Uğur Özteke

Uğur Özteke

Bakanın rakamlarına inanıyor musunuz?

Bakanın rakamlarına inanıyor musunuz?

Bir mübarek bayramı daha tedirgin, biraz panik havasında dahası korku ve endişe içerisinde geride bıraktık.

Kimilerine göre hala bu zıkkım virüs “Reisi yıpratmak için ortaya çıkarılırken”, birileri içinde “bize hiçbir şey olmaz” havasında tatil yapmalar, akraba ziyaretleri ile geçti.

Tabii bu arada komşumuzu akrabalarımızı ya bir bir hastaneye yatırıyorduk yada kara toprağa veriyorduk.

Bunu bile bile, bunu göre göre hala vur patlasın çal oynasın zihniyetinde, gemisini yürüten kaptan misali gidiyoruz.

Allah beterinden korusun ama durum ne bizde ne de dünyada hiçte iç açıcı değil.

İzninizle kendimizden önce çevremize şöyle bir bakalım mı?

...............

Alın size dünyanın süper gücü(!) Amerika Birleşik Devletleri.

Ortalama her bir dakikada bir insan hayatını kaybediyor.

İtalya...

Hastalık ilk çıktığında Avrupa’nın korkulu rüyası İtalya’da yakın zamanda ölüm sayısı nerede ise sıfırlanma noktasına gelmiş iken ülkede son 24 saatte vaka sayısı 400’e ulaşmış durumda. Son 24 saatte 9 kişi hayatını kaybederken toplamdaki rakam 35 bini aşmış oldu.

İran...

İlk günden bu yana kapı komşumuzdan gelen rakamlar tıpkı K. Kore, Çin, Rusya gibi inandırıcı değildi.

Tahran ile ilgili son iddia ise daha da korkunç. BBC Farsça servisinin haberine göre İran’da bu hastalıktan ölenlerin sayısı resmi rakamlarının üç katı imiş. Yani resmi rakam 14 bin. Son servis yapılan habere göre ise bunun üç katı.

Rusya...

Resmi rakamlarına hiç mi hiç inanmadığım Rusya bu alandaki son manevrasını yine başarı ile yaptı ve Putin’in sağlıkçıları arka arkaya aşıyı bulduklarını ve öncelikle doktorlar ile öğretmenler üzerinde uygulamaya geçileceğini söylediler.

Kimse yakın geçmişi unutmaz.

En son Rusya’dan yapılan resmi açıklamaların birinde 1 Mayıs 2020’de Rusya’da bir günde 8 bin vaka vardı. Ne oldu da o Rusya her şeyi sıfırlayıp aşısını da buldu? Mesela bizim Rus turistler adına karantina olmadan kapılarımızı açmamız içimi sızlatıyor içimi. İnşallah bunun bedeli ağır olmaz.

............

Amerika’dan Rusya’sına, Avrupa’dan Asya’ya bu iş bitmediği gibi ülkelerini yönetenler şimdi rakamlar ile oynayıp önce ülke ekonomilerini kurtarmaya çalışıyorlar.

.................

Sonuçta bir bayramı geride bırakırken Türkiye’de Sağlık Bakanı Koca bir yandan dikkat edin diye kendini yırtıyor, diğer yandan bu pandemi sürecinin 1 numaralı ismi açıkladığı rakamlar ile insanların duydukları rakamlar arasında sıkışıp kalıyor ve inandırıcılığını kaybediyordu.

...............

Mesela artık Bakanın resmi açıklamalarına inanmayanların başında da ben varım.

Oysa ilk günlerde Sayın Koca’ya nasıl da saygı duyuyordum. Nasıl kendisine dua ediyordum. Konyalı olduğu içinde gurur duyuyordum.

Sonra sağlık camiasından sokağa herkes aynı şeyleri söylemeye başlıyordu.

Korona diye hastaneye yatana “kalp krizi”, “zatürre” vb. teşhisi ile öldü deniyordu.

Bu bir yerde devlet politikası olabilir. Hep yazdım. Saygıda duyarım.

Ama rakamlar böyle tutuldukça bu millette işin ucunu salıveriyordu. O zaman adama sormazlar mı bunun dengesini nasıl sağlayacağız? diye.

Bayram süresince pek çok tanıdığın, eşin, dostun ya korona olduğunu ya da hayatını kaybettiğinin birebir bilgisini aldık.

TAMAM PARA HERŞEY DEMEK AMA

Okuyoruz, araştırıyoruz, dinliyoruz dünya aynı şeyi söylüyor.

Bir yandan hastalık ile mücadele edilecek diğer yandan üretim yani ekonomi durmadan hayat devam ettirilecek. Amenna ve saddakna.

.............

Belki dünyayı yönetenler, ülkelerinin bekasını düşünenler bunun için bu yolu izliyorlar.

Baksanıza Amerika son 73 yılın en kötü ekonomik dönemini yaşıyor.

Avrupa, Almanya dahi gittikçe küçülüyor.

Tamam Sayın Damat’a inanıyoruz.

Sadece biz büyüyoruz. Daha da büyüyeceğiz.

Avrupa, Amerika, Asya küçülüyor, daha da küçülecekler, hatta yok olacaklar sadece Türkiye büyüyecek dev olacak. Tamam... Tamam...

Ama inanın sağlıkta da ekonomide de rakamlar inandırıcılığını kaybetmeye başladı.

Siz biliyor musunuz bayrama girerken koca koca işadamlarının bu tatilde bir devalüasyon olur mu? diye uykularını kaçırdıklarını.

Sonra dün rahat bir nefes almak için iç geçirirken “Sonbaharda yazılanlar, çizilenler olur mu?” diye korkudan gözlerini kapattıklarını...

................

Sağlık olmadan ekonomi olmaz. Ekonomi olmadan sağlık olmaz. Et ve tırnak gibi. Amma velakin ette de tırnakta da morarma başladı. Demedi demeyin.

............

YEREL GÜNDEM BUNLARDI

Sokakta, çarşıda, pazarda hepimizin konuştuğu iki şey buydu zaten. Bir hastalık, iki para.

Sizlerden bize gelenlerde genel bu yöndeydi.

Ancak millet olarak bunları konuşurken birde aynaya bakmamız gereken başka bir durum vardı.

Üniversite hocası bir hanımefendi arife günü akşam saatlerinde üzüntüsünü bizimle nasıl paylaşıyordu;

Uğur Bey merhaba bu sene ilk defa bayram öncesi maalesef ki birkaç halletmem gereken iş için arife günü öğleden sonraya kaldım. Ancak kaldığıma bin pişman oldum. Marketlerde insanlar birbirinin üzerine yığılmış durumda, insanlar sepetlerini bir daha hiç alışveriş yapamayacaklarmış gibi dolduruyorlardı.

Bence bu memlekette ne parasızlık var ne corona var. Bunların hepsi birer yalandan ibaret. Çünkü Konya’da bu manzarayı gördükçe o sepetlerin dolduruluşunu gördükçe insanların coronadan korkmadığını gördükçe artık hiçbir şeye inanamaz oldum.

Sanki bir aylık yiyecek alıyor insanlar.

Bunu yaparken de kimsenin virüse dikkat falan ettiği yok birbirlerinin üstüne yürüyorlar. Marketlerde kuyruklar oluşmuş durumda kapıdan çıkamıyorsunuz.”

.............

Şimdi baştan bu yana hangi yazılana inanacağız?

BÜTÜN OLAY BU İŞTE

Şehri yönetenler, siyasiler ve belli bazı kesim insanımız hep bize vatandaşların dertlerini bizimle niye paylaştıklarını sorarlar. “Bu memleketin polisi, askeri, zabıtası varken insan bir gazeteciye niye yazar?” derler ve hiçbir şekilde gerçeklere de inanmak istemezler.

Şu okurumuzun yazımızın altına yaptığı yorumu birlikte okuyalım mı?

MÜŞÜR;

Kolluk kuvvetleri zabıta ve ilgili birimler varken insanlar şikayetlerini köşe yazarlarına niye yaparlar?

Haklılarmış.

Bugün yolu İnkilap oradan geçenler bayramda elindeki eti tüketmek için ........... kasabının camında kocaman kıyma 43 lira yazısını içerde 55 lira yazısını görürler. İzmir’den gelen misafirime rezil oldum. Zabıtaya söyledim oralı olmadı. Adamların pişkinliği de cabası. Cama yaz 43 içeri müşteriyi çek 55 liradan kazıkla. 43’lük yazı hala orada duruyor”

............

Şimdi anladınız mı insanların bize niye yazdıklarını?

BAYRAM BOYUNCA HAVAİ FİŞEK VE ATOM REZİLLİĞİ

Bayram öncesi de yazdık. Bayram süresince okurlarımızda bize yazdılar. Şu havai fişek ve atom atma işi Konya’da her saat her yerde serbest mi? diye.

Bizim bildiğimiz Konya Valiliği’nin bir dönem bunu yasakladığı yönünde idi.

Ama şimdi her köşe başında isteyen istediği gibi attığına göre demek ki yasak kalktı diye düşünüyoruz.

Hem yasak olsa sizce böyle peynir ekmek gibi bunların satışı olur mu?

Bu işten bende yoruldum.

Nefretim tavan yapmış durumda.

Komşulardan, insanlığımdan ve kendimden utanmasam bende çıkıp saydıracağım.

Belki o zaman burnumuzun dibinde gece yarısı insanların nasıl rahatsız edildiklerini onlara gösterebiliriz.

Belki araba ile giderken kadın çoluk çocuk yolda yürürken atom atıp onları korkutmanın sonrada kenardan bu işe sinsice gülmenin ne kadar büyük bir şerefsizlik olduğunu bu tiplere öğretebiliriz.

...............

Bayramdan kalan daha pek çok konumuz var.

Mesela Selçuk Üniversitesi’ndeki Hayvan Hastanesi olayı. İnanılmaz tepki ve yorumlar geliyor.

Bunları da yarın yazarız inşallah.

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

En büyük dürüstlük, herkese her halini göstermekten korkmuyor olmaktır.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Bebek arabalı anneler çocuklarını, arabaların altına sürercesine ters yoldan ve caddeden sürmedikleri zaman daha iyi ADAM oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Uğur Özteke Arşivi