Hasan DURUCAN

Hasan DURUCAN

Bir fincan kahveye ne dersin?

Bir fincan kahveye ne dersin?

Bir gün bir felsefe profesörü, elinde bazı malzemelerle derse gelir. Ders başladığında; hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe kavanozunu alır. Sonrada kavanozu ağzına kadar tenis topları ile doldurur. Ardından öğrencilerine kavanozun dolup dolmadığını sorar. Bütün öğrenciler hep bir ağızdan dolduğunu söylerler. Bunun üzerine; profesör önündeki kutudan aldığı çakıl taşlarını, kavanoza döker. Çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurmaya başlar. Profesör yeniden kavanozun dolup dolmadığını sorar. Öğrenciler yine hep birlikte; "Evet, doldu." derler. Profesör bu defa da masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker. Tabi ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur. Profesör yine aynı soruyu sorar. Öğrenciler de yine koro halinde "Evet, doldu." derler. Profesör bu kez ise masanın altında hazır bekleyen iki fincan kahveyi alır. Başlar kahveyi kavanozun içine dökmeye. Bu kez de kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur. Bunun üzerine öğrenciler gülmeye başlar. Ardından profesör öğrencilerine nasihat etmeye başlar: "Bu kavanoz sizin hayatınızdır. Tenis topları; Hayatınızdaki önemli şeylerdir. Yani aileniz, çocuklarınız, sağlığınız, dostlarınız gibi düşünün. Diğer şeyleri kaybetseniz de, bunlar hayatınızı doldurmaya yeter. Çakıl taşları ise; sizin için daha az önemli olan diğer şeylerdir. Yani işiniz, eviniz, arabanız gibi düşünebiliriz. Kum ise diğer ufak tefek şeylerdir. Şayet kavanoza önce kum doldurursanız; çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına yeterli yer kalmaz. Aynı şey hayatımız için de geçerlidir. Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz; bu defa da önemli şeyler için vakit kalmayacaktır. Dikkatinizi mutluluğunuz için önemli olan şeylere çevirin. Sağlığınıza dikkat edin, evinizin ihtiyaçlarını karşılayın, çocuklarınızla oynayın, sevdiklerinizle yemeğe çıkın. Tenis toplarını kavanoza yerleştirin; öncelikleri, sıralamayı iyi bilin. Gerisi hep kumdur."

Bu arada bir öğrenci merakla şu soruyu sorar: "Hocam peki o iki fincan kahve nedir?"

Profesör gülerek cevaplar: "Bu soruyu bekliyordum. Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar yer vardır."

 

******

 

Öyle ki, hayat zaten akıp gidiyor. Ve hayat da, bizim ona yüklediğimiz anlamdır. İçerisinde bulunduğumuz hayatın temel taşı da sağlıktan geçiyor. Malum pandemi sürecinde bunun önemini insanoğlu olarak çok daha iyi anladığımızı düşünüyorum. Ne zaman hayatınızda bazı şeyler çekilmez hale dönüşürse, ne zaman yirmi dört saat olduğundan daha kısa gelmeye başlarsa; o zaman kavanoz ve iki fincan kahveyi hatırlayınız. Hayatınızda neyi, nereye, ne zaman koymanız gerektiğini tecrübe edinirseniz; daha farklı bir ifadeyle önceliklerinizi en doğru şekilde ayarlayabilirseniz yükünüzün sizi yormadığını fark edip daha kalitesi yüksek yaşanılabilir bir hayatın keyfini çıkartabilirsiniz. 37 yaşıma ayak bastığım bu günde "İnsanlar tercihleriyle yaşarlar bu hayatta. Tercih ettiğiniz hayatı yaşayamıyorsanız, yaşadığınız hayat size ait değildir." diye çok beğendiğim anonim bir sözle noktayı koyalım. Vesselam…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan DURUCAN Arşivi