Öğrenen Okul
"Bugünün sorunları dünün çözümlerinden kaynaklanır." Peter M.Senge
Eğitim, öğretim anlayışlarında ve yöntemlerinde günümüzün gerçekleri nasıl geçmişten farklılık arz ediyorsa, yarının gerçekleri de bu günden elbette farklı olacaktır. Bilinmelidir ki; Dünün güneşiyle bu günün çamaşırı kurutulmaz. Geldiğimiz noktada öğrenmenin esas unsurunun öğrenci olduğu ve buna bağlı olarak da öğrenmenin bireyselleştiği/bireyselleştirildiği, yeni dijital okuryazarlık kavramlarının gündemimizde yer aldığı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Sadece bilgi aktarımına yönelik öğretmen ve okul anlayışı çok eskilerde kaldı. Özellikle dijital çağda öğretmen ve öğrenci bakışında ve beklentilerinde akıl almaz değişim yaşanmakta olup hızını kesmeyecek gibi görünmektedir. Cihazları kontrol etmek yerine yetişkinler olarak ta bu konuda başarı sağlanamadığına göre, var olan enerjimizi, öğrencilerin doğru davranışları sergilemesi konusunda harcamak, onlara sorumlu ve etik teknoloji kullanımı kültürü kazandırmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır bilinciyle hareket edeceğimiz günleri yaşıyoruz.
Dijitalin içinde kaybolmayacak, dijitalin nesnesi değil öznesi olacak gençler yetiştirmek istiyorsak günümüzde okullar ve özelde öğretmenler, en güncel eğitim araştırmalarından haberdar olmalı ve en iyi uygulama yöntemlerini kendi öğretim yöntemlerine ve stratejilerine dâhil etmelidirler.
Platon Sokrates’ten şunu öğrenmişti:
‘’İnsanlara yeni düşünceler kazandırmak ya da düşüncelerini değiştirmek sabırlı bir mantıkla mümkün olur.’’
Bu kural halen geçerliliğini korumakla birlikte eğitimcilerden sabır toleransının biraz daha artması istenmekte.
Yüzyıl geriye gidersek yapılan bir tespitte oldukça ilginç görünüyor:
-Alfred Adler 1902 yılında bir öngörüyle 2000’li yıllarda sizi bekleyen felaketi söyleyeyim mi ? İnsanı sosyal anlamda iki felaket bekliyor.
1-Tek çocuk sendromu…
2-Şımartılmış çocuk sendromu…
Bütün bunlara ilave olarak da;
1-Beklentilerin her geçen gün farklılaşarak daha da yükselmesi.
2-Eğitim sisteminin performansındaki beklentilerin çok yüksek olması ve sonuçlarından memnun olmayan bir veli, öğrenci profiliyle okulları karşı karşıya bırakılması çözüm bekleyen ve kolay olmayan problem olarak hayatımızda yer almaktadır.
Eğitimde yaşanan sorunların düne ait çözümlerle ele alınması yeni sorunlara kapılar açar. Yapılması gereken dünün ve bu günün sorunlarına karşı gelecek tasarımı üzerinden “Yarına ait çözümler “üretmektir. Bu çözümlerde bireysel olarak sadece öğretmen bazında değil, öğretirken öğrenen okullar aracılığıyla olacaktır.
Bu yazımızda bahse konu olan sorunların çözümüne bir alternatif olarak farklı kaynaklardan ele aldığımız özet mahiyetinde Öğrenen Okul Kavramını ele alacağız.
ÖĞRENME; eylem-sonuç ilişkisi konusunda bilginin içinde bulunduğu süreç ve bu ilişkiler üzerine çevre etkisinin gelişmesi olup hayatta kalabilmek ve süreklilik için fonksiyonel bir kavramdır. Öğrenmeyle bilgi edinme aynı şeyler değildir. Öğrenme ancak davranışlar değiştiğinde gerçekleşir.
Bir Eğitim- Öğretim kurumu olarak okulun fonksiyonlarında geçmişten günümüze kadar önemli değişiklikler meydana gelmiştir ve buda oldukça doğaldır. Okulun bu hızlı gelişmelere ayak uydurabilmesi ve bilgi toplumunun gereklerini yerine getirebilmesi ‘ÖĞRETEN OKUL’ anlayışından sıyrılarak ‘ÖĞRENEN OKUL’ anlayışına geçişi benimseme hızıyla orantılı olacaktır.
Okulun öğrenen okul olma zorunluluğu onun sosyal düzende gerekli düzeltmelerin yapılmasına yardımcı olması özelliğine dayanır.(Bursalı oğlu 1994:34)
Gelişme durumundaki her ülkede olduğu gibi, değişen kültürü değerlendirip, toplum için en uygun yöne sokabilecek güçte bireyler yetiştirmesi, okulun ancak öğrenen bir okul kimliğine sahip olmasıyla gerçekleşir.
Öğrenen okul, öğrencilerin aktif olduğu ‘Öğretme ‘ değil , ‘Öğrenme’ etkinliğinin ön planda olduğu okuldur. Öğrenen okul ,içinde yer aldığı ana sistemin izin verdiği oranda değişimi ve kendi içinde yeniden yapılanmayı gerçekleştirmeye çalışır.
Öğrenen okulda öğretenler ve öğrenenler ayrımı yoktur. Okul müdüründen müstahdemine, öğrencisine, velisine kadar herkes öğrenendir. (Fındıkçı-1996) Öğrenme ise birey, takım ve kurum düzeyinde olur. Okul değişimi yakalamayı bilmeyi, kendini yenilemeyi ve güncel olabilmeyi öğrenme sayesinde başarır.
Öğrenen okul, birlikte öğrenme disiplini elde etmeyi hedefleyen okuldur. Bu disiplin ortak vizyon geliştirme ve bireysel yetenek disiplini üzerine kurulur, ancak ortak vizyon ve yetenek yeterli değildir. Senge’ye (1991-254) göre, örgütlerde kilit öğrenme birimi’ eylem için birbirlerine ihtiyaç duyan kişilerdir.’ Öğrenen okul bu ihtiyacı canlı tutarak yönetici, öğretmen ve personelde öğrenmeye doğru aksiyoner gerilim oluşturabilen okuldur.
Öğrenen okul, insan kaynaklarının sürekli olarak gelişmesine yön veren okul olacaktır. Öğrenen okul, öğrenerek kendini yenileyen, öğrenmeyi teşvik eden, personel geliştirmeyi ön plana çıkaran, olumlu yönde değişmek ve gelişmek için öğrenen, öğretmenlerin çalışma arkadaşı olarak algılandığı, okul içerisinde personeli çalışma ortamında başarılı kılacak ve üyelerce kabul edilebilir bir öğrenme iklimine zemin hazırlanan krizlerden uzak olan bir okuldur.
Bütün bu gerçekler bize şunu gösteriyor:
Öğrenen okulların açık ve sınırları aşan bir anlayışla öğrenme politikalarına sahip olmaları gerekliliği; dijital çağda böyle bir anlayışa dayalı bir yapılanma zorunluluğu, bilgi ve teknoloji başta olmak üzere her alanda hızlı ilerlemelerin yaşandığı son yıllarda ayakta kalabilme ve rekabetçi bir stratejiye sahip olabilmenin bir ön şartı haline gelmiştir.
ÖĞRENEN BİR ÖRGÜTÜN KURULMASINI GEREKLİ KILAN NEDENLER
- En üst performansı ve rekabete dayalı üstünlük elde etme düşüncesi.
- Müşteri ilişkilerini arttırma çabası.
- Gerilemeyi önleme düşüncesi.
- Kaliteyi arttırma çabası.
- Riskleri ve farklılıkları daha iyi anlama endişesi.
- Yenilik düşüncesi.
- Personelin niteliğini arttırma isteği.
- Anlaşmazlıkların üstesinden gelme eğilimi.
- İşbirlikçi çalışma gücünü arttırma çabası.
- Bağımsız ve hür olabilme düşüncesi.
- Karşılıklı dayanışmanın farkında olma hedefi. (Karash-1995)
ÖRGÜTSEL ÖĞRENMEYİ KOLAYLAŞTIRACAK UNSURLAR
Marsick ve Watkins (1997:20), örgütsel öğrenmenin gerçekleşebilmesi için üç tür yapılanma gerektiğini vurgular. Bunlar:
- Öğrenen örgütlerde öğrenmenin gerçekleştirilebilmesi için kurulan sistemler.
- Yetkilendirme.
- Örgüt ile çevresi arasında bağlantı kurmak.
Yukarıda ki oluşumu gerçekleştiren örgütler diğer örgütlerden farklı olarak aşağıdaki gelişmiş unsurlara da sahiptirler. Bunlar:
*Yapı
*Çevre
*Teknoloji
ÖRGÜTSEL ÖĞRENMENİN ENGELLERİ
*Bürokrasi *Zayıf İletişim*Zayıf Liderlik*Vizyonsuzluk*Katı Hiyerarşi*Hacim
*Kaynak Kullanımı*Herkesin Pozisyonum Neyse Ben Oyum Mantığı Gütmesi.
*Düşman Dışarıda*Sorumluluk Üstlenme Kuruntusu*Olaylara Takılıp Kalma
*Kademeli Süreçleri Fark Edememek.*Tecrübeyle Öğrenme Hayali*Yönetici Takım Miti
ÖĞRENEN OKUL
WALLAJE ve diğerleri öğrenen okulun köşe taşlarını şu şekilde sıralamaktadırlar:
- Yansıtıcı diyalog,
- Öğretmenler arası etkileşim,
- Öğrencinin öğrenmesine ortak odaklanma,
- Eğitim personeli arasında işbirliği,
- Yaygınlaşmış değer ve normlar.
ÖĞRRENEN OKULUN AMAÇLARI
- Değerlerin yönettiği öğrenme.
- Bilişsel farklılığın dikkate alınması.
- Bütüncül öğrenme.
ÖĞRENE OKULDA KULLANILAN KAVRAMLAR
- PEDAGOJİ: Aktif öğrenme üzerine vurgu.
- PROGRAM:Öğrenci merkezli programa doğru eğilim.
- DEĞERLENDİRME:Şekilsel ve pozitif değerlendirme.
- İŞBİRLİĞİ:Kurumsal çalışma, mesai arkadaşlığı,diyalog ve müzakere.
- ORTAKLIK:Okullar, ebeveynler ve halk (Nixon1996:68)
ÖĞRENEN BİR ÖRGÜT KÜLTÜRÜ OLUŞTURMAK İÇİN 6 ZORUNLU EYLEM
- Sürekli öğrenme fırsatları oluşturmak.
- Diyalog ve görüşme ayarlamak.
- İşbirliği ve takım halinde öğrenmeyi teşvik etmek.
- Ganimet sistemleri yerleştirip öğrenmeyi yaygınlaştırmak.
- Çalışanları ortak bir vizyona yönlendirmek.
- Örgütü çevresiyle bütünleştirmek. (Balasubrama –nian-1996)
ÖĞRENEN BİR OKULDA VURGULANMASI GEREKLİ OLAN DEĞERLER
- Herkesin olduğu gibi kabul edilmesi ve değerli olduğu düşüncesi.
- Bireysel kapasite ve başarı.
- İddialı olma ve kendine güvenme.
- Sorumluluk ve özerklik için güçlendirme.
- Toplum ve başkaları için sorumluluk almak.
- Vizyon ve hedef.
- Personel ilgisi.
- Kalite için araştırma.
- Ebeveyn katılımı.
Öğrenen Okullarda ihmal edilmesi gereken bir gerçekte gerek açık gerekse örtük programlar eşliğinde tüm paydaşlarına yönelik olarak Değerler Eğitimi Çalışmalarına yer vermeleri, kendi toplumuna yabancılaşmayan, dijitalde yalnızlaşmayan nesiller yetiştirme politikaları da geliştirmeleri zorunluluğudur.
CS Lewis’in şu tespiti dikkatlerden kaçmamalıdır:
“Değerler olmadan eğitim, ne kadar yararlı olursa olsun, insanı daha zeki bir şeytan yapar.”
Gelişen teknoloji ile birlikte yaşanan değişim tüm sektörlerde olduğu gibi eğitim alanında da daha etkin ve verimli iş yapma ihtiyacı, hareket kabiliyeti yüksek yapılanmayı ve planlamaları gerekli kılmaktadır.
Dijital çağda değişimden beklenen başarının elde edilmesinde en önemli etkenin öğrenen okullar ve öğretirken öğrenen öğretmenler olduğu açık bir gerçektir. Tüm öğretmenlerde bulunması gereken çağın gerekli ve zorunlu kıldığı bilgi, beceri ve tutum özellikleri yeniden sorgulanması gerekiyor.
Öğrenen Okul anlayışını geliştirecek kurumlar için bazen Hz Ali bazen de Hz Peygamberimize (a.s) nispet edilen aynı zamanda Eflatun’a ait bir söz olduğu da bazı kaynaklarda belirtilen ‘Çocuklarınızı yarına göre yetiştirin’ ve buna ilave olarak ta, “Kişi kendisinden büyük olanlardan, akranlarından ve kendinden küçük olanlardan ilim almadıkça kemale eremez.” diyen Buhari’nin, çağlar ötesinden gelen ışık olacak iki uyarısıyla yazımızı noktalayalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.