Türkan Yılmaz

Türkan Yılmaz

Kıtlık Olabilir, Stok Şart!

Kıtlık Olabilir, Stok Şart!

Çoktandır içimden yazmak hissi geçen bir konuya değinmek istiyorum.

Çağımızın yeni türeyen hastalığı; Kıtlık Bilinci…

Aslında ne kıtlık var, ne de bilinç…

Kainatta her şeyin kısıtlı olduğu ve herkese yetmeyeceğine, yokluk çekip aç kalacağına dair inanç kalıplarını taşıyan bu düşünce için özellikle küçük bir söylenti yeter, bizim hunharca stok yapma isteğimize…

Bir kişinin fiyatı artacakmış dediği ürün koca bir bilgi kirliliği haline gelip, ardından satıcıların, ‘talep olur fiyat yükseltelim' düşünceleri ile birlikte artış ile bize geri dönüyor.

Hatırlarsanız bir zamanlar Luppo mevzusu vardı. Adam sadece bir şeyler alayım diye markete çıkmış, alacak bir şey de bulamamış. Ama alacak…

İşte şu an tam da oradayız.

Eve stok yapıp aynı zamanda o üründe indirim kolluyoruz.

Böyle çoğul konuştuğuma bakmayın fazla ürün alma bilincinde veya bitecek telaşı ile stok yapanlardan değilim.

Hatta stokçuluğu sonuna kadar saçma bulanlardanım.

Çevremde yağ, un, baklagil stokları yapan birçok kişi var.

Hatta on teneke yağ olmasına rağmen on birinci için markete gidende var.

Yarına garantisi olanlar…

Biraz bilinçli olsak aslında ne fiyatlarda artış olacak, ne raflarda ürünler bitecek.

Her şeyin sebebinin bilinç eksikliği olduğu kanaatindeyim. Lao Tzu’da bu konuda şöyle bir söz söylemiş;

“İnsanoğlu ‘bana yeter' demeyi bildiğinde her zaman yeteri kadarına sahip olacaktır” 

Çok önceden yeterlilik konusu ile ilgili okuduğum bir makalede de kıtlık bilinci hakkında ‘ruhun anoreksiya’ olması diye ifade edilmişti. Tabi bu konuyu detaylıca araştırınca anladım ki çok doğru ve yerinde bir tabir.

Anoreksiya; aynaya bakıldığında yansıyan görüntüden memnun olmama durumudur. Aslında psikolojik bir rahatsızlık.

Ruhun bunu hissetmesi ise hep elindeki yetmeyecek ve her an bitecek diye düşünmekten kaynaklanıyor.

Kıtlığa şartlanmış zihnimiz bizi sürekli aynı şeyin değişik versiyonlarını yaşamaya mahkum ediyor. 

Ne kadar zamanımız, yiyeceğimiz, paramız olursa olsun, ne kadar sağlıklı ve mutlu olursak olalım kıtlık bilincinde takılıp kalıyoruz.

Zihnimiz bize asla “bu sahip olduğum bana yeter” dedirtmiyor. Ruh doymuyor.

Nörobilimciler diyor ki; ‘Beynimizde gökyüzündeki yıldızlar kadar çok nöron var ve bu nöronlar sonsuz yolla birbirlerine bağlanabilirler. Düşünce biçimimiz hangi nöronların bağlantı kuracağını belirler ve hangi nöronların bağlantıya geçtiriyorsa bu bizim ne gördüğümüzü ve nasıl gördüğümüzü etkiler.’

Kendimizi nasıl görüyorsak her şeyi öyle görürüz.

Ortada bir gerçek var ki birçoğumuz halihazırda bolluk içinde yaşıyoruz zaten, stres, borç, korku, endişe, depresyon bolluğunda bunları da bilahare yazmak gerek!


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Türkan Yılmaz Arşivi