Ölüleri sayıyor musunuz?
Kim ne derse desin, millet olarak hepimizin konuştuğu ve kafamızı karıştıran, karıştırdıktan sonra da kara kara düşündüren iki gerçek var.
Bir korona, iki para.
Tamam millet olarak gaz almayı severiz.
Gazı da aldık mı gözümüz hiçbir şeyi görmez uçarız.
Kısaca gazla yaşayan bir milletiz.
Amma velakin artık bu gazı da yemiyoruz.
Bu at bu arabayı nasıl çekecek?
Allah dağına göre kar verirmiş.
Kabul de “mart karı” sıkıntılı bir durum değil mi?
.........
Düne şöyle bir bakıyoruz da;
Önce Libya ile coştuk.
Ardından Ayasofya ile bir kez daha yeni çağın kapısını açtık.
Karadeniz’de doğal gaz ile kükredik.
Mavi Vatan ile rüştümüzü yeniledik.
................
Araya futbol heyecanından tutun da banka kredileri ile nefis aşuremizi yaptık ve yedik.
Sonuçta bugün, yine acı gerçek ile karşı karşıyayız.
Biz demiyoruz resmi ağızlar yarım ağızla açıklamaya başladılar.
Birinci dalganın ikinci pikini yaşıyormuşuz.
Yaşıyoruz da Cenab-ı Allah’ım beterinden korusun yahu.
Bu neyin nesi?
Ölüyorum diye kendinizi yaksanız hastaneye alınmıyorsunuz.
Yoğun bakıma alınmanız için ise para pul değil çok büyük torpil gerekiyor.
Eeeee bu ne demek şimdi.
Hani hastanelerde sorun yoktu?
Hani yoğun bakımlarımız hazırdı?
Vallahi özel hastanelerde de devlet hastanelerinde de üniversite hastanelerinde de ne yatak var ne de yoğun bakımlar boş.
Her yer dibine kadar dolu.
Siyaset yapma adına hâla kem küm yapan varsa buyursun şimdi birlikte okuyalım
“Konya Merkezde defin işlemlerinin resmi kayıtları
26 Ağustos Çarşamba : 36 kişi
27 Ağustos Perşembe : 29 kişi
28 Ağustos Cuma : 24 kişi
29 Ağustos Cumartesi : 39 kişi
30 Ağustos Pazar : 33 kişi
31 Ağustos Pazartesi : 26 kişi
1 Eylül Salı : 35 kişi
............
Yani... Yani 7 günde 222 kişi....
Bu sadece Konya merkezdeki mezarlıklara defnedilen insanlarımızın sayısı.
Tabi bu kayıtlara geçen ya da belediyenin sitesinde yer alan rakamlar. Köyüne, kasabasına defnedilenler ya da Hadim’deki Cihanbeyli’de vefat eden insanlarımızın rakamları yok.
O zaman iki ay önce dünyaya örnek olduğumuz, gururla konuştuğumuz sağlık sistemimize ne oldu?
Beyler bir şeyler sıkıntılı gidiyor.
Hiç kıvırmayın ve kıvranmayın.
Sayın Cumhurbaşkanımıza söyleyemiyorsanız, gerçekleri yazılı olarak bildirin.
İş yine koca Reis’e kaldı çünkü.
...........
Böyle bir genel girişin ardından küçük küçük detaylara girelim.
Üç büyük üniversite şehrin ekonomisini sıfırlayıp sağlık konusunda elini yüzünü yıkayıp siniden çekildi ya.
Bakalım şehrin büyükleri bunun hesabını sorabilecekler mi?
Belki kimse işin farkında değil ama altta kalanın canı çıkıyor beyler.
İsterseniz küçük bir araştırma yapın bakalım.
Bosna’dan şehrin muhtelif yerlerine kayan kaç garip esnaf var?
...........
Üniversite yarı tatil modunda yeni döneme başlayacak ya. Buyurun bir üniversite hocamız içinde bulunduğu durumu ne güzel özetlemiş;
“Üniversiteyi tatil ettik ama okullar açılacak. Biz de çocuklarımıza yeniden okul formalarını alacağız. Ayakkabısından çorabına okula hazırlık yapacağız. Kırtasiyecilerin yüzü gülmeye başladı. Okullardan elimize kitap listelerini verdiler. Sağ olsunlar. Okul taksitlerini de ödemeye başlayacağız.
Peki ya sonra aç kapa misali, Sayın Bakan çıkar ‘görülen lüzum üzerine okulları kapattık’ derse ne olacak?
Tabii diğer üniversite işi ciddi değil mi?
Üniversite açılacak olsaydı ki açılması mümkün değil belirtilen yasal sağlık ölçülerinde yurtlara nasıl öğrenci alınacaktı ki?
Yine de yurtlar açılacak, evler tutulacaktı.
7 milyon üniversite öğrencisini kurtardık ya gerisi önemli değil mi yani şimdi?”
..............
Dedik ya can korkusu parti marti dinlemez oldu. İnsanlarımızın gözüne perde iniyor beyler.
Alın 15 yıldır benimle siyasi olarak didişen biricik dostum sabah saatlerinde gün doğarken şunları yazıyordu;
“Korona virüs şunu net bir şekilde gördük ki KONYA’nın sahibi yok abi. Bu kadar aciz idare bu rezil bir yönetim olamaz. .............. çok yazık virüs kırıp geçiriyor elle tutulur gözle görülür bir önlem yok çok yazık...”
..........
Canı yanan dostumuz böyle diyor ama geçte olsa Valilik başkanlığındaki Hıfzısıha Kurulunun son aldığı karar yüzde yüz doğru ve iyi bir karar. Belki tüm bu ciddi tehlikeye rağmen hâla ev gezmesi, altın günü yapan çok az bir kesim sıkıntı yaşayacak.
Yok yok siz öyle demeyin onlar her hafta bir villada toplanır yine sohbetlerine devam ederler.
...........
Son alınan karardan en çok düğün salonlarının sahipleri mutlu oldu gibi.
Çünkü dün yine pek çok tanıdık işyeri sahibi aradı. Haksız rekabetin mağdurları olarak canları yanmış da olsa mutlu idiler. Ve bu işte baştan bu yana dik duran Başkan Muharrem Karabacak’a dua ediyorlardı.
...........
Biliyorum yazımızın başından bu yana genel anlamda yönetenlerimize sitem ediyoruz.
O zaman gelin bir de iğneyi kendimize batıralım.
Dün sabah İstanbul’dan gelen ilk uçakla iki konuğumuzu karşıladık.
Ve gördük ki bizim karşıladığımız insanlar özellikle boyunlarından üstlerini astronot gibi koruyorlardı. Uçak içinde başta sosyal mesafe olmak üzere her şeyin eskisi gibi olduğunu anlatıyorlardı.
Bizimkiler hem kendilerini koruyorlardı hem de KONYA’ya yani KIRMIZI BÖLGEye gelmenin endişesini yaşıyorlardı.
Yalnız uçaktan inan herkes böyle değildi ki!..
Torununu bağrına basıp koklayan neneleri mi ararsınız, kucak kucağa üç dakika birbirlerine kenetlenip birbirlerini bırakmayan ana kızları mı?
Tabii canım erkeklerimiz geri kalırlar mı?
Tokalaşmak, kafa tokuşturmak sıradanlaşmış, terk edilemeyen bir gelenek olmuş. Anlayacağınız erkekler de sarmaş dolaş hasret gideriyorlardı.
.........
Sizce biz bu işten nasıl kurtuluruz?
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Kıtlık zamanlarında insanları açlık değil alışmış oldukları tokluk öldürür.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Sağlık yönünden böylesine kritik bir dönemde sokak satıcılarına, seyyar satıcılarına karşı biraz daha duyarlı olduğumuz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.