YANAN ORMANLAR DEĞİL GELECEĞİMİZDİR
Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de günlerdir ormanlar yanıyor, orman alanları yok oluyor, ormanı yuva edilen hayvanlar, kaplumbağalar, tavşanlar, sincaplar ölüyor. Ahırdaki koyunlar, inekler telef oluyor. Pek çok insanın evi, yuvası yanıyor. Evlerinden tahliye dilen insanları canlı yayınlarda izliyoruz ve empati yapıyoruz. Orada bizlerde olabilirdik, o zaman biz ne yapardık diye!
Yerkürenin oksijen fabrikaları olan yeşil alanların yakılmasını, orman yangınlarını, hasat sonrası toprakta kalan anızların yakılmasıyla ortaya çıkan manzaraları izledikçe bizim de yüreğimiz yanıyor. Hem can hem de mal kayıpları fazla, ne diyeceğimizi bilemiyoruz. Büyük geçmiş olsun. Allah daha beterinden korusun inşallah. Yeşil dokunun ve toprağın kırmızı gözyaşları bizim de yüreğimizi acıtıyor, gözümüzü yaşartıyor.
Akdeniz kuşağındaki ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de özellikle yaz aylarında havanın çok sıcak, nemin az olduğu rüzgârlı günlerde orman yangını çıkma ihtimali yüksektir. Son günlerde yaşanan sıcak hava dalgaları ve kuvvetli rüzgâr, yangın için elverişli bir durum. Dünyada her yıl ortalama 4 milyon hektar, Türkiye’de de ortalama 550 bin hektar civarında orman alanı maalesef yanmaktadır. Ülkemizde yaşanan orman yangını günlük listesi ve son durumlarını Orman Genel Müdürlüğünün web sayfası ve sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz.
Avrupa’nın pek çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizin güneyinde, batısında, Akdeniz ve Ege kıyılarında çıkan yangınlarda hayatını kaybeden yeşil kahramanların yanı sıra yanan evlerin, telef olan hayvanlar ve yetişmesi onlarca yıl alan ağaçların cayır cayır yandığını görüp de gözü yaşarmayan, yüreği yanmayan herkesin kendi insanlığını sorgulaması gerekir. Bu vesile ile yangınla mücadelede hayatını kaybeden yeşil kahramanlara Allah’tan rahmet diliyorum.
Eldeki istatistik bilgilerine göre orman yangınlarının çıkış nedenleri: Yangının çıkmasına neden olan ateşin, ana faktörlerini; 1- İhmal ve dikkatsizlik (%59), 2-Kasıt (%12); 3- Yıldırım (% 9); 4-Nedeni bilinmeyen ( %20) olmak üzere 4 grupta toplamak mümkündür.
Burada da görüleceği üzere en önemli faktör insandır. İnsanın ihmal ve dikkatsizliği sonucu orman yangını çıkmaktadır. Hepimiz şapkamızı önümüze koyup öz eleştirimizi yapmalıyız. Yöneticilerden, yetkililerden orman alanında piknik yapan sade vatandaşlara kadar hepimiz sorumluyuz.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü günler öncesi bugünlerin geleceğin, sıcak hava dalgasının ve rüzgarın etkili olacağını günler öncesinde uyarmıştı. Özellikle orman alanlarında en ufak bir kıvılcımda yangın çıkması ve yayılması kaçınılmazdır. Her ne kadar Orman Genel Müdürlüğü ve gönüllü yangın söndürme ekipleri hazırlıklı da olsa da binlerce hektar alanın yanması önlenemiyor; sadece kontrol altına alınıp söndürme çalışmaları yapılabiliyor. Bazı ormanlık alanlara giriş çıkış yasaklansa da hırsıza anahtar kar etmediği gibi vatan hainlerine de yasak kar etmiyor.
Ormanlar, ekolojik ve ekonomik faydalarıyla; dünya genelinde, insanların geçimini sağlamakta, sosyal kalkınma ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasında, ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasında büyük bir rolü vardır. Dünyanın çevresel geleceğini etkileyen küresel iklim değişikliğiyle mücadelede, en önemli karbon yutakları olan ormanlar insanlığın ve bütün canlıların geleceğinin sigortası konumundadır. Yetişkin bir kayın ağacı 1 saatte 1.7 kg oksijen üretir, 2.3 kg karbondioksidi absorbe eder, yani havayı temizler. Yeşil örtü varsa hayat vardır, gelecek vardır. Yani yeşil örtüyü yakan geleceğini yakar.
Ormancılık zor bir meslektir. Ekolojik, biyolojik, ekonomik ve politik bilimlerin bir arada yönetildiği ekosistem yönetimidir. Fidan dikimi bunun bir parçasıdır. Planlama yapmadan hemen her yere ağaç dikelim, yanan alanlara zeytin ağacı, badem, ceviz sakız ağacı dikelim şeklindeki sosyal medya söylemleri doğru bir yaklaşım değildir. Yangın geçiren kızılçam alanlarındaki kızılçam kozalakları yangından bir süre sonra çimlenebilmektedir. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki otsu flora ve makilikler birinci yıldan itibaren sahaya tekrar gelebilmektedir. Özetle doğa kendi kendini yenileme kabiliyetine sahiptir. Öncelikle yanan alanların söndürülmesinden sonra en az bir yıl kendi haline bırakılması gerekir. Doğanın doğal yolla tekrar toparlanması ve biyolojik çeşitlilik dahil ekolojik koşulların yeniden oluşması mümkündür.
Aslında TEMA Vakfı kurucu başkanı rahmetli Hayrettin KARACA’nın bizlere anlattığına göre yanan orman alanları söndürdükten sonra kendi haline bırakılırsa kendini yenileyebilir. Nitekim bazı uzmanlara göre de söndürme çalışmaları tamamlandıktan ve soğuma gerçekleştikten sonra, yeniden ağaçlandırma için alanın sürülmesi gerekiyor. O alanın sadece ağaçlardan oluşmadığı, çok daha fazla türden oluşan bir ekosistem olduğunu düşünmemiz lazım. Ama sürüp yangından kalanları temizlersek o yörenin ekolojisini ve biyolojik çeşitliliğini kaybedebiliriz. Ormanın kendini toparlama ve yenileme kapasitesi vardır. Yeter ki başka amaçla kullanmak üzere (turizme açma, imar, yol vb) insan eli değmesin.
Öte yandan içinde bulunduğumuz yaz aylarında özellikle iç ve doğu bölgelerde hasat sonrası ikinci ürün ekime geçmek isteyen çiftçilerimiz işin kolayına kaçıp anızları yakıyorlar. Hâlbuki anızı yakmak toprağın verimliliğini azaltmakta ve kısa süre sonra organik madde bakımında zayıflatmaktadır. Yani anızı yakanda geleceğini yakar. Çünkü topraklarımız gıda güvenliğimizin sigortasıdır.
Yeşil ve ağaç cennetle özdeşleştirildiğinden inananlar için değerlidir. İnsan olmanın onurunu taşıyan her birey yeşili yok etmeyi değil, bilhassa yeşil alanların çoğalması mevcudun korunması için çaba gösterir. Yaşamak ve yaşatmak için, geleceğimizin güvence altında olması için, hepimiz ormanın bekçisi olmalı ve orman alanlarımızı ve verimli tarım topraklarımızı korumalı ve yaşatmalıyız.
Unutmamalıyız ki ellerimizle yaktığımız ateşi gözyaşlarımızla söndüremeyiz. (En ufak bir kıvılcım dahi görüyorsanız Alo 112 veya Alo 177 arayın lütfen). Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.