Hastalıklar patladı... Çocuklarımız hasta... Daha da hasta olmasınlar!!!
Bugün sağlık açısından çok acı bir Türkiye gerçeğini sizlerle paylaşmak istiyorum. Hepimizin şu günlerde en büyük duasını ne? “Allah bizleri hastaneye hapishaneye düşürmesin” değil mi?
Bence de günümüzde halimize şükretmek için tek duamız bu olmalı.
Ayrıca size laf olsun diye “Hepimiz hastayız”, “Hastanelerde yer yok”, “Acillerde yatacak yer yok”, “Domuz gribi varmış” , “Falanca hastanenin falanca yeri karantinaya alınmış”... gibi söylentilerden de söz etmeyeceğiz.
Bu konular büyüklerimizin bileceği şeylerdir. Ayrıca resmi rakamlar olmadan insanlarımızı da böyle bir ortamda paniğe endişeye sevk etmemiz gerekir. Daha sakin olmalıyız. Evet bugünlerde daha son aylarda her evde en az bir kişi adı gripten başlayan her türlü hastalık var.
Aile fertleri sıradan geçiyor.
Tanıdık eş dost doktorlarımıza soruyoruz “nedir bu durum?” diye onlarda genel anlamda diyorlar ki “bu sanki bir laboratuvar mikrobu özel üretim” diyorlar.
Türkiye ve Türk insanı üzerine de genel anlamda dünyada gelişmiş ilaç firmalarının yaptığını duyduğumuz bir olay olabilir. Zaten bu konular bizi aşar. Yetkililerimiz bu konuyu çözerler.
Biz gelelim işin resmi rakamlarla durumumuza.
***
Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı aşılama işlemleri çocuk ölümlerini azaltma aracı olarak önerilmesinden bu yana etkili bir biçimde beklentileri karşılamış. Türkiye bu çalışma ile Dünya ülkeleri arasında başarı olarak en üst sıralara çıkmış.
Aşı ile önlenebilen boğmaca, difteri, tetanos, kızamık, çocuk felci, verem nedeniyle çocuk ölümlerinin sayısı 1989’da 5 milyon dolayındayken, bugün bu altı hastalıktan ölüm yılda yalnızca 100 bin dolayında imiş.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa bölgesi aylık bildirim verilerinden elde edilen bilgilere göre, 2013 ve 2015 yıllarındaki kızamık salgınında hastalananların çoğu aşısız çocuklar imiş.
DSÖ kızamık aşısı yapılmadığında yılda 2.7 milyon çocuğun kızamık komplikasyonları nedeniyle öleceğini öngörmekte imiş.
İç ve dış düzensiz göçler aşı takviminde kırılmaya neden oluyormuş.
Yurt dışından gelen göçmen ailelerin çocukları ile mevsimlik işçilerin çocukları bu kapsamda yer alıyormuş.
Örneğin, aşı takviminin kırılma zamanları ülke içi göçlerin başladığı tarihler; yani mevsimlik iş göçleri. Ayrıca okul çağı aşılarının çeşitli nedenlerle yapılmaması da aşı takviminde kırılmalara neden oluyormuş.
En önemli sorunlarımızdan birisi de dünyada ve ülkemizde gittikçe artan aşı karşıtlığı meselesi imiş. Aşının içeriğine ve gerekliliğine dair soru işaretleri nedeniyle, aileler aşı içeriğinin çocuklarda herhangi bir hastalığa neden olmadığı bilimsel olarak yapılan çalışmalarda gösterildiği halde konu hakkındaki hukuki boşluktan yararlanarak aşı yaptırmayı reddediyorlarmış.
Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü verilerine göre, çocukluk çağındaki zorunlu aşılar sayesinde, hamilelik ve yenidoğan dönemlerinde görülen tetanoz, 2009'da Türkiye'de elemine edilmiş. Kabakulak vaka sayısı ise 2005'te 20 binlerdeyken, bugün 300- 400'lere kadar da gerilemiş. Ancak ülkede 19 yıldır çocuk felci vakası görülmezken, 2003'ten bu yana ise difteri vakasına rastlanmamış.
2001'de 30 binlerde olan kızamık vakası, 2016'da 9'a kadar düşmüşken, son yıllarda artan aşı karşıtlığı nedeniyle 2019'da görülen vaka sayısı ilk 9 ayda 2 bin 391'e çıkmış.
Bu işin buraya kadar istatistiki resmi durumu.
Şimdi biraz daha acı gerçekleri net ifade edelim mi?
Ve bunları da bir çocuk doktoru yazıyor;
Türkiye'ye kontrolsüz giren Suriyeli çocuklar nedeni ile Sağlık Bakanlığının aşı programının 50 yıl geriye gittiği iddia ediliyor ve yazıyor
“Sınır kapılarında aşı yapmak 1,5 milyon çocuk geldikten sonra aklınıza geldi...
30 yıldır tamamen bitirilmiş olan kızamık hastalığı yeniden görülmeye başlandı.
Binde 2 olan su çiçeği hastalığı yüzde 4’e çıktı.
On binde 1 görülen el ayak ve ağız hastalıkları yüzde 2’ye ulaştı.
Ülkeye 4,5 milyon Suriyeli doğurgan çift almakla beraber 1 milyon 800 bin aşısız…
Türkiye'nin son 30 yılda emek emek, ilmek ilmek yapılan demografik aşı haritası değişti.
30 yıldır görülmeyen kızamık hastalığı hortladı.
Türk çocukları 30 sene sonra kızamık geçirir oldu.
İlk olarak Batı Şeria ve Gazze’den kontrolsüz geçiş suretiyle.
El ayak ağız hastalığı hortladığında bakanlığı uyarmıştım...
O dönemim Sağlık Bakanı kısa bir çalışma başlatmıştı...
Sonra Suriyeli göçmenler ile olay kontrolsüz bir hale geldi ve ülkenin aşı politikasının ruhuna el Fatiha okundu.
Yine 30 yılda sıklığı binde 2’ye düşen suçiçeği hastalığı yüzde 4’e fırladı.
Eredike ettiğimiz (yani sıfırladığımız) el ayak ağız hastalığını 10000 (on binde 1 görülürken) şimdi % 2 görülür hale geldi.
Bunlar korkunç rakamlardır...
Bu sektörde çalışanlar iyi bilir…
Elbette can ve mal güvenliği ile ülkemize gelen insanları alacağız. Alalım da. Türkiye Cumhuriyeti büyük devlet. Bugüne kadar hep muzlumun yanında oldu bundan sonra da olacak.
Ama kontrollü alalım.
Böylece aşılanmış çocuklar ve aşılanmamış çocuklarla, aşılanmış olanlarında immün (bağışıklık)sistemi bozuldu.
Biz 50 yıl bu hastalıklarla tekrar mücadele edeceğiz...
Bunun acı faturasını Türk çocukları daha sonraki yıllarda ödeyecek...
Dr. Savan Günay
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı”
***
Doktor beyden özür dileyerek bazı cümlelerini bu bölümden çıkardım. Dahası işi özetleme çalıştım. Doktor beyin bu yazısını da bana İstanbul'dan çok değerli bir büyüğüm, AK Parti'nin kuruluşundan bugüne Sayın Cumhurbaşkanımıza şartsız katıksız destek veren abim gönderdi.
Büyüğümüze olan saygıdan dolayı da bu yazının bir kısmını sizlerle paylaşmak istedim.
Türkiye'nin geleceğinden büyümesinden korkan karanlık zihniyetin bu kez geleceğimiz olan çocuklarımıza daha fazla musallat olmalarını önleyebilmek adına bilgilendirme ve bilgi paylaşımı için yazdım.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Gücün ve mutluluğun temeli sağlıktır.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Adalhan Kavşağında yayalara kırmızı ışık yanarken bazı yayalar ısrarla karşıdan karşıya geçmek için araçların önüne kendilerini atmadıkları zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.