Eğitimin Dönüşümü
“…Tüm dünyanın Asya'nın derinliklerinden Avrupa'ya gelen korkunç, yeni ve tuhaf bir pandemiye mahkûm edildiğini hayal etti. Seçilen çok azı dışında herkes yok olacaktı.
Bazı yeni tür mikroplar insanların bedenlerine saldırıyordu ama bu mikroplara akıl ve irade bahşedilmişti. Onların saldırdığı insanlar hemen deli ve öfkeli hale geliyorlardı.
Ama bu insanlar kendilerini entelektüel ve mutlak gerçeğe sahip olarak gördüler; kararlarını, bilimsel sonuçlarını, ahlaki inançlarını yanılmaz gördüler. Bütün köyler, bütün kasabalar ve halklar enfeksiyondan deliye döndü. Herkes çok heyecanlıydı fakat hiç kimse birbirini anlayamıyordu. Her biri gerçeği bildiğini ve diğerlerine bakarak perişan olduğunu düşünüyordu, göğüslerine vurarak ağlıyor ve ellerini ovuşturuyorlardı. Nasıl yargılayacaklarını bilmiyorlardı ve neyin kötü, neyin iyi olduğu konusunda anlaşamıyorlardı; kimi suçlayacaklarını, kimi haklı çıkaracaklarını bilmiyorlardı.
İnsanlar anlamsız bir inatla birbirlerini öldürdüler…Yangınlar ve kıtlık vardı. Tüm insanlar ve her şey yıkıma karıştı. Pandemi yayıldı ve daha da ileri gitti. Tüm dünyada sadece birkaç insan kurtarılabilirdi.
Onlar, yeni bir yeni bir yaşam kurmaya, dünyayı yenilemeye ve arındırmaya mukadder seçilmiş kişilerdi ama kimse bu insanları görmemişti, hiç kimse onların sözlerini ve seslerini dahi duymamıştı.”
Suç ve Ceza’da Dostoyevski'nin 1866'da yani İspanyol Gribi ortaya çıkmadan çok önce yazdığı bu satırlarında Raskolnikov’un sibiryda sürgündeyken gördüğü bir rüyada bahsettikleri, yaşanan pandemi süreci ve sonrası yaşananlar hakkındaki sözleri ve yapılan ilginç tespitleri karşımızda duruyor.
Umarız hikayede anlatılanlar geride bıraktığımız COVID salgını sonrası günümüzde benzer senaryolar oluşturmaz…
İnsanca yaşamak için gerekli imkanlardan yoksun insanlık gelecek perşpektifini kaybetmeye,günü kurtarmaya ve gelecekle ilgili düşünmemeye yol açan bir durumla karşıkarşıya kalır.
İnsanlık tarihinde pandemiler ilk değil. Ancak hikayede anlatılanlar her pandeminin değişimi/dönüşümü de beraberinde getirdiği gerçeği.
İnsanca yaşamak için gerekli imkanlardan yoksun insanlık gelecek perşpektifini kaybetmeye,günü kurtarmaya ve gelecekle ilgili düşünmemeye yol açan bir durumla karşıkarşıya kalır. Bunun çarelerinden birisi de içinde yaşadığımız çağın ihtiyaçlarına cevap verebilecek eğitime yönelik gerekli olumlu adımları cesurca atmaktır.
Geçtiğimiz haftalarda yaklaşık 100 ülkeden eğitim bakanı ile bakan yardımcılarının katıldığı 28-30 Haziran 2022 de Paris'te düzenlenen "Eğitimin Dönüştürülmesi Ön Zirvesi" gerçekleşti. Zirvenin başlığı dikkat çekici.
Eğitimin geleceği insanlığın geleceğidir. Bu yüzden pozitif olsun, negatif olsun tüm toplum mühendisliği çalışmalarında projelerin hedef noktalarından birisi de eğitim olmuştur, olacaktır.
İçinde bulunduğumuz yüzyılda öğrencilerin gereksinim duyduğu bilgi, beceri, tutum ve değerlere yönelik ortak bir dil ve anlayış geliştirme adına dünya genelinde 2030 Yılı adına önceden çok şeyler söylendi ve devam ediyor. Konuyu dikkatli okumak, değişimi doğru anlamak zorundayız.
Bu tür toplantılar yeni mi. Elbette ki hayır. (Eğitim için yeni bir vizyon ortaya koyan Eğitim 2030 forumu toplantısı 120'den fazla bakan, delegasyon başkanları ve üyeleri, çok taraflı ve ikili örgütlerin kurum ve yetkilileri ve sivil toplum, öğretmenlik mesleği, gençlik ve özel sektör temsilcileri dahil 160 ülkeden 1.600'den fazla katılımcı ile 2015 yılında gerçekleştirildi)
2030 Yılı için hedefler çok önceden belirlendi. Ülkelerde hayat geçirilen eğitime yönelik söylemlerde, politikalarda ve uygulamalarda bu yapılan toplantılarda alınan kararların etkisi oldukça büyük. Ülkelere veya bölgelere özgü ayrı bölümler ve yapılması istenen uygulamalara yönelik atılan ortak imzalar verilen sözler var.
UNESCO 2010 yılından bu yana dünya çapında bilim, teknoloji ve yenilikçilik (BTY), Araştırma ve Geliştirme (AR-GE) ve yüksek öğrenim gelişimi ile ilgili gelişmeler ve faaliyetler sunmaktadır. Yapılan bu tür faaliyetlerin amaçları, stratejik yaklaşımları, hedefleri ve göstergeleri üzerinde derinlemesine analiz yapmak şarttır.
Endüstri 4,0-Toplum 5.0 derken Dünyanın Eğitim 5.0’ı konuştuğuna şahit oluyoruz.
Daha önce bu köşede ’’Endüstri 4,0 ve Toplum 5,0’ın ötesinde bir anlayış geliştirmek’’ isimli kaleme aldığımız bir yazıda bu konulara kısmen yer vermiştik.
2011 Yılından beri Endüstri 4.0 ile bir çok sektörde yaşanan süreç ele alındığında insanların ve toplumun refahına hizmet edip etmediği hakkında bir çok söz söylenmiş, yazılmıştır.
Japonlar bu süreçte boş durmamışlar ve Endüstri 4.0’a alternatif bir proje geliştirmişler. Toplum 5.0
Toplum 5.0 ,Toplum 4.0 (Bilgi Toplumu) üzerine kurgulanmış, teknolojinin insanlığın yararına kullanıldığı, insan merkezli bir topluma karşılık gelmektedir (Fukuyama, 2018).
Dijitalleşme ve yapay zekânın toplumlar üzerine etkilerini her yönüyle değerlendirmeye alan, insanların makine ve robotlarla ilişkisini verimli bir şekilde sağlamaya yönelik, merkezinde insan ve insanın yaşam kalitesinin yer aldığı, büyüme ve kalkınmanın amaçlandığı bir toplum modeli olarak bizlere sunulmaktadır.
İlk kez Japonya’da dile getirilen Toplum 5.0 Süreci ile birlikte Eğitim 4.0’dan Eğitim 5.0’a geçiş zorunlu olarak başlamıştır denilebilir.
Toplum 5.0 için kilit kelimeler; teknoloji, teknolojinin sunduğu imkanlar, toplum ve bütünleşme olarak sıralanabilir. Amaç teknoloji ile bütünleşebilen, teknolojinin sunduğu tüm imkanları yaşamı ile birlikte anlamlı kılan, sunulan imkanları değerlendiren, yeni,özgün ufuk açıcı fikirler, buluşlar üreten bir toplum oluşturma gayretidir.Gerek Toplum 5.0’da gerekse Eğitim 5.0 da, insan faktörü nesne olarak değil söylemlere göre Özne konumda yer almaktadır.
Toplum, kaçınılmaz olarak dijital bir topluma evrilirken, insanların da dijital değişimle bütünleşmesi istenmektedir. Giderek makinelere olan bağımlılığımızın artması beraberinde söylendiği gibi makineler ve teknoloji sahnede geri plana geçecek mi, insan için teknoloji, insanın hizmetinde teknoloji ve daha kaliteli bir yaşam kavramları hayat bulacak mı, yaşam kalitemiz yükselecek mi zaman gösterecek.
Yaşanan değişimle birlikte, mesleklerin değişmesi ve eğitimin dönüşmesi/dönüştürülmesi de hayal olmayacaktır
Eğitim 4.0’ da sıkça dile getirilen teknolojik gelişmeler ve eğitimin ihtiyacı olan eğilimler göz ardı edilmeden, Eğitim 5.0’da; sürdürülebilir, ilkeli, değerleri önceleyen, öğrenme merkezli bir eğitim sisteminden söz edilecekse her ülke bu değişimi kendi şartlarına göre biçimlendirmek zorunda.
Okullar sadece bilişsel öğrenmenin olduğu yerler değil. Okullar aynı zamanda psikolojik, sosyal, duygusal kişisel gelişimlerin de yapıldığı en önemli yerler. Beşeri sermayemizin şekilleneceği hayat bulacağı kurumlardır aynı zamanda.
Ülke olarak şunun farkında olmak zorundayız. Gençlerimizin bu ve benzer alanlarda çalışmalar yapabilmeleri için temel olarak, yapay zeka, matematik, istatistik, optimizasyon, makine öğrenmesi, veri madenciliği, derin öğrenme gibi bilim konularına ilgi duymalarını sağlayacak geniş kapsamlı ve her öğretim kademesine uygun eğitim programları geliştirmekte geç kalmamalıyız.
Bizler çocuklarımızın eğitimine yönelik bilişsel becerilerin yanında; duygu, düşünce, değer ve davranış boyutlarını da ihmal etmeden onların kalbine ve zihinlerine kadim kültürümüzden ve vahiy pınarlarından aldığımız insan sevgisinden ve saygıdan başlayan bir takım değerleri kodlayıp onların dünyalarına yerleştirip, inşa sürecini sağlıklı bir şekilde yürütmek zorundayız. Aksi durum Eğitim 5,0’dan kopup, büyük sıfırlanmanın girdabına bizleri sürüklemekle kalmaz, gençlerimizin üreten değil tüketen / tüketilen toplumlardan birine dönüşmesine yol açabilir.
Her alanda hayatta başarı adına sunulan değerlerimizden kopuk olmayan sağlıklı bir dönüşüm/dönüştürülme şikâyet edeceğimiz bir konu olmaz. Biliyoruz ki okullarda başta akademik alandaki başarı sadece okul içerisindeki faktörlerle ilişkili değil, okul dışı çok sayıda faktöre de bağlıdır. Öğrencinin beraberinde getirdiği farklı özellikler, çocuğun başta okuldaki akademik başarısını doğrudan etkilemektedir. Bunlar; ailenin gelir seviyesi, eğitim seviyesi, evde sunmuş olduğu imkanlar yani sosyoekonomik seviyesi ve çocuğun Gordion'un söylediği gibi bir nevi kültürel ve sosyal sermayesidir.
Değişen gelecek anlayışı birlikte dönüştürülecek eğitimden beklentiler neler olacak?
Bu konuda Sinyalleri önceden paylaşılanlardan biri 2025 Sonrası mezunlarda Dünya Ekonomik Forumunun beklentisinde dikkatlere sunulmuştur. (WEF) tarafından yayınlanan ve oldukça ses getiren “Mesleklerin Geleceği 2020 raporunda bunlar dört kategoride listelenmiş. ‘’Problem çözme, kişisel yönetim, takım çalışması ve teknoloji kullanma/geliştirme ‘’
1-Problem çözme becerilerinin altında, analitik düşünme ve inovasyon; kompleks problem çözme; kritik düşünme, analiz; creative, orjinallik ve insiyatif alma ve son olarak da akıl yürütme, problem çözme ve fikir oluşturma yer alıyor.
Burada Süreci doğru okumak, hedef ve sonuç odaklı düşünmek-hedeflerle ilgili plan ve projeler yapmak, sorunları önceden görebilmek, problem çözme becerileri önemli kabul edilecektir.
2-Kişisel yönetim kategorisinde, aktif öğrenme ve öğrenme stratejieri ile esneklik ve stres toleransı bulunuyor.
3-Takım çalışmasında ise liderlik ve sosyal etkinin önemi dikkatlere sunulmaktadır.
4-Teknoloji kullanma/geliştirme yetkinliği kapsamında, teknoloji kullanımı, kontrol ile tasarım ve programlama öne çıkıyor.
Bu süreçte Öğretmenleri bekleyen değişimlerde elbette olacaktır. Öne çıkacak öğretmen profiliyle ilgili beklentilerden bazıları tahminimizce şunlar olabilir:
-Her alanda değişimi ve dönüşümü doğru okuyabilecek, işini seven vizyon ve misyon sahibi öğretmenler
- Duygusal ve fiziksel güvenlik konularında sorunlar yaşamayan, gelecek perşpektifini kaybetmeyen, günü kurtarma derdinde olmayan öğretmenler
-Aktif öğrenme ve Öğrenme Stratejileri sunabilen öğretmenler
-Dersi öğrencilerin işleyeceği ortamlar hazırlayabilen moderatör/medyatör rolünde olabilecek öğretmenler
-Karmaşık problem çözme-eleştirel düşünme-creative beceriler kazandırma yolunda kendini yenileyen öğretmenler,
-Yapay zekanın yapamadığını yapabilecek öğretmenler
-Özellikle ‘’Empati-Eleştirel düşünme-takım çalışması- duygusal zeka-creative becerilere sahip,-karakter gelişimi-değerler kazanımı üzerinde önemle duracak öğretmenler
-Öğrencilerinde bilinçli farkındalık, dijital, duygusal, finansal okuryazarlık vb. beceriler kazandırmayı önemseyen öğretmenler
-Geçmiştede olduğu gibi, vaziifenin büyüklüğünü bilen; imanlı, vicdanlı, liyakatlı ve sabırlı öğretmenler
Tarihin saati her toplumda aynı ibreyi göstermez bunu biliyoruz. Ancak şuna da inanıyoruz ki; eğitimin fıtrata uygun dönüştürülmesine yönelik atılacak adımlarla, gelecek perşpektifini kaybetmeyem öğretmenlerimiz aracılığıyla, bu toprakların iklimiyle ve ruhuyla bezenerek yetişmiş gençlerimizle, tarihin akışını değiştirebilirsek, dönüştürülen eğitim, insanlık adına amacına ulaşmış olacaktır…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.