Yılmaz TAŞÇI

Yılmaz TAŞÇI

Yeni Normalde Eğitim Anlayışımız Ve Gençlik…

Yeni Normalde Eğitim Anlayışımız Ve Gençlik…

Bu geçit pek korkuludur. Öğrenmezsek yolu izi, yolda kurtlar kapar bizi…

(ŞERMİN)TEVFİK FİKRET)

YENİ NORMALDE  EĞİTİM ANLAYIŞIMIZ VE GENÇLİK…

"Günümüzün gençleri lükse bayılıyor, yol-yordam bilmiyorlar, görgüsüzler. Otoriteye ve büyüklerine karşı saygısızlar. Okulda boş boş konuşarak vakit geçiriyorlar. Büyükler odaya girdiğinde ayağa kalkmıyorlar. Anne ve babalarına karşı geliyorlar, konukların önünde boş boğazlık yapıyorlar, yemeklerini gürültüyle yiyorlar ve öğretmenlerine zulmediyorlar.’’

            Gençlerin birileri tarafından sorun olarak görülme algısını ortay koyan bu sözler şimdiye ait diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Tam iki bin yıl önce, ünlü filozof Sokrat‘ın dile getirdiği ifadelerdir bunlar.

            İrlandalı yazar ve şair Oscar Wilde’da’’ Yaşlılar her şeye inanıyor, orta yaşlılar her şeyden şüpheye kapılıyor,gençler ise her şeyi biliyor’’ diyerek bir ironide bulunuyor..

Günümüzde durum farklı mı? Yakın zamanda eğitim platformlarında dile getirilen bir bakış:

Bu Günün Öğrencileri:

-Aidiyet duyguları çok zayıf. -Marka bağımlılıkları çok.      

-Çok kolay değiştirebiliyorlar.

-Beklentileri çok yüksek.       

-Hemen ödül almak istiyorlar.

-Uzun vadeli yatırım yapmak istemiyor.

-Dikkat süresi çok kısa.                  

-Şimdiki kuşak kendi alt kültürünü kurdu.

(EDUCAUSE)

            Durumu böyle ele almayıp milletin geleceği ve teminatı, yarınlarımıza ait umutlarımız olarak gören farklı bir yaklaşımda bulunan bir kesimde var.

            Buradan anlaşılıyor ki gençler geçmişten günümüze kadar hep iki uçta değerlendirilmeye alınmış, farklı roller biçilmiş.

             Günümüzde eğitim çağındaki her fert , hiç olmadığı kadar bir medya ekolojisinin içerisinde yer almakta, çoklu iletişim teknolojilerinin içerisinde etki altında kalmakta ve kişilik oluşumu ve algısı üzerinde büyük etkiler yapmaktadır. Medya okuryazarlığı, dijital okuryazarlık becerisi günümüz insanının olmazsa olmaz becerileri arasına girmiş durumda.

Farklı bir tespit: Postman’a göre medya ekolojisi, iletişim medyasının insan algısını, anlayışını, duygulanımını ve değerleri nasıl etkilediğine bakar. Çevre insanlara belli düşünme, hissetme ve davranma biçimlerini empoze eden, karmaşık mesaj sistemleri olarak görülebilir. O halde çoklu iletişim teknolojilerinin etkileşimi ile şekillenen, ancak bunlar içerisinde bir tanesinin baskın rol oynayabileceği verili bir medya ekolojisi bireylerin algıladıklarını, söylediklerini ve davranışlarını yapılandıracak, insanlara belli roller yükleyecek ve bu rollerin yerine getirilmesini sağlayacak, yapılması ve yapılmaması gereken şeyleri ortamın doğasına göre farklı şiddette ve formellikte yaptırımlarla denetleyecektir.(Postman)

Bugünün Lise Mezunları Zamanlarını;

10.000 saatten video oyunu oynayarak geçirmiş olacaklar.

250.000 den fazla mail göndermiş olacaklar.

20.000 saatten fazla TV seyrederek geçirmiş olacaklar.

500.000 den fazla reklam seyrederek zaman geçirmiş olacaklar

20.000 saatten fazla telefonla konuşarak geçirmiş olacaklar. Sınırsız müzik dinleyerek, internette dolaşarak, anlık Messenger kullanarak, e-mail gönderip alarak ve CHAT yaparak geçirmiş olacaklardır.

Covıd 19 salgınıyla birlikte yukarıda yapılan tespitlere çeşitli ilaveler, farklı platform kullanımlarında ki artışlar da eklenirse durumun ciddiyeti gözler önünde. Peki bütün bu teknolojik gelişimler kullanımlar öğrenci başarısını nasıl etkiliyor?

***Hattie: Teknolojinin öğrenci başarısı üzerindeki etkisi %1’i geçmiyor. Öncelik öğretmene yatırım.

Akademik Sınavlarda okulun ve öğretmenin, Öğrencilerin %50’lik Dilime yerleşme oranlarına göre yapılan bir çalışma: BAUCK-2007

Ortalama Okul Öğrencisi-Ortalama Öğretmen:%50

Başarısız Okul Öğrencisi -Başarısız Öğretmen: %3

Çok Başarılı Okul Öğrencisi-Düşük Başarılı Öğretmen:%37

Çok Başarılı Okul Öğrencisi-Çok Başarılı Öğretmen:%96

Başarısız Okul Öğrencisi-Çok Başarılı Öğretmen:%63

Yukarıdaki sayısal tespit işin nicelik boyutu.   Lakin Eğitim de nitelik boyutu da ihmal edilmemelidir.

Farkındalık konulu önceki bir yazımızda:

"Çağımızda eğitim sadece aktarılan bilgiyi öğrenen bireyler yetiştirmeyi değil, toplumsal yaşamda ortaya çıkacak yeni sorunları kendi inisiyatifleriyle çözebilen, risk alabilen, yeni düşünceler üretebilen, düşüncelerini savunabilen ve kendilerini sürekli yenileyebilen bireyleri yetiştirmeyi hedeflemektedir. Bu becerilere sahip olamayanların eğitimlerinde ve yaşamlarında ciddi sorunlarla karşılaştıkları bilinen bir gerçektir. Bu kişiler hayatın dayatması üzerine söz konusu becerileri daha sonra büyük bedellerle edinmek zorunda kalabiliyorlar.’’ İfadelerine yer vermiştik. Bu tespitlere bazı ilaveler yapılabilir.

İnsanın eğitimine, sağlığına, bilgisine, okuryazarlık, problem çözme, araştırma, İnovasyon becerilerini geliştirmesine, hayat boyu öğrenen ferler olmasına önem vermek zorundayız. Değişen çağda bilgi ve iletişim teknolojileri ile donanmış ve bu teknolojileri etkin ve verimli şekilde kullanan bir gençlik istiyorsak, buna uygun bir eğitim ve gençlik politikası için her kes taşın altına elini değil gövdesini koyabilmeli ki; şikayet edilen bir gençliğe değil gurur kaynağı ve insanlığa umut olacak bir gençliğe ve ruha sahip olabilelim. Aksi halde, dijitalin nesnesi değil öznesi olmayı başarabilen, kadim değerler ile donanmış gençler yetiştirebilen ve bu yönde gençlik politikaları geliştiren ülkeler ayakta kalmayı başaracak, diğerleri de içinde kaybolacakları bir girdaba yada geri kalmışlık uçurumunun kenarında ne zaman düşeceğim korkusuyla yaşamaya mahkum olacaktır.

            Yukarıda anlatılan becerilere sahip olan ülkelerin gençleri eğitim, bilgi, tecrübe,inovasyon, rekabet gücü, verimlilik, düşük maliyetlerle gerek sınırları içinde gerekse küresel anlamda çok büyük ve kazançlı iş imkanlarına ve yatırımlara sahip olabiliyorlar. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de insan bilgisine ve becerisine dayalı birçok gelişime ve bunların oluşturacağı/oluşturdukları değişime şahit olabiliyoruz.

Yapay zekâ başta olmak üzere, yeni teknolojilere dayalı bir eğitim sistemini bir amaç olarak değil araç olarak gören, insan odaklı sürdürülebilir politikalar geliştirmek kaçınılmaz bir hal almıştır. Her alanda  değişimi doğru okumak, kendimizi yenilemek, farkındalık duygumuzu ve becerilerimizi geliştirecek anlayışa sahip olmak zorundayız.

Bütün bunlar yapılmazsa, hem bu günün hem de yarının küresel koşullarına göre hazırlayacak bir eğitimle onları buluşturamazsak; gelecekte umut, teminat, ülke gelişimi adına bir fırsat olarak gördüğümüz gençlerimiz ve çocuklarımız, ilerleyen süreç içerisinde sosyal, kültürel, siyasal ve ekonomik huzursuzluklarında ana kaynağı haline gelebilir.

            Çocuklarımıza ve gençlerimize bir araç olarak değil amaç olarak bakmak ve kendi toplumuna yabancılaşmadan insanlığı kucaklayacak bir nesil olacak şekilde yetiştirmek zorundayız. Bu konu yarınlara bırakılacak bir konu olmayıp bu günden önemle üzerinde durulması gereken önceliklerimiz arasında yer almak zorundadır.

Gençlere geçmişte olduğu gibi bir araç gözüyle bakanlar, onları bir problem ve korku unsuru olarak görmekten hiçbir zaman kurtulamayacaklardır. Bizim için gençlik bir tehdit değil, bir fırsat olmak zorundadır.

Zamanın ruhunu doğru okumak, yeniliğe ve gelişime açık olmak, hangi alanda olursa olsun verdiğimiz hizmetlere renk katmak, çeşitlendirmek, eğitim paydaşlarıyla sürekli iletişimi canlı tutmak ta fırsat olarak gördüğümüz gençlerin yetişmesi için çok önemli konulardandır.

Usta kalemlerimizden Mustafa Kutlu’nun günümüz insanına yönelik bir tespiti var:

 "Günümüz insanı mekânsız bir kuştur artık. Hangi dala konacağı belli olmaz.

Nerede karnı doyarsa, oraya yuva yapar. Sesini, rengini kaybetmiştir...’’

            Her şeye rağmen sesini ve rengini kaybetmeyecek,  millet olarak saf tutmayı beceren, pergel metaforuyla bir ayağı sağlam bir şekilde yerinde yurdunda olan, diğer ayağıyla dünyayı gezip görebilen ve doğru okuyan bir gençlik yetiştirmekten asla vazgeçmemeliyiz.

Çünkü geçitler karanlık ve korkulu olmakla birlikte, yolunu ve izini kaybeden gençlerimizi de kurtlar beklemekte

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yılmaz TAŞÇI Arşivi