Uğur Özteke

Uğur Özteke

Siz gazeteci misiniz, yoksa memur mu?

Siz gazeteci misiniz, yoksa memur mu?

Yeni bir haftaya yüreklemize bastığımız acı ve gözyaşı ile başlıyoruz. Cenab-ı Allah'ım bu millete ve insanlığa böyle acılar vermesin, bir daha göstermesin inşallah.

İzninizle biz yine pergelin sabit ayağından şehrimizden bu haftaya başlayalım istedik.

Önce şehrimizi dahası şehrimizin geleceği adına düşündüğümüz zaman acı üzücü bir durumu sizlerle paylaşarak, dahası dertleşerek konuya girmek istiyorum.

Malum cuma akşamı Elazığ'dan gelen acı haberler ile önce çöktük kaldık.

Bu durum bu toprakların kaderi. Anadolu'nun nasıl bir fay hattı üzerinde olduğunu bilmeyenimiz var mı?

Bırakın Anadolu'yu, deprem riski en az olan dahası deprem bölgesinde bulunmayan Konya’mızda bile Allah muhafaza fay hattının nereden geçtiğini bilmeyenimiz var mı?

Elazığ depreminde bizi mutlu eden en önemli konu ise artık devlet ve millet olarak depreme hazır olamasak da, depremin ardından arama ve kurtarmada dünyanın en iyileri arasına girdiğimizi gördük.

Allah bu devlete ve millete zeval vermesin. İnşallah en büyük duamız en kısa sürede bizi yönetenlerin talimatı ile depreme hazırlık konusunda bir Japonya da biz oluruz. Biz bu konuda Japonya'dan daha iyi bile oluruz. Olmamız için sebep var mı? Yeter ki isteyelim. Yeter ki bu işe baş koyalım.

BEYLER BIRAKIN HABERCİLİĞİ GAZETECİLER YAPSIN, YA DA SİZ MEMURİYETİ BIRAKIN, GELİN GAZETECİLİK YAPIN

Cumartesi günü akşam saatlerinde ise Konya'yı ve hepimizi ilgilendiren korkutucu, endişe verici gelişme oldu. Bundan pek çoğumuzun haberi olmuştur. Biz işin orasında değiliz. Biz bu bölümde bu işin çok daha acı bir yanını sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Konya basını, tarihi boyunca vatanının milletinin yanında yer almış ve her dönem fedakar bir duruş sergilemiştir.

Konya basını son yıllarda ülkenin de içinde bulunduğu ekonomik krizden dolayı, tarihinin en zor dönemini yaşıyor. Onurluca ayakta kalmanın mücadelesini veriyor.

Ve basın patronlarımız ile basın çalışanlarımız ile bizler de kendi iç dünyamızda kendimizce bir kurtuluş savaşı veriyoruz.

Bilen bilir. Benim için önce gazete gelir. Yani yazılı basın.

Ardından görüntülü basın. Televizyon. Ardından radyo.

Ve en son olarak da gidişatından memnun olsak da olmasak da sosyal medya…

Biz mesleğimiz gereği her yerde en iyi şekilde olmak zorundayız.

DELTA Group bünyesinde bugün için BBN HABER Gazetemiz ve sosyal medyada ve sosyal medyanın tüm ağlarında varız. İnşallah çok yakında çok daha büyük platformlarda da olacağız.

Cumartesi günü Konya için korkutucu, endişe verici bir istihbarat aldık. Bir Çinli bayan yüksek ateş, kusma ve baş dönmesi rahatsızlıkları ile Numune Hastanesine müracaat eder. Bizim ki bir dosttan gelen bilgi idi. Hemen Sağlık İl Müdürlüğü ile temasa geçtik. Birebir görüşmelerimizde en yetkili ağız bu durumu onayladı.

Çinli kadının müracaat ettiği Numune Hastanesi yetkilileri durumun önemine binaen hastayı ambulansla acil olarak Konya Eğitim Araştırma Hastanesine sevk eder. Eğitim Araştırma Hastanesi zaten hazırdır, Çinli kadın yapılan ilk tetkikin ardından özel bir odaya alınır. Oda da karantinaya…

Ve bu gelişmeleri Konya'da ve Türkiye'de ilk olarak bizim BBN HABER'in çilekeş isimleri önce haber sitemizde ardından da sosyal medyada paylaşıyorlar.

Aynen de şöyle derler;

"Konya’da “Coronavirüs” karantinası

Konya’da Çinli bir turist rahatsızlık yaşadığı için Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Yapılan tetkiklerin ardından hastanın bulunduğu oda karantinaya alındı.

İddiaya göre; turist taşıyan bir otobüste rahatsızlık geçiren Çinli turist acil olarak Numune Hastanesi'ne başvurdu. Buradan Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edilen Çinli şahıs, coronovirüs belirtileri nedeniyle özel odaya alındı. Hastanenin bir bölümünde karantina uygulaması başlatıldı."

***

Bu bilgiler tamamen Sağlık İl Müdürlüğü'nün bilgisi ve buradan alınan resmi bilgiler ve detaylar ile servis yapılmıştır.

Ardından bu haber diğer meslektaşlarımız tarafından da hızla yayılır.

***

Olayın içinde olarak Sağlık İl Müdürlüğü ile kesin temasla olarak Konya Eğitim Araştırma Hastanesi'ndeki gelişmeleri de takip ettik ve yine ilk olarak;

"Konya Eğitim Araştırma Hastanesi’nde gözlem altında tutulan turistin testleri temiz çıktı" dedik...

***

Baylar bayanlar, bilenler bilmeyenler ve çok bildiklerini sananlar; bizim bu yaptığımız haberciliktir. Bunu kimseyle tartışmam. Tartıştırtmam. Bırakın tartışmayı buna laf söyleyecek baba yiğit varsa çıksın ortaya hodri meydan.

Bizim ekibin cuma akşamı depremle ilgili gelişmeleri, cumartesi günü bu hastalık durumu ile ilgili yaşananları bu kadar yakından ve ilk bilgileri vermesi o an için bir şans meselesidir.

Konya'da bu işi bizim kadar iyi, heyecanlı yapan pek çok meslektaşımız var. Onları da zaman zaman gıpta ile izlerim. Ve hiç bir meslektaşımın habercilik adına bizden daha iyi yaptığı haberciliğe, birilerinin yaptığı gibi oturduğu yerden sosyal medyada b.... atmak yerine "aferin, helal olsun" derim.

Çünkü gazetecilik bir aşktır, heyecandır dahası bizler için yani gazetecilikten maaş alıp bununla karınlarını doyuran insanlar için yaşam biçimidir. Biz yediğimiz ekmekle, içtiğimiz suyla doymayız, yaptığımız haberin mutluluğu ile nefes alırız, gazetecilik ile yaşarız.

***

Bizim yaptığımız habercilik ile böyle mutlu olurken, dostların bizi uyarması ile koskoca Konya'da hatta Türkiye'de üç kişi bundan rahatsız olmuş. (Rahatsızlıkları da sosyal medya aracılığıyla tabii ki)

Bunlardan bir tanesi Büyükşehir Belediyesi çalışanı, bir tanesi üniversite personeli....

Üçüncü ismin bizimle bir alakası olmadığını sanıyorum ama onun konudan saatlerce sonraki sosyal medya cümleleri de bize "Sana çakmış" olarak intikal ettirildiği için yazımıza dahil edelim, benim dostum, bakın bunu bilerek ve inanarak yazıyorum "dostum", Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı, Uğur İbrahim Altay Başkan’ın prenslerinden Ahmet Bilgiç kardeşimdir. Sayın Bilgiç de durumu eleştirmiş.

Aslında açık söyleyeyim mi benim bu işte muhatap gördüğüm tek isim Ahmet Bilgiç'tir. O da konudan saatler sonra şöyle bir paylaşım yapmış;

Konya'da 'koronavirüsü' paniği” başlıklı haber kimseye artı kazandırmaz. Sırf haber okunsun diye atılan başlıkları meslek etiği dışında değerlendiriyorum.

Çin’den gelen turist vertigo rahatsızlığı teşhisi ile taburcu edilmiştir. Testlerinde koronavirüsü görülmemiştir..."

***

Şimdi bu haberi Türkiye'de ilk biz girdik ya. Seven sevmeyen bize Ahmet Bilgiç'in paylaşımını gösterip "şundan sonra...... bir de şundan sonra .... Ahmet Bilgiç de bunu yazmış" diye bize bilgi aktarımı yapıyorlardı.

Bir; hiç alınmadık. Çünkü biz “Konya'da 'koronavirüsü' paniği” demedik. Biz "Konya’da “Coronavirüs” karantinası" dedik ve sapına kadar da dediğimizin yazdığımızın arkasındayız. Zira yukarıda da paylaştığım gibi haber editörümüz tarafından hassas bir teraziden geçirilip, cümleler özenle seçilmiş ve panik havası estirecek, sözüm ona “tık almak” adına sansasyonel başlıkla değil, temiz bir üslupla ve gerçeklere bağlı kalarak yazılmıştır. Ama bu tür sosyal medya paylaşımları ile memur iken gazetecilik kisvesi altında ortalıklarda dolaşanlara göre neymiş efendim "beklenecekmiş sonucuna göre yazılacakmış…”

Neymiş efendim "Bir saat bekleyecekmiş öyle haberi yapılacakmış. Milleti paniğe sevk etmek gazetecilik değilmiş..." yesinler sizin habercilik anlayışınızı emi.

Hem size sormazlar mı "Siz gazeteci misiniz? Yoksa memur musunuz?"

"Allah aşkına bu kadar net ve samimi iseniz açık açık yazsanıza; maaşınızı kadrolu olduğunuz o resmi kurumdan mı alıyorsunuz, yoksa çalıştığınız basın kuruluşundan mı?"

Hatta haberciliği çok iyi bilen siz çok bilmişler, bundan böyle gelin haberciliği öyle yapın ki bizler de öğrenmiş olalım.

Mesela;

Konya'da devrilen şehirlerarası otobüsün haberini yapmayın. Bir, iki hatta üç dört saat bekleyin. İnsanlar panikler değil mi?

Gelin Konyaspor'un maç sonuçlarını da hemen vermeyin. Çünkü eğer yenildiğimizi hemen haber yaparsanız onbinlerce taraftarımız biz düşüyor muyuz diye paniklerler değil mi?

Hatta, hatta siz oturun bekleyin. Lig bitsin. Duruma göre ya "düştük" ya da "ligde kaldık" diye yazarsınız.

Ya da ne bileyim deprem haberini birkaç saat sonra hatta gün ışıyınca yapın.

Siz devlette memur olarak çalışıp, devletten maaş alıp habercilik dersi veren habercilersiniz yaaa. Bu millet de sizi dinler, izler ve paniklememiş olur.

Bu meslekten karınlarını doyuran meslektaşlarım, büyüklerim, arkadaşlarım ve yaş olarak küçük kardeşlerim; lütfen ekmeğinize, aşınıza, çorbanıza ve mesleğinize sahip çıkın. Ben şahıs olarak bu meslekte ikinci emekliliğimi yaşıyorum. Kaygım, endişem, öfkem kendi adıma değil. Sizler bu mesleğe sahip çıkın. Çıkın ki maaşını devletten alıp, gazeteciyim diye aramızda dolaşanlar yüzünden haberciliği ayaklar altına düşürmeyin.

Değilse adam köpeği ısıracak da haber olacak diye bekler durursunuz.

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Cihana ibret gözü ile bakmayan zahirde amadır.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Emniyet Müdürlüğü tarafından boydan boya park etmenin yasak olduğu uyarı levhaları ile belirtildiği ana yollarda ısrarla yasak park yapmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Uğur Özteke Arşivi