Evet şükürler olsun yine sağlıklı ve özgür güne başlamanın sonsuz şükrü içerisindeyiz.

O zaman hemen yazı konularımızla dertleşmeye başlıyoruz.

VALLAHİ HİÇ AK PARTİ YAĞCISI OLMADIM

Dün madem güne “İnsaflı ol biraz” rumuzu ile başlayan okurumuzu zıvanadan çıkarmışız. O zaman biz de bu okurumuza bu durumu izah ederek başlayalım.

.......

Ama önce okurumuzun yazdıklarını sizlere aktaralım.

“İnsafli ol biraz

Sabah sabah gene zıvanadan çıkardın Özteke. Allah aşkına sen bir gün olsun şu AKP yağcılığından artık vazgeç millet ay sonunu zor getiriyor sen şanslıyız diyorsun. Emekliyim aldığım 2 bin lira maaş, ev kirası olmuş 900 TL. Elektrik 2 ayda 2’ye katladı. 2 aydır çalışmıyorum. Ziraat Bankası’na destek kredisine başvurdum 1 Nisan’dan beri hâlâ sonuç yok değerlendirme yapıyorlarmış. El insaf ya senin tuzun kuru habire sallıyorsun yazık hakikaten yazık.”

...........

Ne diyelim. 

Ya da şöyle diyelim.

Allah önce beni, sonra sizi, daha sonra da cümlemizi ıslah etsin inşallah.

Gerçi belki de dün niye şükretmemiz gerektiği konusunda ben iyi yazamadım, siz de ondan beni anlayamadınız.

Önce Allah size ve sizinle aynı kaderi yaşayan milyonlarca insanımıza güç, kuvvet, sabır ve dayanma gücü ver.

Sıkıntı zor günlere fert fert, aile aile olarak bakacak olursak hepimizin Allah yardımcısı olsun.

Dünkü konunun AK Parti ile ne alakası var onu da anlayamadım.

Önce ben de bir işçi emeklisiyim.

Emekli maaşım da sizin kadar.

Babam da işçi emeklisi.

Rahmetli kayınpeder de emekli öğretmen idi.

Çok şükür çalışıyorum. Çünkü çalışmaz isem açım.

Yalnız bu zor günler, sadece Konya’da sizin benim için değil ki.

Ya da Ankara’da İstanbul’da, Çorum’daki insanımız için Türkiye’deki insanımız için zor değil ki.

Dünyanın süper gücü diye bilinen ve öyle geçinen Amerika Birleşik Devletleri'nde işsiz kaldığı için yardım isteyen Amerikalı sayısı 30 milyonu geçti. 30 MİLYON

Zaten diğer süper güç diye geçinen Çin’in Rusya’nın eline düşürmesin Allah.

Bu durumda Afrika’daki insandan hiç söz etmemize gerek var mı?

Ben beterin beterini düşünerek ve bu günlerin bile bizlerden çok daha zor durumdaki insanları düşünerek güzel olduğunu o yüzden de halimize şükretmemiz gerekir diyorum. (Hala da aynı şeyi iddia ediyorum.)

Sizin dedikleriniz yalan ya da yanlış mı?

Asla.

Elektrik, doğalgaz bugün için değil ama yarın su faturaları her aile için birer felaket.

Destek kredileri!

Evet bence de insanlarımızın büyük bir kesimi için büyük hayal kırıklığı.

Dün bir arkadaşım geldi Nisan ayı kısa çalışma dönemi için hesabına 4 TL yatırılmış. Evet evet yanlış yazmadım 4 TL sadece 4 TL.

“Ama mutlaka bir yanlışlık vardır” dedim.

Kendi gazetemizde kendimiz yazıyoruz “Maskeler dağıtıldı” diye değil mi?

Vallahi de, billahi de, tallahi de “Bana maske gelmedi. 83 yaşındaki anama maske gelmedi. 85 yaşındaki babama maske gelmedi”...

Bizim ailede sadece eşim eczaneden maske aldı o kadar.

Ne vefa grubu arkadaş.

Anamın babamın kapısını çalan olmadı.  

Ama biz ne yapıyoruz maskeler, kolonyalar dağıtıldı, bitti ne güzel diye haberler yapıyoruz değil mi?

Belki biz maskeyi istemeyi bilemedik.

Belki Sayın Cumhurbaşkanımız babama anama, kolonyayı gönderdi ama onlar başka adreslere gitti.

Şimdi bize gelmedi diye gönderenlerin ve alanların hakkını mı yiyelim.

Ama Türkiye Cumhuriyeti olarak 50 küsür ülkeye, en başta da Amerika’ya maskeleri gönderdik mi?

Gönderdik.

Bizim demek istediğimiz ve yazdıklarımız bu.

..............

Siz beni “AKP yağcısı” olarak görüyorsunuz, sizlerin ve okurların bizimle paylaştıklarını sütunlarımıza taşıdık diye de AK Partililer bize “muhalefet” damgası vuruyorlar.

Allah sonumuzu hak getire.

Belki ben size dün şükretmemiz için nedenlerimizi tam olarak anlatamadım. Özür dilerim.

Bilmem şimdi beni anlayabildiniz mi?  

BİZİM MİLLETİN GÖNLÜNÜ AL YETER

Başka illeri bilmem Konya için bilir, Konyalı için söylerim.

Haaa bu konuda hiç de mütevazı değilim. Şehrimi ve insanımı iyi tanıdığımı da iddia ederim.

Konyalı ve Konya’da yaşayarak kendisini Konyalı gibi gören insanlarımız fazlası ile kanaatkar ve gani gönüllüdürler.

Aslında size bir şey söyleyeyim mi?

Bizi yönetenler, şehri yönetenler biraz akıllı davransınlar ondan sonrası için hiçbir şey yapmalarına gerek yok sırtüstü yata gitsinler.

Mesela bu konuda iddiamın en yeni ispatı.

Meram’da yaşayan bir abim şöyle yazıyordu;

“Merhaba abi
Geçenlerde bizim sokakta bir sorun vardı
Meram Belediyesi Web sitesi iyi çalışmıyor sorunlu.
Ben de Faceebok’tan Mustafa Kavuş Başkan’a yazdım sağ olsun hemen cevap verdi.
Ekiplere vereceğim sorun ile alakalı yazıyı dedi.
Ertesi gün görevliler geldiler beni buldular sorunu dinlediler gerekli bilgiyi verdiler.
Sorunun en kısa zamanda giderileceğinin bilgisini verdiler
Başkanın duyarlılığı beni çok memnun etti doğrusu.”

.............

Olay bu işte.

Benim Mehmet abimin mahallesi sokağı ile ilgili isteği ister olsun isterse olmasın. Kendisine başkan yazdı ya. Ya da başkan aradı ya. Bir de üstüne üstelik ekipler gitti kendisini buldu yaaa.

Tamam.

“En büyük başkan bizim başkan…”

...........

Şehrimizde düne kadar işte Saadet, Fazilet, Refah Partili son yıllarda da AK Partili Belediye Başkanları bu işleri muhteşem yaptılar.

Ortaya bir eser çıkarmasalar da.

Belli başlı büyük hizmetler yapmasalar da, ya da yaptıkları iş yamuk yanlış da olsa vatandaşın gönlünü almayı bildiler.

Zaten Reis son seçimlerde bunu seçim sloganına da yansıttı ve “Gönül Belediyeciliği” dedi değil mi?

Mesela bir şey söyleyeyim.

Bu gönül alma işi son dönemin işi değil ki?

AK Parti’den bu şehirde belediye başkanlığı yapmış bir abim sohbetimizde şöyle diyordu;

“Bizim insanımızın gönlünü almayı bileceksin. Sokağa asfalt dökmüşsün, kum dökmüşsün. Dökmemişsin hiç önemli değil. Vatandaş bunu ister. Ama sen o vatandaşın düğününe gidersen, asker uğurlamasında bulunursan, cenaze namazına katılırsan sana ömür boyu dua eder”...

Bilmem anlatabildim mi?

..........

Bugüne kadar Milli Görüş geleneğinin dışında hiçbir parti bunu beceremedi.

Ha en son seçimlerde İstanbul, Ankara hafiften bu milletin teline bir dokundu (O dokunuşta ne kadar başarılıydı tartışılır), AK Partinin kaleleri yıkıldı.

Sonuç neymiş o zaman.

İnsanın gönlüne dokunmak.

Gerçi bu esnaf olsanız da böyle, iş adamı olsanız da böyle, doktor, öğretmen hatta hatta polis dahi olsanız böyle değil mi?

Tatlı dil, güler yüz.

Gerisi hiç önemli değil.

BEYŞEHİR ÇEVRE YOLU

Bugünlerde Beyşehir Çevre Yolu, Fatih Caddesine taktık gibi.

Açık söyleyeyim aklıma geldikçe hâlâ takığım.

Neyse Allah’tan bizim bu bölgede çok samimi fahri muhabirlerimiz (!), gönül dostlarımız var.

Bakın bir dost üşenmemiş beklemiş o anı yakalamış. Fotoğrafını da çekmiş ve konuyu şöyle özetliyordu;

“Isparta Antalya sağa, Meram alt geçide yönlendirilecek.

Fakat tabelayı öyle geriye koymuşlar ki.

Şu gördüğün siyah araç Isparta yönüne gideceği halde Meram’a gitmekte olduğunu fark edince 200 metre kadar çok tehlikeli bir şekilde geri geri gidiyor.

Ve bu nedenle de çok fazla kaza oluyor bu yüzden.

Bu tabelanın daha geride de olması gerek.

Siyah araba gibi onlarcası oraya kadar gelip, sonra geri gidiyor.

Tabelayı geç gördüğü için.”

............

Allah var Büyükşehir son yollarda tabelalar ile yönlendirme işini eskiyi hiç hatırlatmayacak şekilde çok düzenli ve güzel yapıyorlar. Eskiden insan yolunu kaybediyordu. Şimdi böyle bir durum asla söz konusu değil.

Ama belki okurumuzun da hatırlattığı gibi böyle küçük aksaklıklar olabilir diye yetkililere iletelim istedik.

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Eğer Kendini Başkalarıyla Kıyaslar Durursan; Ya mutsuz olursun, ya da kendini beğenmiş olursun.
Çünkü her zaman senden daha iyi ya da daha kötü durumda birileri olacaktır.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Maske ve sosyal mesafe işinin başkaları için değil kendimiz için hayati mesele olduğunu anlayıp ona göre hareket ettiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.