Sosyal Medya ve Narsisistik
Yaklaşık 2 yıl önce, narsist sayısındaki artışın en büyük sebeplerinden birinin bence sosyal medya olduğuna dair bir yazı kaleme almıştım. Aradan geçen bu zaman zarfında görülen o ki bu sayıdaki artış artarak devam etmekte psikolojik ve sosyal etkileri daha fazla etki alanına girmekte. Belki buna içinde bulunduğumuz ekonomik sebeplerde eklenebilir. Gerekçe her ne olursa olsun, toplumsal sağlığımız için geç olmadan bireysel ve toplumsal tedbirler alınmalı.
2000’li yılların başlarında güncel yaşantımızda giren ve hızla yaygınlaşan sosyal medya kullanımının onlarca faydasıyla birlikte, hayatımıza olumsuzluklar katması da kaçınılmazdı.
Günümüzde, kişilerin ezici çoğunluğu, günde en az 1 saatini bu sanal ortamda geçirmekte. Uzmanlara göre, bu geçirilen zaman, insan psikolojisine pekte faydalı gibi durmuyor.
Eskiden bu illet, güç zehirlenmesinin de etkisiyle sadece siyasi liderler, büyük işadamları ve ünlülerde rastlanırdı. Ancak, ağırlıklı olarak sosyal medya sayesinde narsistlerin sayısı, ülke genelinde % 15'lere kadar geldiği söyleniyor. Yani tanıdığınız her 10 kişiden 2'si narsist olabilir.
Narsisistik kişilik bozukluğu farklı alanlarda olumsuz etkilere sahip olabilen bir rahatsızlıktır. İlişkileri, günlük yaşamı, etkileşimleri, işleri, akademik hayatı ve daha çok fazlasını etkileyebilen narsisistik, kişilik bozukluğu genel anlamda kayıtsız kalma olarak özellikleri taşısa da aslında ön plana çıkma arzusunun da temelde olduğu söylenebilir.
Elbette bu kişilik rahatsızlığı, sadece sosyal medyayla ilişkilendirmek doğru değildir. Arkadaşlık ilişkilerinde rahatsızlığa sahip olan kişiler, kendilerinden sıklıkla bahsedeceği için ya da çevrelerindekilerin yaptıkları işleri kendi yaptıklarından daha önemsiz görecekleri için, genel anlamda çevrelerindeki bireyleri bunaltacaklardır. Bu da arkadaşlık ilişkilerini zedeleyecektir. Çünkü narsisistik kişilik bozukluğuna sahip olmasa bile kimse yaptığı işlerin ya da kendisinin küçümsenmesini ya da değersiz görülmesini istemez. Bu nedenle de aslında iletişim ve ilişkiler konusunda narsist kişilik bozukluğu oldukça büyük bir öneme sahiptir.
“Abartılı şekilde kendine hayran olma, kendini beğenme, tüm güçlülük ve büyüklenmecilik” olarak tanımlanan narsistik, kişilik bozukluğuna sahip kişiler kendilerini yüceltirken, diğerlerini küçümseme ve aşağılama eğiliminde olurlar.
Narsist (özsevicilik): Üstünlük duygusu, beğenilme gereksinimi, hayranlık beklentisi ve empati yapamama, narsisistik kişilik bozukluğunun temel özelliklerindendir. Narsisistler, genellikle insanların takdirini, onayını, sevgisini, beğenisini ve hayranlığını kazanmanın peşinde koşarlar, yürekten ve derinden sevemezler ya da üzüntü duyamazlar. Dışarıdan soğuk, mesafeli, kibirli, kendini beğenmiş ve çekici görünen narsist kişinin bu görüntüsünün altında, aslında incinmeye karşı aşırı derecede duyarlı, kırılgan, kendine güveninde ve kendine verdiği değerde eksiklikler bulunan bir yapı vardır.
Bulundukları ortamda dikkatleri üzerlerine çekmek isterler. Narsisistik kişilere göre kendileri en yakışıklı ve en güzel kişilerdir. Bu yüzden var olan ilginin hepsinin kendilerine gösterilmesini ister. Bulundukları ortamda ilgiyi üzerlerine toplayamadıkları anda kendilerine olan güveni bir süre düşer.
Ancak daha sonra aslında çevresindeki kişilerde problem olduğunu ve kendisinin kıymetini bilmediklerini savunur. Çünkü narsisistik kişiler asla hata yapmaz! Bu algıları ise kendilerini yanış değerlendirmelerine neden olur.
Ömrünü psikoloji ve insan beynine yönelik çalışmalara adamış, hatta bu uğurda hiçbir devlet katkısı almadan tüm mal val varlığını bu yola adamış, Üsküdar Üniversitesi kurucusu Prof. Dr. Nevzat Tarhan; "Sosyal medyayı hemen hemen herkes kullanıyor. Bunun narsizmle ilgisi var. Çünkü narsizm insanın içerisindeki birçok duygulara hitap ediyor. Onun için insanlar sosyal medyayı bu kadar çok kullanıyor ve bu kadar hızlı yayıldı. Elbette ki sosyal medya kullanmak narsist olmak değildir. İyi yönde kullanılabilme veya kötü yönde kullanılabilme özelliği olan bir durum. Siz telefonu elinize alıp günde her saat başı bir fotoğraf paylaşıyorsanız, bu kendinizi çok sevdiğinizi gösterir. Bu şekilde kullanım da aslında bir nebze riskli. Çünkü böyle tavırlar egoyu şişirir. Geçici ve sahte bir zevk verebilir. Ancak uzun vadede insana zarar verir" diyor.
Kim bilir belki de narsizmin, toplum için olumsuz olsa da, narsist bireyin kendisi için kısa vade de olsa yararlı oluyormuş gibi duruyor.
Düşünsenize, daha az stres, daha fazla özgüven, kendilerine atfettikleri olağanüstü önem, her şeyi ben bilirim edası ile hayatı daha yaşanası kılıyorlar, kendilerine 'korumacı' özellikleriyle bir kalkan oluşturuyorlar.
Neyse ben almayım.
Kalın sağlıcakla...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.