Uğur Özteke

Uğur Özteke

Konyaspor’un Bıldırcınları (!)

Konyaspor’un Bıldırcınları (!)

Yıllardır bizi yerel basından takip eden okurlarımız nasıl fanatik bir taraftar olduğumuzu bilirler. Dahası başta futbol olmak üzere sporun her branşı bizim için, hepimiz için birer yaşam kaynağıdır. Spor ile düşmanlıklar gider, spor ile birlik beraberlik kardeşlik sağlanır.

Amma velakin geldiğimiz noktada Konyaspor ile ilgili yazı yazmamak için nasıl kaçtığımı da yakın dostlar biliyorlar.

Konya’nın Hazreti Pir ve etliekmek ile birlikte dünyaya tanıtımında en büyük markası olan Konyaspor’dan niye mi bu kadar uzak durmaya çalışıyorum?

Sorunun cevabı o kadar basit ki hayattaki her şeyim diyebileceğim spordan beni bu sporu yönetenlerin samimiyetsizliği uzaklaştırdı.

Bakın bu cümleyi yıllardır tanıdığım bildiğim fanatik bir dostumuz sosyal medyada yakın zamanda adı ile soyadı ile yazıp kamuoyu ilede paylaşıyordu;

“BASINDA BİR KAÇ DOĞRU KALEM VARDI ONU DA BİZLER SUSTURDUK. SÖYLER MİSİNİZ NEREMİZ DOĞRU?”

..........

Evet evet üç dört aydır bu sezonda yaşanan basına dayak olayı Türkiye’ye mâl olduğu halde Konya’da Valisinden Büyükşehir’ine, Emniyetinden yönetimine “hayırdır?” diyen çıkmadı.

Eeeee beyler biz gazeteciler gördüğümüzü yazamayacaksak, duyduğumuzu paylaşamayacaksak, tek varlığımız dediğimiz Konyaspor için bir de dayak mı yiyelim yani.

Bu iş samimiyet değil SA-Mİ-Mİ-YET-SİZ-LİK-TİR.

Zaten bırakın sporu samimiyetsizlik ile hiç kimse, hiçbir topluluk bir adım öteye de gidemez.

Gittiği sanılan teker de bir müddet sonra freni boşalmış şekilde geri geri gider ve duvara toslar.

..........

Spor, siyaset gibi ateşten bir top, ateşten bir gömlektir.

Bu ateşten gömlek hele hele bizim gibi Anadolu şehirlerinde daha da yakıcıdır. 

Türkiye’yi Anadolu’yu bir kenara bırakalım ve biz kendi küçük dünyamıza dönelim.

Konyaspor tarihinin benim dünyamda iki unutulmaz kahramanı vardır, biri sayın Ahmet ÖKSÜZ bir diğeri ise Sayın Tahir Akyürek’tir.

Sayın Öksüz bu takımı tarihirnde ilk kez 1.lige yani bugünün Süper Ligine çıkartan başkandır.

Başkan Öksüz, Konyaspor’umuza tarihinde ilk kez bu şampiyonluğu kazandırdı, ama belediye başkanlığında seçimi kaybetti (!)

.........

Daha düne kadar benim için Konyaspor tarihinin ikinci ismi ise Sayın Tahir AKYÜREK’tir.

Konyaspor’a aktardığı paranın, Konyaspor için gerçekleşemeyecek futbolcu transferlerinde bile bire bir devreye girdiğinin yaşayan şahidiyim.

Bitmedi Tahir Başkan hayatta çok az böylesine risk alacağı bir durumda Konya ve Konyaspor için iki elini birden ateşe sokarak birinci derece yakınını Konyaspor Kulübü Başkanı yaptı.

Ve o başkan Sayın Ahmet Şan döneminde Konyaspor yine bugüne kadar tarihinde elde edilebilecek en zirveye bu şehrin bu takımın ismini çaktı.

Sonuç?

Sonuçta ne oldu?

Konyaspor tarih yazdı ama yazmasına vesile olan isimler yok oldu. Şehrin yarısı Tahir Başkan’a benim paramı spora aktarıyorsun diye sövdü, aleyhinde konuştu, muhalefet yaptı.

............

Bu iki ismi yazarken şu satırı yazmaz isem çok büyük haksızlık etmiş olurum. Başarılar ekiple elde edilir. Futbol sadece bir takım oyunu değil, görünen ve görünmeyen başkanları kulüp yöneticileri, siyasetçileri, lobileri, iş dünyası ve taraftarı ile takım olduğu zaman başarı gelir. Bu iki isimle kazanılan zaferlerde de pek çok görünmez kahraman ve inanmış adam vardı.

............

Gelelim hep uzak durup taç çizginin dışından izlemeye çalıştığım Konyasporumuzun son durumuna.

....................

Gençlerbirliği maçının sonucuna gelmeden önce rakibin durumuna göz atalım mı?    

Rahmetli efsane Başkan Cavcav’ın ismini yaşatmaya çalışan bu takım son 5 maçını da kaybetmiş.

Takım öyle bir hale gelmiş ki beraberlik alacak gücü bile yok.

Sözüm ona golcüsü haftalardır siftah yapamamış.

Rakibi sahada izliyorsunuz tüm futbolcuları ağız birliği yapmışcasına “Bizim bu ligde, burada ne işimiz var!” diyorlar.

Oyuncular bu kimlikte, iki pas yapamayan alacağı 1 puana 40 takla atacak bir görüntüdeydi. Taki son 15 dakikaya kadar. Baktılar Konyaspor’un da sadece adı var, az biraz toparlanır gibi oldular neredeyse maçı alıp gidiyorlardı.

Takımın başındaki hocası ise ilk kez takımının başındaydı.

..............

Konyasporumuz ise hepimizin bildiği gibi son haftalarda kazanmakta sıkıntı yaşasa da oyun olarak vasatın altına düşmeyen yenildiği maçlarda da hiç ezilmeyen, en azından rakiplerini bozmayı başarıp onların oyun oynamasına fırsat vermeyen bir Konyaspor.

Yeşil-Beyazlılar ayrıca Gençlerbirliği’ni konuk ettiği son 10 maçı da kaybetmemiş. 5 galibiyet ve 5 beraberlik almış.

Yani konu istatistik ise rakamlar da ortada.

Üstelik kendi sahamızda oynuyoruz.

Bir sürü yeni transferlerle havaya girmemiz, şahlanmamız gerekir.

Gençlerbirliği kulübü alınmasın ama rakip bu kadar bitmiş tükenmişlik sendromu yaşarken  alacağımız bir galibiyet ile sıralamadaki pozisyonumuz da değişecek.

..........

Bakıyorum sanki sahada galibiyeti istemeyen bir takım vardı. Amir Hazdiahmedovic dışında ne yaptığını bilen, sorumluluk alan bir kişi de yoktu. 

Takımda herkes günü kurtarmanın peşinde gibiydi. Sorumluluk yok, paylaşım yok. Böyle olunca da egoistlik ortaya çıkıyordu. Kravets’in en az 3-4 pozisyonda pas yerine şut tercihinde bulunması demek istediğimizin özetidir.   
.....................

Bilmem dikkat ediyor musunuz? Konyaspor’un en büyük sıkıntısı liderinin olmayışı. Bu liderlik yönetimsel bazda da teknik bazda da futbolcu bazında da kendini gösteriyor. İsyan eden, itiraz eden, takımı derleyip toplayan bir isim yok.

Gözlerimiz üzerlerine para pul verip gönderirken arkalarından davullar zurnalar çaldığımız Ali Turan’ları, Selim’leri, Uğur’ları arıyor.

Taraftar da olmayınca hakemlere ve rakiplere zerre etki edemiyoruz. Hakkımızı arayamıyoruz. Rakipler maç esnasında ya da düdükten hemen sonra bas bas bağırırken, sosyal medya hesaplarıyla ortalığı ayağa kaldırırken biz VAR hakemlerine itirazı bile gece yarısı sessizliğine ve karanlığına bırakıyoruz.

...................

Yine Konya’dan değil ama dışarıdan gelen dedikoduları yazalım.

Belki acırlar dayak yemeyiz (!) ama gösterecekleri sopaları da biliyoruz. Çünkü onlar tanıdık(!)

............

Belki futbolcular da İsmail Kartal’ı istemiyorlar.

Belki camiada da hocayı istemeyenlerin sayısı artıyor.

Asla ama asla inanmadığım “Biz hocayı göndereceğiz ama” yok “Ankara’dan gönderildi”, yok “Reis gönnderdi”, yok “Külliye gönderdi” bunları geçelim.

İsmail Hoca gönderilseydi ya da alacakları verilip yollar ayrılsaydı Mehmet Altıparmak Konyaspor’un başına gelecekmiş (Bir başka iddia ve zamanı geçti artık.)

Konyaspor’un yetkili ve etkili isimleri Tamer Tuna’yı çok istiyorlarmış amma velakin İsmail Hoca işi Ankara korkusu (!) yüzünden yapılamıyormuş. (Bu da bir başka iddia)

Okan Buruk ile görüşülmüş Okan Hoca çalışmak istemiyormuş (Bu da iddia)

...........

Bunlar her an yalanlanabilir. Dedikodu denilebilir. Biz sadece duyup işittiklerimizi camiadan gelen baskılar nedeni ile ‘Yeter artık korkma bildiklerini yaz” gazı ile yazıyoruz.

Bu kadar yazmış iken iki satır daha yazayım da karnımın şişi biraz daha insin.

Bu Konyaspor olayının faturası iki kişiye çıkacak.

Birincisi, Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Uğur İbrahim Altay’a.

İkincisi, Sayın Bakan Murat Kurum’a…

Neden mi?

Çünkü her iki iyi niyetli Konyalı isim yukarıda isimlerini yazdığımız iki başkan gibi para, pul, makam, izin, lobi, güç.... istek...istekler... ne varsa verdiler ve veriyorlar. Hem de tarihinde görülmemiş şekilde.

Amma velakin demedi demeyin her kötü durumda, dün olduğu gibi faturanın adresi belli. Şimdilik lafta, sözde, dekikoduda ama top iki ismin kucağında.

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Ademoğlu ihtarlayıp çöker. Fakat kendinden iki şey gençleşir. Mal üzerinde hırs ömür üzerinde hırs

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?     

Üzerinde ...... Sürücü Kursu yazılı otomobil sürücüsü Şefik Can Alt Geçidine girerken son anda direksiyonunu sağa çevirip şerit değiştirip trafiği tehlikeye sokmadığı zaman daha iyi ADAM oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Uğur Özteke Arşivi