Yılmaz TAŞÇI

Yılmaz TAŞÇI

Eğitimde İşin Sırrı

Eğitimde İşin Sırrı

400 milyon Çinliyi Hıristiyanlaştırmak için Cizvitler, Çin’e yalnızca 10 rahip gönderdiler… Nasıl başarılı oldular? İşin sırrı:

‘’Hayranlık uyandırmak ve onları kendilerinden bir şey öğrenmeye istekli hale getirmek’’ (!)

Öğrenme kavramı günümüzde en çok konuşulan konular arsında yer almaya devam ediyor. Farklı dönemlerde kişilerin nasıl öğrenecekleri konusunda değişik düşünceler ortaya atılmıştır. Belli bir dönem insanlara:

“Her şeyi öğretelim” düşüncesi hâkimdi. Ancak gelişmelere bağlı olarak bilginin hızlı artışı insanların bu düşünceyi bırakmalarına sebep oldu.

Daha sonra “anlamlı ve gerekli olan bilgileri öğretelim” düşüncesi geçerlilik kazandı. Ancak bunun modası da uzun sürmedi çünkü kimine göre anlamlı ve gerekli olan bilgiler kimilerine göre anlamsız ve gereksiz olabilmekteydi.

1980 yılından itibaren eğitimciler, bilim çağında cahil insanların okuma yazmayı bilmeyenler değil, öğrenmeyi öğrenemeyenlerin olacağını keşfettiler.

Halen günümüzde dijital çağın gerçekleriyle birlikte, öğretme yerine “öğrenmeyi öğrenme” çalışmalarının faydalı olacağı düşünülmektedir.

İşin doğası gereği, öğrenci odaklı eğitim anlayışının en temel özelliklerinden biri ‘öğrenmeyi öğrenmektir’. Uygulamada ise, sınıfın merkezinde öğretmen değil, öğrenci yer almaktadır. Dijital çağda artık mevcut bilgilerin ezberletilmesi değil, bilginin nerede olduğunu araştırıp bulabilme becerisinin kazandırılması, bilginin ürüne, ürünün de esere dönüştürülmesi hedeflenmelidir.

Uzun bir pandemi sürecin ardından tüm kademelerde yüz yüze eğitime geçildi. Ülkemiz adına sevindirici bir durum. Ancak eğitimcilerin ve ailelerin işleri önceki yıllara göre daha da zor görünüyor. Yaşanan sürecin, öğrencilerin çalışma alışkanlıkları ve tutumlarında olumsuzlukları da beraberinde getirmesi gayet normal kabul edilmeli. Salgının tüm dünyada eğitim adına faturası ağır olmakla birlikte, sonuçlar ne kadar olumsuz olursa olsun sorunlara doğru önlemler alındığı sürece endişe edilmemelidir.

Yapılması gereken eğitim adına öncelikle doğru hedefler koyabilmektir. Hedefleri tam belli olmayan bir eğitimin uygulanması ve sürecin sağlıklı değerlendirilmesi yapılamaz.

Akademik sınav sonuçlarına baktığımızda karamsarlığa kapılmamalıyız. Bu gençler salgın gibi hiç alışık olmadıkları bir süreci yaşadılar. Bundan sonra yapılması gereken, eğitimciler olarak, hiçbir şey olmamış gibi eski alışkanlıklarımızı sürdürmemek, daha iyi ve farklı nasıl öğretebiliriz?  konularına kafa yormak, çocuklarımız adına sağlıklı şekilde düşünmek ve eğitimi yeniden sağlıklı şekilde ele almaktır.

Öğrenme/öğretme işinde suçlu aramadan, taraf olmadan, eleştirileri doğru algılayarak eğitim bilimin yol göstericiliğinde dünyadaki başarılı örnekleri yorumlayabilmek ve ülkemizdeki mevcut bilgi birikiminden yararlanarak ortak çıkar ve fayda bilinciyle çalışmaktan başka çaremiz yok.

Önemli olan başarıya ulaşmayı istemek ve gereğini yapmaktır. Gerçekleri söylemekten asla çekinmeden üzerimize düşen görevleri de yapmalıyız.

                Yapılacak uzman rehberliklerle derin/yüzeysel çalışma alışkanlıkları olan öğrenciler tespit edilmeli, ödevler, ödev yaklaşımları yeniden ele alınmalı, çalışma ortamları, okuldaki çalışmalar yeniden yapılandırılmalı, öğretmen öğrenci ilişkilerinde yeni stratejiler geliştirtmeli, hükmedici tip öğretmenlerin yerini çoktan dijital ve duygusal okuryazarlığı gelişmiş birleştirici tip öğretmenlerin almak zorunda olduğu gerçeği kabul edilmelidir.

Her bir öğretmenimiz şu soruyu kendine sormalı:

Öğrencilerim hakkında aşağıdaki uygulamaları yapıyor muyum?

‘’Durum Belirleme → Teşhis → Planlama → Uygulama → Durum Belirleme’’

Bütün bunlar için öğrencilerle ilgili; Konu Alanı Yeterlik Düzeyleri, Öğrenci Raporu, Sınav Raporu, Okul Raporu, Gelişim Raporu… vb. birçok veri öğretmenin elinde olmalıdır.

Özellikle pandemiyle birlikte, öğrencilerin çalışma alışkanlıkları ve tutumlarını iyileştirme konusunda önerilere ihtiyaç duyulmakta.

Maalesef salgının ve zorunlu dijitalleşmenin etkisiyle, öğrencilerimizin büyük bir kısmı çalışma konusunda istendik davranışlar sergileyemiyor, çalışmalarında bazı sorunların varlığı söz konusu olabiliyor.  Peki, bu konuda neler yapılabilir?

1-Öğretmenler, veliler ve öğrenciler el ele vermelidirler.

2-Kurumlarda konuyla ilgili rehberlik faaliyetlerine önem verilmeli, anketler uygulanmalı ve değerlendirilmeli.

3-Özellikle kuruma ilk defa giren öğrencinin çalışma alışkanlık ve tutumları değişik araçlarla ölçülmeli ve durumları kendileriyle görüşülmelidir.

4-Kurumların programlarında yer alan tüm etkinlikler; ödev vermeden sınavlara kadar öğrenci için anlamlı hale gelmeli, öğrenci o etkinliğe katılmasının kendisi için ne anlama geldiğini bilmelidir.

5-Öğretmenler ders saati içinde ve dışında birleştirici rol oynamaya özen göstermelidir. Uzmanlık, yöneticilik ve rehberlik yönlerini yeniden ele almalı ve güçlü kılmalıdırlar. Eskiden de olduğu gibi yalnızca anlattığı konuyla değil tüm davranışları ve tutumlarıyla öğrenciyi etkilediğini bilen bir öğretmenin hükmedici ve baskıcı davranışlardan kaçınması gerekir. Bu tür davranışlarla salgın sürecinde yüz yüze eğitimden zaten kopmuş olan öğrencileri kendinden ve desten soğutacağını bilmeli, bunun yerine samimi, iyimser yaklaşımla öğrencileri ders çalışmaya teşvik etmelidir.

6-Kurumdaki tüm imkânlar, kütüphane, bilgisayar, öğretmenlerin boş zamanları vb. öğrencilerin yararlarına sunulmalı ve öğrencilere bunlardan en iyi şekilde yararlanma yolları öğretilmelidir.

7-Öğrencilerin günlük planlamaları, onların dersten arta kalan zamanlarını ders çalışmakla geçirebilecekleri şekilde düzenlenmelidir. Kurum ders çıkışlarında ve hafta sonlarında açık tutulmalıdır. 

8-Öğrencilerin velileriyle sürekli sağlıklı iletişim içinde olunmalıdır. Çocukların başarı durumları ve çalışma alışkanlıkları konusunda bilgilendirilmeli ve gerektiğinde çocuklarına nasıl yardımcı olabilecekleri konusunda rehberlikte bulunulmalıdır.

9-Kurumlarda etkili çalışma yöntemleri yâda benzeri konularda etkinlikler ve faaliyetler düzenlenmelidir. Hatta kurumların, sabah törenlerinde örtük programlarla dikkat çekici örneklere yer vermesi faydalı olacaktır.

10-Etkin ve verimli çalışma konusunda yazılar öğrencilerle paylaşılmalı. Başarı hikayeleri sunulmalı.

11-Öğrenme stilleri, başarısızlık nedenleri, problem tarama testleri, bur don dikkat testi, aile envanteri, sınav kaygı ölçeği, mesleki eğilim belirleme testleri vb. uygulanmalı öğrenci yakinen tanınmaya çalışılmalı.

Öğrencilerini sadece sınavlara hazırlayıp, sorulara cevap veren öğrenciler yetiştirmek olmayan, dijitalin nesnesi olmadan, öznesi olmayı başarabilen, iyi sorular sorabilen ve yanıtları belirleyen kişiler yetiştirmek olan eğitimcilerin işleri zor olmakla birlikte inanıyoruz ki, imkânsızda değildir…        

            Unutmayalım ki, öğrencilerin iyi çalışma alışkanlıkları kazanmaları büyük ölçüde onların kendi ellerindedir. Bunun için öğrencilerin yapabilecekleri en iyi şey önce kendi alışkanlık ve tutumlarının farkında olmak, sonra olumsuz nitelikteki alışkanlıklarını olumluya çevirmektir.

Bunun için onlarda başarı adına sorumluluk almaktan kaçınmadan, öğrencilik vazifesini en güzel şekilde yerine getirmeli, nasihatlere can kulağını açmalı, zamanı etkin ve verimli şekilde kullanması bilmelidir.

Öğretmenin anlattığını daha iyi anlamak için derse hazır gelmeli, önemli yerleri not almalı. Güçlük çektiği konularda öğretmeniyle, ailesiyle görüşmekten çekinmemeli.

İSOAT (İzle-Sor-Oku-Anlat-Tekrar et)  tekniğini kullanmalı.

Bütün bunlar yapılırken, “Dikkat, İntizam ve Çalışmak” konusunda gerekenler yapılmalı ve tevekkülle hareket edilmelidir…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yılmaz TAŞÇI Arşivi