SOSYAL ATIKLAR

SOSYAL ATIKLAR

Atık literatürüne yeni bir terim daha eklendi: Sosyal ATIK. (Bir haber programında sunucu emeklilere böyle seslendi: Sosyal Atık Olmayın!)

Evlerimizde, işyerlerinde, kamu ve resmi kurum ve kuruluşlarda artık işe yaramayan bir an önce kurtulmak istenen varlıkların genel adıdır; ATIK.

Katı, sıvı ve gaz halinde oldukları gibi elli kollu bacaklı canlı atıklarda olduğunu anladık. Örneğin ben de sosyal bir atığım. Ben ve benim gibi milyonlarca sosyal atık çalışma hayatında atık konumundayız. Son günlerde en çok onlar konuşuluyor. Memur, SSK, Bağkur diye ayırsalar da üç kuruşluk gelirleriyle mucize yaratmaya çalışan kişilerin genel adı EMEKLİDİR. Ülkemizde bu şekildeki emeklilerin (sosyal atıkların) sayısı 16-17 milyona ulaşmış durumdadır.

İktidar ve muhalefet arasında tartışma malzemesi olmanın yanı sıra, bir taraftan enflasyon, bir taraftan hayat pahalılığı altında mücadele verilirken nedense seçimden seçime hatırlanıp, en kolay siyasi malzeme olarak kullanılmaktadırlar. Tıpkı sokaklardan atık toplayan, geçimini sağlayan sokak toplayıcılara kazanç kapısı olan atıklar gibi siyasi partilere de en kıymetli geri kazanım malzemesi oldu emekliler.

Her ne kadar iktidar kanadı, emeklimizi enflasyona ezdirmedik deseler de, taksit taksit ücret artışı verseler de; bir kısım emekli, yıllardır bir plastik poşet gibi, sigara paketi gibi, metal içecek kutusu gibi işi bitince buruşturup atılmış, ayaklar altında ezilmiş atık gözüyle bakıldığını çok iyi biliyorlar.

Yıllarca resmi ve özel sektörde bazısı kendi işinde ülkesine, vatanına milletine faydalı olmak için, sosyal atık olmamak için çaba gösteren bu insanlara maalesef günümüzde sosyal atık muamelesi yapılıyor. Bugün bu muameleyi yapanlarda çok iyi biliyor ki bir gün onlarda sosyal atık olacaklar.

Yıllarca canla başla çalış, çabala, bir gün hadi bakalım güle güle. Kimisi yaşı dolduğu için, kimisi kendi isteğiyle, kimisi işlerine gelmediği için zorla atık oluyor. Bazı atıklar çok şanslı oluyor. Törenle uğurlanıyor. Zamanında iyi bir birikimi de varsa kalan ömrü geçen ömründen daha mutlu olabiliyor. Ki bunların sayısı çok az. Tıpkı ülkemizdeki pek yaygın olan ambalaj atıklarının geri kazanımı gibi.

Bir karton kutu düşünün; ambalaj için kullanılır. Birkaç kez kullanılabilir. Ev taşımada işyeri taşımada kullanılır, daha sonra yok olma serüveni başlar. İşi bitince kapı önüne konur, çöp kutusuna atılır, yanına konur, bazen geri kazanıma gönderilir ki bu hala daha kıymetlisin demektir. Geri dönüşüm, işe yaramaya devam etmek için açılan yeni bir kapıdır. Yine aslına rücu edersin. İşe yaramaya devam edersin. Bu şansı yakalamak bazı atıklar için geçerlidir. (Emekli sonrası çalışma şansını bulanlar gibi)

Aslında ülkemizde en şanslı sosyal atıklar emekli milletvekilleridir. Hem milletvekili maaşı hem de milletvekili maaşı alarak “Atıklar Altındır” ifadesinin tam karşılıklarıdır. Biz onlara “Altın Atıklar “ diyoruz.

Genel olarak tüm atıkların kaderidir toprak olmak. Adı ne olursa olsun canlı cansız tüm varlıkların kullanma ömrü tamamlanınca makûs talihidir toprak olmak. Önemli olan hayatta olduğun sürece kendini değerli hissedebilmek. Bunu da hissettirecek olan onu kullananlardır. Vefa ve cefa arasında sıkışan sosyal atıklarda toprağa girmeden önce değer görmek istiyorlar.

Yûnus Emre Hazretleri, dünya devre mülkünün hakîkatini ne kadar da veciz bir şekilde dile getirir: Mal sahibi, mülk sahibi, Hani bunun ilk sahibi? Mal da yalan, mülk de yalan, Var biraz da sen oyalan! Bu gerçeği öncelikle ülkeyi yöneten veya yönetmeye talip olanların hiç unutmaması gerekir.

Dünya hayatı bir imtihan vesilesi olduğuna göre; atık muamelesi görmek, bir an önce kurtulmak için gözüne bakılmak; ülkeye yük olarak görülmek ne kadar acı da olsa hayat devam ediyor. Dünya imtihanından başarı ile çıkmak ve hak vaki olduğunda toprak olmak, tüm emeklilerin en büyük dileğidir.

Hâlbuki bir ülke geçmişi kadar görkemli bir geleceğe kendini hazırlanmak istiyorsa, geçmişten ders almak geçmişteki tecrübelerden yararlanmak yolunu tercih etmelidir. Bunun bir yolu da emeklilerine sosyal atık gözüyle bakmayıp onları bir değer olarak görmeli; emeklilerini (sosyal atıklarını) de hem maddi hem de manevi yönden tatmin edip geri kazanmak yolunu tercih etmelidir. Ne diyelim bu mümkün mü? Biz dua edelim. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi