Demek ki Bit Pazarına Hâlâ Nur Yağıyor
Ama doğru ama değil. Ama aslı var ama yok. Belki de dilden dile dolaşan ve günümüze kadar gelen şehir efsanesidir.
Benim Konya ile ilgili duyduğum ve inandığım konulardan birisidir, merhum Hacı Veyiszade Efendi’nin bir söylemidir.
Merhum dermiş ki “İnsanın kendisini bilmesi, haddini bilmesi önemlidir. Eğer İslam’ın altıncı şartı olsaydı o da kendini bilmek olurdu”...
...........
Ben buna hep inandım ve inanmaya da devam ediyorum.
Hiçbir zaman şımarmamaya, böbürlenmemeye çalışır, büyüklük duygusuna ya da yanılgısına kapılmamak için direnirim. Çünkü Cenab-ı Allah’ın iyi ve güzel şeyler veriyorsa bunun benim için zor bir imtihan olduğunu bilir ve korkarım.
Sayın Albayrak’ın istifasından sonra Türkiye yine karpuz gibi ikiye bölünmüş durumda.
Belli bir kesim resmen istifayı “Görevden af talebi” olarak değerlendiriyor yaa vallahi zeka ve kılıf tek kelime ile alkışlık oluyordu.
Diğer kesim bu istifa ile AK Parti’nin sallanacağını biteceğini filan bekliyor.
Yapmayın Allah aşkına tekrar tekrar ifade ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan sandık gücünü korudukça ne AK Parti sallanır ne de hükümet.
Haaaa benim şu cahil halim ile bile bildiğim bir şey vardı. Sayın Cumhurbaşkanı kabinede en az dört-beş bakanı zaten değiştirecekti.
Bu değişecek isimlerin içinde ise Sayın Albayrak’ın olma ihtimali ise sıfırdı.
Türkiye ayağa kalksa, parti içinde bile homurtular olsa da Türkiye’nin değil dünyanın tanıdığı Erdoğan birileri istiyor diye damadını kimseye yedirmezdi.
Ama adı ve gerekçesi ne olursa olsun Sayın Albayrak tercihini böyle yaptı.
İki üç gündür bilenler ile durum değerlendirmesi yapıyoruz. İşten anlayanlar Sayın Bakanın kamuoyunun gördüğü gibi öyle başarısız biri olmadığını söylerken sadece milletin gönlünde sempatik olamadığını belirtiyorlardı.
Bakın bu beklenmedik ve sıradan olmayan soyal medya paylamışına ben küçücük beynim bile baba Sadık Albayrak’ın Sayın Erdoğan’dan önce müdahil olduğuna inanıyorum.
Siz sadece 80’li yıllardan Sadık Albayrak Bey’in duruşu ve hamlelerini bilseniz birileri gibi oturduğunuz yerden AK Parti sallanıyor demezdiniz.
Daha fazla yazmak istemiyorum.
Şimdilik son söz ve kanatim; Sosyal medya paylaşımını da gençliğe ve tecrübesizliğe bağlıyorum.
******
GENÇLİK VE AK SAÇLILAR
Yukarıdaki son satırı yazınca aklıma geldi.
AK Parti iktidarları ile Sayın Cumhurbaşkanımız ülkenin geleceğini düşünerek gençliğe büyük önemler verdi. Bu düşünce de çok önemliydi.
Ama 20 yılda gelinen noktada gençlik Cumhurbaşkanına beklediğini veremedi.
Ak saçlılar bu imtihanda Türkiye’de yine kazandılar.
Niye mi?
Şunun için.
Eğer bana katılmıyorsanız sizce niye yeniden böyle bir ortamda Maliye Bakanlığına Lütfi Elvan getirildi?
Merkez Bankasının başına sizce niye Naci Ağbal getirildi?
Türkiye böylede dünya farklı mı?
Ekonomisinden sosyal hayatında dibe vuran, tarihinin en acı ve karanlık geleceğini bekleyen Amerika’ya kurtaracak gözü ile seçilen başkan kaç yaşında? 87…
Bizde birisi iş için kapınızı çalsa ve 87 yaşında olduğunu söylese ne yaparız?
...........
Gençlik...
Gençlik ama.
O gençlik sizce bu gençlik mi?
Çünkü hep o doğruyu söyleyen atalarımız “Eskiye rağbet oysaydı bit pazarına nur yağardı” sözüyle bu konuda yanlış söylemişler.
Çünkü bakın nur yağmaya başladı değil mi?
******
SÜREKLİ "60 YAŞ ÜSTÜNDEKİLER" DİYORSUNUZ YA !!!
Bu dediğimizle paralel bir alıntı yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Dahası 60 yaşını geçmiş bir abimizin bizimle paylaştığı alıntı yazı;
“Bizler ilkokulda Yurt Bilgisi, lisede Mantık, Sosyoloji, Felsefe okuyan; ilk ve orta okul ile liseyi karne notu kaç olursa olsun bitirme sınavına girerek bitirmiş bir nesiliz.
Onun için biz, kim 500 milyar ister programında 15 bin lirayı hiç joker kullanmadan % 90 kazanabilen nesiliz.
Biz her dönem 3 yazılı 1 sözlü imtihan olan nesiliz...
Biz kopya çeken ama kopya hazırlarken öğrenen bir nesiliz...
Biz anasını babasını bakım evine terk etmeyen; yakınının, dostum dediğinin cenazesine "tatildeyim" diye gelmeyen nesil değiliz...
Biz şahsiyet sahibi olması için her şeyden sorumlu tutulan, kendine güvenen, sevgiyi saygıyı fedakârlığı, dostluğu, vefa duygusunu, yerine göre başkalarının yaşamı için kendi yasam tarzından fedâkarlık eden nesiliz...
Biz arkadaşımızın ailesini kendi ailemiz kabûl eden yaşam anlayışını buna göre dizayn eden, psikologlarla, pedagoglarla şekillendirilen değil, psikolojik sorunlarını aile ve mahalle ilişkileri içinde parasız çözen, anasına babasına ailesine egosundan fedakârlık edip maddi manevi kol kanat geren nesiliz...
Biz bugün kırk yıllık arkadaşlarını köşe bucak arayan onlarla birliktelikten zevk alan, öğretmeninin elini öpmek için yarışan nesiliz.
Semt çocukluğunu, mahalle terbiyesini büyüklere saygıyı görmüş, kabadayı dediğimiz mahallenin bilekli ve yürekli delikanlısını bizi soyan, taciz eden değil, bizi koruyan kollayan bir ağabey olarak bilen bir nesiliz...
Misketi, çemberi, uçurtmayı, birdirbiri, topacı, uzun eşeği, kukalı saklambacı, üç taşı, gazoz kapağı, sigara kağıdı ile ceviz oyunu, kovalamacayı, ip atlamayı, sek seki, üçgen (şeytan uçurtması) uçurtmayı, çivili futbolu, 9 taşı, yakan topu oyun olarak bilen, futbolu, voleybolu, basketi, yüzmeyi tüm imkansızlıklara rağmen spor olarak yapan bir nesiliz...
Dışarıda yemek yemenin çok nadir olduğu, ağız şapırdatmanın ayıplandığı, her lokmanın eşit paylaşıldığı, çay bardağındaki şekerin kaşıkla karıştırılırken çıkan sesin yüksek olmasının ayıp olduğu bir nesiliz....
Damak tadı güzelim Türk mutfağına göre, anne ellerine göre ayarlanmış insanlarız...
Ebeveynlerimizin öğretmenimize “eti sizin kemiği benim” diye teslim ettiği, öğretmenlerimizin bu emaneti gözlerinden sakınarak koruduğu, kulağımızı çeken öğretmenimizi evde şikâyet edemediğimiz, öyle bir durumda babamızdan da azar işiteceğimizi bilen bir nesiliz...
Şimdi görüp, duyduğumuz, öğretmenin çocuğa bir siteminde anne, baba, dayı, hala, enişte, bacanak, hep birlikte okul basıp sen bizim çocuğumuzun psikolojisini nasıl bozarsın diye öğretmen döven bu nesille uzaktan yakından bir ilişkimiz yok bizim.
Lise mezunu arkadaşlarımızın bugünkü üniversite mezunlarının yanında doktora yapmış bir insan kalitesinde olduğu bir neslin çocuklarıyız....
Siz bizim nesli küçümsemeyin çünkü biz öyle yetiştirildik ki; maskemizi de takar, mesafemizi de korur, kalabalıklara girmez, hem kendimizi hem sizleri koruruz...
Bence bizim nesile benzemeye çalışın...
Belki o zaman Türkiye kurtulur ...
Sn. Sebahat Eldivenci'den alıntı..Teşekkürlerimle..”
.................
Şimdi daha iyi anlayabildiniz mi?
Küçüklerimizi koruyalım sevelim büyüklerimize saygı duyalım, YETER…
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Üzülme kaybettiğin her şey başka bir surette bir gün mutlaka geri döner
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
“Korona bana bulaşmaz” diyerek tedbirleri elimizden bırakmadığımız sürece daha iyi ADAM oluruz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.