Yılmaz TAŞÇI

Yılmaz TAŞÇI

EMEK VE ÇALIŞMA ÜZERİNE

EMEK VE ÇALIŞMA ÜZERİNE

Emek, eski Türkçe’de zahmet, eziyet anlamlarına gelir. Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücüne denir. Bunun içinde ömürden çok şeyler gider…

Ebedi' olanın kazanılması, geçici olan bu dünyada gerçekleştirilecek, kendimizi geliştirecek çalışmalarımıza bağlı olduğu gerçeğiyle ilgili yazımızı daha önceden bu köşede kaleme almıştık. Emek, ömürden daha azizdir…

https://bbnhaber.com.tr/yazarlar/yilmaz-tasci/zihinleri-ve-yurekleri-guclu-olan-calisanlar-icin-4234

Çalışmak ve emek farklı kavramlardır.

Şair Lewis Hyde:

Çalışma, saat başı yaptığımız şeydir. Belirli bir zamanda başlar ve biter ve mümkünse bunu para için yaparız. Bir montaj hattında araba gövdeleri kaynaklamak iştir; bulaşık yıkamak, vergi hesaplamak, psikiyatri koğuşunda dolaşmak, kuşkonmaz toplamak bunlar iştir. Öte yandan çalışma, kendi hızını belirler. Bunun için ücret alabiliriz, ancak niceliksel olarak ifade etmek daha zordur. AA'da "programı almak" bir çalışmadır. Aynı şekilde "yas çalışması"ndan bahsetmek de uygundur: sevilen biri öldüğünde, ruh bir emek dönemi, enerji çeken bir değişim geçirir. Bir şiir yazmak, bir çocuğu büyütmek, yeni bir hesaplama geliştirmek, bir nevrozu çözmek, her türlü icat-bunlar birer çalışmadır. Çalışma, irade yoluyla gerçekleştirilen amaçlanmış bir faaliyettir. Bir çalışma amaçlanabilir, ancak yalnızca temel çalışmayı yapmak veya çalışmayı açıkça engelleyecek şeyleri yapmamak ölçüsünde. Bunun ötesinde, çalışmanın kendi programı vardır. İşler yapılır, ama çoğu zaman onları yapmadığımız hissine kapılırız... Uyanırız ve emeğimizin meyvelerini keşfederiz.

Şair burada şu mesajı vermek istiyor anlaşılan: Bu meyvelerin dünyaya bir hizmet veya işlem olarak değil, bir hediye olarak sunulduğunun kabul edilmesi gerektiği mesajı.

Bir hediyeyi ölümsüz kılanda, onun sürekli bağışlanmasıyla canlı tutulacağı gerçeği olarak karşımıza çıkıyor. Bunun için de iç ve dış dünyada hediyelerin uyumlu olması gerekiyor. Buradaki hediyeye ruh katan anlayış, yapılan ücrete karşılık verilen ücretin ötesinde, onların emeklerine saygıyı, geliştirilmesi gereken duygunun, çalışanların emeklerinin maliyetleri ve ödüllerinin daha ötesinde bir süreci kapsamasıdır.

Çalışmak beraberinde verimliliği arttırmak için dinlenmeyi de gerektiriyor. Ancak bizim kadim kültürümüzde dinlenmeden maksat ruhun beslenmesi, ihmal edilmemesi meselesiydi. Çalışma hayatı içerisinde bedenlerin ruhlarını geride bırakmaması, zihinsel, bedensel ve ruhsal bütünlüğün korunması amaçlanmaktaydı.

İnsanların emek verdiği şeyleri sevme gerçeği vardır. Elbette şu soru akla gelebilir? Acaba sevdiği şeye emek verilmiyor mu diye. Ancak dünyaya baktığımızda bunun öncelikli olmadığı görülüyor. Tartışmaya açık bir konu…

Başarılı olanların hayat hikayesi incelendiğinde, yaşayabilmek için meşru yoldan çalışanların, gösterdikleri gayretlerin, zihinlerine yükledikleri anlamla emek halini aldığını, üretim meydana geldiğini görebiliyoruz.

Ahlak kurallarını göz ardı etmeden üretmekle yükümlü olduğumuzu hatırlayalım. Tükettiğimiz kadar yeni nesle en güzeli ile tüketecekleri bir dünya bırakmakta boynumuzun borcu. Yeryüzünü imar ve inşa sorumluluğu olan bizlerin çalışmaya ve üretmeye bakışı bu yönde olmalıdır.

İnsan oğlu aceleci olması gerçeğiyle bazen emeklerin karşılığını da hemen görmek isteyebilir. Ama bunların karşılığını almaya bu dünyada geçen ömür yetmeyebilir. Bunun içinde doğru zamanda doğru işleri hak ölçüsünde yapmaktan hiçbir zaman vazgeçmemek gerekiyor.

“Çalınan her kapı hemen açılsaydı, ümidin, sabrın ve isteğin derecesi anlaşılamazdı” diyor, Celaleddin Rumi.

Ekmeğin pahalı, emeğin ucuz olduğu, sermayenin belli elitlerin kontrolünde olduğu bir dünyada elbette bunları anlamak zor. Ancak biz yine de Necip Fazıl’ın dediği gibi:

“Tohum saç, bitmezse toprak utansın!” diyenlerden, ölümden ilerde bir varış olduğuna inananlardanız.

Emek ve dayanışmanın, hakkaniyet ölçüsünde hayat bulması temennisiyle, ne istediğini bilen, kendi olmaktan korkmayan, zihinleri ve yürekleri güçlü olan, hedefine ulaşmak için “azim, sebat ve gayret” kanatlarını her zaman açık tutan, geleceğini şekillendirmek, ülkesi ve milleti adına verdiği emekleri, harcadığı zamanın değerine inanan, insanlığın beklentilerini boşa çıkarmamak adına, hiç bir zaman pes etmeyen, gevşeklik göstermeyen, yeryüzünü imar ve inşa etme bilinciyle çalışan herkese selam olsun…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yılmaz TAŞÇI Arşivi