Ekonomi mi? Ekoloji mi?
Ekonomi; bir insan topluluğunun ya da bir ülkenin, yaşayabilmek için üretme ve bunları bölüşme biçimlerinin ve bu eylemlerden doğan ilişkilerinin tümüne verilen addır. Ekoloji ise insan da dahil olmak üzere doğadaki tüm canlıları ve bu canlıların birbirleri arasında kurdukları hayati ilişki inceleyen bir bilimdir, kısaca çevre bilimidir.
Sürdürülebilir bir yaşam için, yaşanabilir bir dünya için, olmazsa olmazımız: Ekonomi mi? Ekoloji mi?
Pek çok insanın tabii ki ekonomi dediğini duyar gibi oluyorum. Öyle ya yaşayabilmek için paraya ihtiyaç var, para hayatımızın olmazsa olmazı. Günümüzde döviz ve altın fiyatları, kendi paramızın değer kaybı, gıda ürünlerinde, doğalgaz ve benzine gelen zamlar, bazı vatandaşların geçim sıkıntısı gündemimizi o kadar meşgul ediyor ki ekonomi ile yatıyor ekonomiyle kalkıyoruz. Allah yar ve yardımcımız olsun.
Bir taraf, ülkemizin ekonomik açıdan büyüdüğünü, milli gelirin arttığını, başta memur, işçi, esnaf ve çiftçi olmak üzere çalışanların enflasyona ezdirilmediği, yaşanan sıkıntıların geçici olduğunu, herkesin hayat standardının yükseldiğini, biraz tasarruf yaparak sorunların aşılabileceğini ifade ediyor. Pek çok medya kuruluşu memleketin halinin ne kadar iyiye gittiğini, ekonomimizin büyüdüğünü, dünyada kıskanılan bir ülke haline geldiğimizi gösteriyor.
Diğer taraf, sokağın ve vatandaşın nabzını tutup insanların nasıl geçim sıkıntısı içinde olduğunu, esnafın kepenk indirdiğini, çiftçinin ürünlerinin tarlada kaldığını, bazı çiftçilerin toprağa küstüğünü, narenciye ağaçlarını söktüklerini, üretimin azaldığını, işsizler ordusunun arttığını, asgari ücretlinin halinin perişan olduğunu ifade ediyor. Az da olsa bazı medya kuruluşları bunları gösterebiliyor.
Bütün bunlar ekonominin yani finansın insan hayatında, milletin geleceğinde çok önemli ve öncelikli bir unsur olduğunun açık göstergesi. Anlaşılan o ki ekonomi daha çok uzun sürede gündemden düşmeyecek. Ama sadece insan hayatının gündeminden düşmeyecek. Çevremizdeki doğal hayatın bunlar hiç umurunda değil.
Görülen o ki insanımızı doğada yaşayan diğer canlıların hayatı, çevremizdeki doğal güzelliklerin durumu, sulak alanların kuruması, biyolojik çeşitliliğin azalması, hava kirliliği, yağışların azlığı, kuraklık, doğal afetlerin daha sık yaşanması gibi çevre sorunları pek ilgilendirmiyor? Yani ekonomi ekolojinin önüne geçmiş vaziyette.
Ancak şimdi şu sorulara cevap verin: Hava almadan su içmeden yemek yemeden ne kadar süre yaşayabilir misiniz? Temiz hava solumadan, temiz su içmeden, sağlıklı gıda yemeden yaşayabilir misiniz? Peki şu sisli puslu havalarda temiz havayı parayla satın alabilir misiniz? Şehir hayatı içinde kolayca temiz suya erişebiliyor musunuz? Aldığınız gıdaların ne kadar sağlıklı olduğunu düşünüyorsunuz? Şöyle bir çıktığınızda kafanızı dinleyebileceğiniz yeşil bir alan var mı? Orman alanlarımız neden yanıyor? Kuraklık devam edecek mi? Parayla yağmur yağdırabilir misiniz? Afetleri durdurabilir misiniz? Para iklim değişikliğini durdurabilir mi? Bu ve bunun gibi ekolojik sorunlar ilginizi çekmiyor mu?
İçinde bulunduğumuz salgın hastalık (korona) sürecinde bir kez daha anladık ki en büyük zenginlik sağlık. Hastalık geldi mi zengin fakir dinlemeden bağışıklık durumuna göre etkiliyor. Vefat eden insanlar arasında servet sahibi insanların da olduğunu düşündüğümüzde o kadar paraları var ama neden çare bulamadılar, diye düşündüğümüz olmuyor mu? Demek ki sağlık da parayla satın alınamıyor.
Nasıl yüzlerce ağaç dikmekle çevreci olunmadığı gibi, Bakanlığın adına iklim değişikliği eklemekle iklim değişikliğine uyum sağlanamaz. Önemli olan çevreyi ekolojiyi ve iklimi ciddiye almak ve ekonomiyi buna göre yön verebilmektir. Çünkü geleceğin anahtarı iklim değişikliğine uyumda saklıdır. Onun için yıllardır müstakil bir “Çevre Bakanlığı” kurulmalıdır; diye yazıyorum.
Ancak artan nüfus, plansız kentleşme, sanayileşme, teknolojideki baş döndürücü gelişmelerle birlikte maalesef tarım topraklarımız amaç dışı kullanıma ve imara açılıyor, ekilebilen alanlar azalıyor, buna bağlı olarak da ürün rekoltesi düşüyor. Girdi maliyetleri artışı devam ediyor ve üretilen ürünlerin satışı tarım çalışanlarını memnun etmiyor. Tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan insanlar zamanla bu işi teker teker bırakıyorlar., üreticiler ve üretim Halbuki çiftçiler varsa gıda güvence altındadır. Yakın zamana kadar kendi kendine yeten ülkeler arasında yer alırken, maalesef pek çok gıda maddesini ithal eder hale geldik. Peki ya sonra? Biliyoruz ki; tarımsal üretim dışa bağlı hale gelirse ülkenin geleceği de dışa bağımlı olur.
Bakınız Amerikan Tarım Bakanlığı Tarafından 1953 yılında yayınlanan ve bizde TEMA Vakfı yayınları arasında (yayın no:22) 1998 de piyasaya sürülen “Toprağın 7000 Yıllık Öyküsü” kitabının yazarı Walter Clay Lowdermilk, 1938-1939 yıllarında çeşitli ülkelerde medeniyetlerin çöküşü konusunda yaptığı araştırmalarda şu sonuca varıyor:
Çin’deki açlık üzerine yaptığım çalışmalarda, her şeyin yiyecek maddeleri karşılığında alınabildiğini gördüm. Ülkeler, istila ettikleri topraklardaki insanlara boyun eğdirmek için gıda maddeleri dağıtımını kontrolleri altına almışlardır. Eminim mecbur kalsak bizler de yiyecek uğruna özgürlüğümüzden vazgeçeriz. Hiçbir şey yiyeceğin yerini tutamaz. Yani diyor ki: Tarıma önem vermezseniz gelecekte önünüze iki seçenek çıkacak: Açlık mı? Özgürlüğünüz mü?
Aslında Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün "Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdur." sözü günümüze ışık tutmalı, ekonominin gelişmesinin ancak üretimle mümkün olduğu gerçeği unutulmamalıdır.
Çok bilinen Kızılderili Şef Seattle’nin Amerikan Başkanına yazdığı mektupta belirttiği “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık tutulduğunda; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacaksınız” sözü her şeyi ifade etmiyor mu?
O halde ekonomiyle yatıp ekonomiyle kalktığımız şu günlerde ekonominin temelinin de ekolojiden geçtiğini ve ekolojiyi yani çevreyi, yani toprağı, yani ormanı, yani havayı suyu, iklimi ihmal eden doğayı tahrip eden ve kolay para kazanma yollarını tercih ederek üretimden uzaklaşan ülkelerin ekonomisinin nereye gideceğini bir düşünün ve ondan sonra karar verin:
Ekonomi mi? Ekoloji mi? Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.