Günümüzde Ereğli ilçesi yakınlarında bulunan tarihi bir yerleşim alanı olarak bilinen Kybristra, antik dönemde Kapadokya ve Kilikia bölgeleri sınırlarında olduğu bilinmektedir. Roma ve Hellenistik dönemden önce Hitit metinlerinde de bu bölge Hupişna olarak geçmektedir. Hitit İmparatorluğunun yıkılmasından sonra Anadolu’da Demir Çağı başlamıştır. Bu dönemde Tabal Krallıklarına bağlanmıştır.

Klasik dönemde antik dönemin önemli yazarlarından Strabon, Niğde yakınlarındaki Tyana'dan bahsettikten sonra, "Ondan çok da uzak olmayan Kastabala ve Kybistra kalelerinin dağa daha yakın olduğunu" söyler ve bununla Torosları kastetmektedir. Kybistra ve Kastabala, Kapadokya'nın Kilikya adı verilen bölümündedir. Strabon, Tyana'dan Kybistra'ya yaklaşık iki günlük bir yolculuk yaptığından bahsetmektedir ki bu da aradaki mesafe açısından bize bilgi vermektedir.

Cicero , Kilikya prokonsülü iken (M.Ö. 51/50), birliklerini Kapadokya'nın Kilikya sınırındaki kısmından güneye, Toroslara doğru yönlendirdi ve "Kapadokya'nın sınırında, Toroslardan çok uzak olmayan, Kybistra kasabasında kamp kurduğundan bahseder. Kilikya'yı savunmak ve aynı zamanda Kapadokya'yı tutmak için.

Bizans döneminde Kybistra Anatolikon Theması içerisinde kalmaktadır. Fakat dağlık bölgelerde Arap sınırlarına karşı dağ geçitleri adı verilen yeni sınır bölgeleri oluşturulmuştur. Bunlardan birisi de Kapadokya’dır. Bu dönemde Ereğli’de Kapadokya Theması olarak adlandırılan bu bölgeye dahil olmuştur. MS. 8. ve 9. yy.’da Kybistra, İmparator Herakleios’tan dolayı Herakleia olarakta anılmaya başlar. Herakleia Kybistra’nın güneybatısında yer alan Tont Kalesine yerleştirilmektedir. Kybistra ile Herakleia önceleri Tyana’daki (Niğde-Bor) piskoposluğa bağlı iken 1060 yılında kendisi başpikopusluk olmuştur.