Hatasız Kul Olmaz
“Hatasız kul olmaz, hatamla sev beni
Dermansız dert olmaz, dermana sal beni
Kaybettim kendimi, ne olur bul beni
Yoruldum halim yok, sen gel de al beni.
Feryada gücüm yok, feryatsız duy beni
Sevenlerin aşkına, ne olur sev beni
Sev beni...”
Orhan Gencebay’ın dillerle pelesenk olmuş şarkısını hepimiz biliriz. Ne kadar manidar değil mi? Hatasız kul olur mu? Olmaz tabi.
Elbette insanoğlu mükemmeli arayışın içindedir. Ancak, hatasız olma arzusu, aslında insanın doğasına fıtratına aykırıdır. Zira hatasız bir insan olmak, insan olmanın doğasında yer alan öğrenme, gelişme ve deneme-yanılma süreciyle çelişir. Hayatta herkes hata yapar. Bu, insanın sadece insan olduğunun bir göstergesidir. Ancak asıl önemli olan, hatalarımızdan ders çıkarmak ve bu süreçte büyümek, olgunlaşmak ve gelişmektir. Hata yapmak, eksiklik değil, öğrenme sürecinin bir parçasıdır.
Hatalar, bize kendimizi anlama ve gelişme fırsatı sunar. Bir hata yaptığımızda, aslında bir adım öne geçme fırsatı yakalamışız demektir. Çünkü hatalarımız bize, eksikliklerimizi görmemiz ve daha iyi bir versiyon olabilmek için neler yapabileceğimizi anlamamız için birer rehberdir.
Hatta hatasız bir insan olmaya çalışmak, sürekli bir baskı ve stres altında olmayı gerektirir. Bunun yerine, hatalarımızı kabul edip onlarla yüzleşmek, bizi daha sağlam bir zemin üzerinde ilerlemeye teşvik eder. Önemli olan, hatalarımızdan kaçınmaya çalışmak değil, onları nasıl değerli birer öğrenme aracı haline getirebileceğimizi keşfetmektir. Özetle her hata, birer öğrenme fırsatı barındırır. Önemli olan, hatalarımızla yüzleşirken kendimize karşı dürüst olmak ve bu süreçte kendimize sevgiyle yaklaşmaktır. Unutmayalım ki, en büyük öğretmenlerden biri, hatalarımızın ta kendisidir.
Hatasız bir kul olma arayışı yerine, öğrenme yolculuğumuzda hatalarımızdan ders çıkarmak, kendimizi tanımak ve gelişmek için cesaretle ilerlemek önemlidir. Hatalarımızı kucaklayarak, içlerinde saklı olan değerli dersleri bulabilir ve daha bilge birer insan olabiliriz.
Allah başımızı öne eğdirecek hata yaptırmasın yeter. Diğerleri telafi edilir. Biz hatalarımızdan ders çıkararak büyüyeceğiz. Yunus Emre de diyor ya “Hamdım, piştim, yandım…” Belki bir gün bize de böylesi bir söz söyleme fırsatı doğar…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.