Türk futbolunun gencecik bir ismi dünya futbol devlerini peşinde koşturdu. Özellikle de Barcelona ile Real Madrid onun için kıran kırana transfer savaşı verdi. Bu iki takım en son kimin için savaşmıştı hatırlamakta bile zorlanıyoruz. Belki de Zidane içindir.

Ben daha 18’ine yeni ayak basmış, yüzündeki çocuksu masumiyeti bile duran bıyıkları bile henüz terlememiş bir gencimizin bu başarısına odaklanmış durumdayım.

Bakmayın siz kendini bilmez birkaç fanatiğin atıp tutmasına. Neresinden bakarsanız bakın büyük bir başarı hikayesi.

Ankara’nın ayazında Gençlerbirliği tesislerinde top koşturan bu mücevher, Fenerbahçe altyapısı tarafından keşfedilip transfer ediliyor. Saf yetenek bu. Durur mu? Durmadı elbet. Önce a takımla idmanlara ardından kadroya giriverdi. Onu ilk seyrettiğimizde 17 yaşının da altındaydı. Son iki sezona damga vurdu. Fenerbahçe’de goller atıp, asistler yaptı. Futboluyla mest etti mest…

İster Fenerbahçe sempatizanı olsun isterse de anti Fenerli olsun futbolu seven herkes Arda’ya bayılıyor. Gizli gizli ya da alenen hayranlık duyuyordu.

Sonrasında milli formayı giydi. Ardından son maçta da şapka çıkartılacak bir gole imza attı.

Neticede Arda Güler artık bir Matador…

Türk futbolu adına bir umut, bir gurur kaynağı. Arda bu yeteneğiyle çok daha büyük yerlere gelecektir. Tabi gurbet kolay değil. Arda’nın çok çalışıp hem dil, hem eğitim hem de sportif anlamda kendini geliştirmesi gerekir.

İnşallah başarır. Yolun açık olsun çocuk…