Mustafa AYCAN

Mustafa AYCAN

Neler oluyor bize!

Neler oluyor bize!

Sevgili dostlar, aslında çok mağduriyet yaşanan bir engelli problemi konusuna ayırmıştım bu haftaki köşemi. Ancak gündemi öylesine hızla değişen bir ülkede yaşıyoruz ki, bu hızdan kendimi soyutlayamıyorum. Neyi, nasıl kaleme alacağımı kurgularken, bakmışım ki gündem çok farklı yerlere gelmiş.

Söylemek istediğimi biraz daha netleştirelim. 
Bu hafta içinde yapılan resmi açıklamalardan hafızama kazınanlar. Gözden kaçırdığım daha ilginçleri varsa affedin lütfen. Yorum kısmına ilaveten de yazabilirsiniz.
1- Maliye Bakanı Nureddin Nebati, “TL dibe vurdu daha ileri gidemez” dedi.

2- Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, “Hatay'ın önemli bir hastanesinde dün 28 çocuk doğdu, bunun 26'sı Suriyeli, biz azınlığa düşeceğiz” dedi.

3- Kırmızı et satış fiyatına yüzde 48 zam yapan Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Osman Uzun zam gerekçesini açıklarken "Bizim fiyatlar çok düşüktü, piyasanın yüzde 66 daha altında bir fiyatımız vardı. Bu nedenle çok uzun kuyruklar oluşuyordu” dedi.

4- Bu haberde, kimin yaptığı hâlâ tespit edilemediğinden kurum ya da şahıs belirtemeyeceğim, brent petrol düştü ancak biz yine de saat tam 00:00’da zam yapacağız diyor birileri.  Haberde kaynak göstermediklerinden asparagastır diyorum her gece, ama hep yanılıyorum.

5- Hadi bu haberde benden olsun. En yerli arabamız Fiat Egea'nın bu hafta yaptığı fiyat güncellemesi sonrası, 450.500 TL olan engelli araç ÖTV muafiyeti sınırına giren otomatik aracı kalmadı. 
Akıl sağlığımızı daha fazla zorlamamak için 6, 7 ve 8. manşetleri yazmayacağım.

Ama her haber takibinde umudumu yitirmeksizin duymak istediğim bir haberi de paylaşmak isterim. "akaryakıta gelen olağanüstü fiyat güncellemeleri sebebiyle, ikinci bir emre kadar tüm makam araçlarının kullanımını yasaklayan karar Resmi Gazete'de yayınlandı. Bu süre zarfında makam aracı kullanması gereken devlet memurlarına günlük 6 TL dolmuş parası verileceği bildirildi."
Gerekçeleri her kesimce farklı yorumlansa da, olağan dışı bir dönemden geçtiğimiz konusunda mutabıkız. Sebep her neyse, bu süreçte elbet kemer sıkacağız, bu millet daha vahim evrelerin üstesinden geldi, elbette bu zor sürecide atlatacağız. 

Ancak yalvarırım canım ülkemin en az % 80'ini oluşturan açlık sınırının altında kalan asgari ücretli, küçük esnaf, işsizler... kesimi zorunlu tasarruftayken, yukarıda belirttiğim rüya habere benzer bir tasarruf haberi de idareden gelsin. Moral olsun, motive olsun, direnci artırsın.

Titanik filmini izleyenler bilirler, gemi su almaya başladığında filikalar yetersiz olduğundan fakirlerin olduğu bölümün güverteye çıkan kapılarını kilitlemişlerdi. Öncelik asil soylularındı. Artarsa fakirlere yer açılacaktı. 
Bu aralar bu film çokça aklıma gelir oldu, galiba sıkça idarecilerimizce dillendirilen "hepimiz aynı gemideyiz" beyanatlarından olsa gerek.
Biliriz ki bizim gemimiz 1919'da Samsun'a çıkan gemi. O gemi su alsa da, almasa da kaptanın gösterdiği hedefe inanan yolcularla doluydu.  Bandırma Vapuru'nun sadece içindeki değil, karadaki yolcularının da aynı gemide olduklarına inançları tamdı. O gemide her kesim aynı güvertedeydi.

Sahi biz bu geminin neresindeyiz?

Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mustafa AYCAN Arşivi