Oğuzhan Akyener

Oğuzhan Akyener

Yeni Dünya Düzeni mi?

Yeni Dünya Düzeni mi?

“Yeni dünya düzeni” birçoğumuz tarafından her makro değişim sürecinde kullanılan bir ifadedir. Yerine göre “eksen kayması”, “güç dengelerinin değişimi” gibi tabirlerle ifade etmeye çalıştığımız farklılıkları da “yeni dünya düzeni” olarak tanımlasak da aslında dünya düzeninde büyük bir dönüşüm söz konusu değildir.

 

Öte yandan, dünya da insan gibi sürekli bir değişim içindedir. Güç, ekonomi, askeri kabiliyetler, hukuki sistemler, ittifaklar ve diplomasi gibi birçok argüman ve denge üzerinde zamanla gözlemlenebilen farklılıklar bu değişimin göstergeleridir. Fakat birçok sistemi zemininden oynatan daha köklü değişimler de vardır ki; bunlar küresel nizamın yeni bir modele doğru evirilmesine neden olmuşlardır.

  • İstanbul’un fethi ve sonrasında dünya liderliğini elde eden Osmanlı,
  • 14. yüzyıllarda sancıları başlayan ve 17. yüzyılda Batı merkezli bir dönüşüme zemin hazırlayan Rönesans ve Reform hareketleri,
  • 18. yüzyılda buharlı motorların yaygınlaşması ile birlikte ivmelenen endüstriyelleşme ve şehirlileşme süreçleri,
  • Akabindeki sömürü yarışında birbirine çelme takmaya çalışan günümüz devletlerinin içine düştükleri kanlı buhranlar ve savaşlar,
  • Rekabet ve savaşlar neticesinde zayıflayan konvansiyonel imparatorlukların yerini liberal – küreselci bir zeminde tek başına doldurmaya niyetlenen ABD,
  • ABD’yi destekleyen ve içinden bir yılan gibi kuşatan küresel finans baronları,
  • ABD’nin karşısında oluşan Doğu Bloğu,
  • Sovyetlerin çöküşü ile tek kutuplu olarak şekillenen yeni dünya düzeni,
  • Küreselci – liberal modelin dünya hakimiyeti,
  • Bu hakimiyeti sürdürmek için: terör bahanesi ile yepyeni bir dış politika üzerinden dünyaya müdahale eden ABD ve müttefikleri,
  • Güçlenen Doğu’nun mevcut sistem üzerinde daha büyük bir tehdit haline geldiğinin idraki,
  • Ekonomik krizler,
  • Kendi kaynakları üzerinde daha fazla söz sahibi olmaya başlayan enerji ihracatçısı ülkeler,
  • Her alanda kendini daha fazla gösteren Çin,
  • Bu bağlamda dengeleri değiştirme maksatlı başlatılan Arap Baharı,
  • Bütün dengeleri altüst eden, küreselleşmeye yeni bir çehre kazandıran ve birçok ülkede yönetimleri alaşağı eden pandemi dönemi,
  • Pandemi ile birlikte, pembemsi tablolarda dünyanın en önemli gündem maddesi haline getirilmeye çalışılan iklim değişikliği ile mücadele konsepti,
  • Çin ile girişilen yeni soğuk savaş süreciyle yeniden dönüşüm geçiren ABD dış politikası,
  • Bu politika dahilinde 2021’de yaşanan, NATO, G7, G20, COP26 zirveleri, AUKUS ve Quad paktları, Afganistan’dan çıkış ve enerji krizi gibi önemli gelişmeler,
  • Rusya’nın Ukrayna’ya müdahale etmesinin zemininin hazırlanması,
  • Askeri müdahale ile birlikte yalnızlaştırılan Rusya,
  • Bu yalnızlaştırma sürecinde küreselleşme de yeni eksen kaymaları,

Gibi makro gelişmelerin hepsi yeni dünya düzeni modellerindeki değişimlere dikkat çekmektedir.

 

Evet, bu perspektiften bakıldığında, günümüzde gerçekten yeni dünya düzenine doğru geçişin sancıları olarak hissedilebilecek bir kırılma söz konusudur. Ve yeni dünya düzeni; ABD ile Çin merkezli bir rekabet ekseninde şekillenmekte ve hepimizi etkilemektedir.

Bu merkez dahilinde küresel gelişmeleri okumaya çalıştığımızda, tablo daha net anlaşılabilmektedir.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oğuzhan Akyener Arşivi