Zûnüvas’ın vârisleri
…“O Yahudi, bak, ne tedbirde bulundu? Ateşin yanına bir put dikti.
“Kim bu puta taparsa kurtulur. Secde etmeyen, ateşin tam ortasına oturur” dedi.”
Mevlânâ, Celaleddin Rumi, Zûnüvas’ın (ö. 525) Medine’ye gelip daha sonra Necran’a
Döndüğünde o zamanın Müslümanı olan Hristiyanları zorlayarak Yahudi olmaları
İçin yaptığı zorbalıklara atıfta bulunarak bu hususun köpeklik olduğuna işaret
Etmiştir. Burada Zûnüvas’ın ateş kenarına put koydurması, onun Yahudilikle birlikte
putperestliğin izlerini üzerinde taşıdığının bir göstergesidir. Zûnüvas mü’minleri
maddî ve mânevî olmak üzere iki ihanete zorlamıştır. O zamanın müminleri olan
Hristiyanları puta taptırması manevi ihanete, ateşe atılmalarını istemesi ise maddî
ihanete işarettir.
Devirler geçse de anlaşılan o ki Zûnüvas’ın varisleri zulümleriyle birlikte maddi ve manevi ihanetlerine hız kesmeden devam ediyor.
En son yaşanan, Gazze'de el-Ehli Baptist Hastanesi'ne düzenlenen saldırının, dünyada yankı uyandırmasına bile tahammül edemeyen, Batı basınında saldırıdan hemen sonra manşete çıkılan ifadelerin değiştirilmesi, İsrail tarafının açıklamalarına ağırlık verilmeye başlanması ikiyüzlülüğü gözler önüne seriyor.
Bu yaşanan malum durum kendini Uşak rolüne kaptırmakla kalmayıp aynı zamanda ruhunu satanlarında şaşırmadığımız durumlarıdır.
Bir eserden alıntıyla devam edelim:
...Stevens uşakların başıdır. Yaşamı boyunca çalıştığı Darlington Malikanesinde, baş uşaklığın gerektirdiği tüm hoşgörü ve ağırbaşlılığı sergiler. Stevens’ın kendi kişiliği bu ağırbaşlı duruşa sırtını dayar. Yıllarca bu duruşu öyle gayretli sürdürür ki, sonunda o olur. Stevens, baş uşaktır. Ne daha azı ne de fazlası.
Stevens, Kazuo Ishiguro’nun Booker ödüllü romanı Günden Kalanlar (1989)’ın anlatıcısıdır.
Bu anlatılan kısa hikâyeden çıkan sonuç şu olsa gerektir:
Maddi ve manevi ihanete uğramak istemeyenlerin öncelikle Uşaklık rolünden ruhlarını ve bedenlerini kurtarmaları, Müslümanca ve insanca bir role bürünmeleri gerekiyor.
Gelelim yaşanan her türlü zulüm konusuna…
"Adâlet” de “zulüm” de birer tohumdur. Vakti saati gelince muhakkak yeşerecektir.
Binâenaleyh, iyiler sevinsin, kötüler de korksun. Çünkü gül diken gül derecek, rüzgar eken de fırtına biçecektir...
Büyük meziyetlerle donatılan insanoğlunun sorumluluğu da ağır olacaktır şüphesiz. Nitekim göklerin, yerin ve dağların taşımaktan korkup kaçındığı “emanet”i insan yüklenmiştir.
Peki nedir bu emanet diyeceksiniz?
Bu emanet başta “âdil olmak ”tır. Zulümden kaçınmaktır. İyiyi kötüden ayırabilmektir.
Ve nihayet bu emanet sorumluluk duygusu taşımaktır.
Sözlükler “adâlet”i; “doğrudan ayrılmama, hakka riâyet etme” şeklinde karşılar. “Adâlet”in zıddı olan “zulüm” ise; haksızlık, eziyet, işin gereğini yapmama demektir.
Bu konuda Mevlânâ şöyle der:
“Adâlet nedir? Ağaçları sulamak. Zulüm nedir? Dikene su vermek. Adâlet, bir nimeti yerine koymaktır; su emen her kökü sulamak değil.
Zulüm nedir?
Bir şeyi konmaması gereken yere koymak; buysa, belâya kaynak olur ancak.”
Ey Zulümle bir kuyu kazan! Sen kendin için tuzak hazırlıyorsun...
Zulüm, bayındır yerleri yıkar, yurdun bayındırlığını giderir...İbni Haldun
Haksızlık karşısında eğilmeyiniz. Zira hakkınızla beraber, şerefinizi de kaybedersiniz...Hz. Ali
Zulüm, vefasızlık ve hile kimde bulunursa zararı yine kendisine dokunur. Hz. Ebubekir
Zulmü her kabul ediş, daha büyüğünü doğurur... Ahmet Hamdi Tanpınar
“Merhamet edenlere, Cenâb-ı Hakk merhamet eder. Siz yeryüzündekilere merhamet ediniz ki, göktekiler de size merhamet etsin!” Tirmizî-Hadis
Hud Suresi, 113. ayet: Zulmedenlere eğilim göstermeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka velileriniz yoktur, sonra yardım göremezsiniz.
Yazımızı 18 Ekim 2019 tarihinde aramızdan ayrılan, rahmetle andığımız Usta Kalem Nuri Pakdil’ in şiiriyle ve vermek istediği ruhla bitirelim.
ANNELER ve KUDÜSLER
Tûr Dağı’nı yaşa
Ki bilesin nerde Kudüs
Ben Kudüs’ü kol saati gibi taşıyorum
Ayarlanmadan Kudüs’e
Boşuna vakit geçirirsin
Buz tutar
Gözün görmez olur
Gel
Anne ol
Çünkü anne
Bir çocuktan bir Kudüs yapar
Adam baba olunca
İçinde bir Kudüs canlanır
Yürü kardeşim
Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin.
Nuri Pakdil
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.