır. Hava, su, yeşil doku ve toprak üretilemeyen doğal kaynaklarımız aynı zamanda çevremizin bir parçasıdır. Onlar bize yüce Allah (c.c.) emanetleridir. Korunması ve yaşatılması gerekir. Dolayısıyla İslamiyet, ona gerçek anlamda inananlara, aynı zamanda büyük sorumluluklar yükleyen bir dindir.
Kutsal Kitabımız Kur’an’ı Kerimde, “Alemler için öğüt” ve “bir şifa ve rahmet” olarak gönderilen pek çok ayetinde ve Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’ın hadislerinde çevreyi temiz tutmak, yeşili sevmek ve korumak, ağaç dikmek, yaratılan tüm nimetlerine saygılı olmak, israf etmemek konularına dikkat çekilmekte, doğru ve güzel olan hareketlere işaret edilmektedir.
Rahman suresi 6.ayette mealen “Bitkiler ve ağaçlar (Yaradan’a) secde ederler”, Yine aynı surenin 48,62 ve 64.ayetlerinde “İki cennet de çeşit çeşit ağaçlarla doludur… O ikisinden başka iki cennet daha vardır… Bu cennetler koyu yeşil (renk)dirler...”; En’am suresi 99.ayete mealen “ O, gökten suyu indirendir. İşte biz, bitip gelişen bir bitkiyi onunla yetiştirdik. O bitkiden bir yeşillik çıkardık ki, ondan birbiri üzerine binmiş taneler çıkardık…” denilmektedir. Yüce Allah (c.c), Vakıa suresi 73.ayette “Biz onu (ağacı) hem ibret olsun, hem de çöl yolcularına bir fayda olarak yarattık..” demekte. Bunun gibi pek çok ayette Ağacın ve yeşilin ne kadar önemli olduğuna dikkat çekilmektedir.
Hz. Muhammet (s.a.v) efendimiz savaşları öncesi müminlere “Kadın, çocuk ve yaşlılara, tarlada çalışanlara dokunmayın, ekinleri ateşe vermeyin, ağaçlara zarar vermeyin, size kılıç çekmedikçe kimseyi öldürmeyin…”emrini vermiştir. Yine Hz. Peygamber (s.a.v) efendimiz, Mekke bölgesinde ve Medine’nin 32 km’lik çevresi ve Taif Şehrinin yakınlarında bir bölgeyi yasak bölge (bugün ki SİT alanı) ilan etmiş ve buradaki yeşilin ve bitki örtüsü ile hayvanların korunmasını emretmiştir. Nitekim Peygamber efendimiz (s.a.v), “Kıyamet kopmaya yakınken elinizde bir ağaç fidanı varsa ve onu dikmeye vakit bulabilirseniz onu dikin”. “Kim bir ağaç dikerse onun için ağaçtan hâsıl olan ürün kadar Allah (c.c) sevap yazar.” buyurarak ağaç dikmenin ne kadar önemli olduğuna vurgu yapmıştır.
Öte yandan toprak için “Andolsun biz insanı, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık..” (Hicr:26.ayet.) ”Sizi topraktan yaratması, onun (varlığının) delillerindendir. Sonra siz,(her tarafa) dağılan birer insan oldunuz” (Rum suresi 20.ayet.) gibi pek çok ayet vardır. Toprak İslam dini ve inananlar için kutsal bir varlıktır. Neticede hepimiz topraktan geldiğimiz gibi yine toprağa gideceğiz. İnşallah. Peki, toprağın hayırlı bir misafiri olmaya hazır mısınız?
Ağaç ve yeşil örtünün korunması ve geliştirilmesi, toprağın ne kadar değerli bir varlık olduğunu konusunda bir topluma bundan daha açık ve net bir emir ve tavsiye daha ne olabilir ki?
Öte yandan Toprak, ölümün sessizliğini ebediyete kadar örtecek bir mantodur. O mantonun içine hayırlısıyla girmek istiyorsak, özlenen bir misafir olmak istiyorsak, yüce dinimizin emirlerine uymalı ve havamıza, suyumuza ve toprağımıza sahip çıkmalıyız. Toprağımızı koruyan, oksijen üreten, geleceğin sigortası olan ormanlarımızı, yeşil örtüyü kesmek değil çoğaltmak zorunda olduğumuzu, suyumuzu tasarruflu kullanmamız gerektiğini unutmamalıyız.
“Akan bir nehrin kenarında bile olsan, normal bir miktarın üzerinde su kullanman israf olur.” Buyuran bir Peygamberin ümmeti olarak, toprağımıza ve yeşil vatanımıza sahip çıkalım, inancımıza uygun yaşayalım inşallah. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.