Prof. Dr. Turan Akkoyun

Prof. Dr. Turan Akkoyun

Yasak Savma

Yasak Savma

Şahıslar ile kurumların yerine getirmekle yükümlü bulunduğu eylemlerin başında toplumsal sürekliliğin sağlanmasının geldiği bilinir. Rutin görevlerden başlayarak sıralanabilecek birçok örnekte net olarak görülebileceği gibi yükümlülükler üstün körü gerçekleştirilmeye başlandığı takdirde sonun kaçınılmazlığı da dikkatlerden kaçmaz. Kurumsallığın yerleşmesi durumunda sonuç sadece gecikse de değiştiği görülmemiştir.

Yerleşim yerinin, bölgenin, ülkenin hatta dünyanın büyük bir kısmını etkisi altına alan bir konunun çözüm basamağı olarak hazırlanan bir organizasyonda “ses ve görüntü” bağlamında uyumsuzlukların büyük kısmında tanımlanan ya da üstlenilen yükümlülüğün hiçbir sonuç vermiyor veremiyorsa yasak savma mevcut demektir.

Vakit ilerlemekte, karelerde resimler sıralanmakta, bilgi akışında hiçbir problem gözükmemekteyse de bir arpa boyu mesafe alınamamakta, sonraki organizasyon ajandalara not edilmektedir. Oradaki gün gelip çattığında her zamanki tertip ve düzende gereği yerine getirilmekte fakat neticeye dair her hangi bir adım atılamamaktadır. Bu tür faaliyetlere görevi gereği iştirak edenler yukarılara taşımadıkları halde diğer cihetlere yoğunluk göndermelerinde bulunmayı vazife saymaktadırlar. Üretemeyenlere haklılık payı başkalarınca yazıldığında konunun kapanması zamanı gelmiş hatta geçmektedir.

Durum böyle olduğunda her hangi bir alanda yapılabilecek küçücük bir katkının çözüme domino etkisiyle uzanması mümkün iken zaman küçük çatlağı genişletmekte, önce koridora ardından da kapanması oldukça zor bir uçuruma dönüştürüvermektedir. İşte o zaman “biz neredeydik, insanlar neredeydi, idarenin işi ne idi?” şeklinde sıralanabilecek soruların cevapları kendilerini kurtarabilecek cevaplar bütün geçersizliğine rağmen süslü bir pakete dönüşmekte ise de hiçbir itibar görmemektedir. Yüzyıllardan beri ileri sürülen bahaneler önce sahiplerini geçmişin karanlık çukurlarına atıvermekte, mevcut imkanlarına bakmaksızın yükümlülüklerini hatta çok daha fazlasını sırtlayanlar, bütün ıstıraplarına rağmen bedenen ayrıldıkları dünyada ikamete devam etmektedirler.

Öncekiler bitirse ide bizlere hiç meşgale kalmazdı” gibi tekerleme şeklinde söyleni vererek işi savsaklamanın bahaneleri yanında “biz değil ise kim” tahterevallisinin ağır basanı hiçbir zaman ikincileri olamamaktadır. En azından kolay gerçekleşememektedir.

Temayül, uygulama, mevzuat, işleyiş ne ölçüde kesin olsa da her şeyin insanla başlayıp bittiğinin ifade edilmektedir. İşleyiş, ilerleyiş değil bilakis yasak algılandığında çözüm yerine atlatılıp zihinlerde öncelik verilene aktarıldığında meslekten aileye kadar kopuş da kaçınılmaz hale gelmektedir.

Tren rayından çıktıktan sonra da tedbir anlamında fren tutmadığından önceden düşünülemeyen bütün olumsuzluklar birbiri ardına sıralanı vermekte, tünelin ucunda hiçbir ışık görülmemektedir. Görülmediğinden dolayı da adımlar telaşla buluşup debelenmeden başka bir anlam ifade edememektedir. Debelenme sonrasına refaha ulaşan ise bugüne kadar görülmemiştir.

Birey ya da kurumlar en basitinden en karmaşıklarına kadar üstlendiği yükümlülüklerin tamamına çözüm odaklı yol haritası üzerinden sistemli, planlı harekete özen göstermelidir. Böyle olduğu takdirde problemsiz bir dünya gerçekleşmese de önceden hesaba katılmayan paydaşlardan istifade edilebileceği gibi başka bakış açılarından yaklaşanlara yol verilecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Turan Akkoyun Arşivi