Başarısızlığın bilgeliği
Başarısızlığın bilgeliği ya da başarı üzerine kurulmuş bir hayatın reddi!
Günümüzde başarısızlık artık bir hastalıktır ve tedavi yöntemleri, tedavi edecek başarısızlık otacıları vardır.
Daha sözlerimin başında başarısızlığımızı bize bir tuzak olarak kullanan kendine iyi niyetli kurumları ifşa edebilir miyim? Ya da başarısızlık ekonomisi oluşturmuş olanları ele verebilir miyim?
Siz de farkındasınızdır: Başarısızlık olağan olmaktan çıktığından bu yana bu alanda bir sektör oluşmuştur. Burada en kısa yoldan şu adlandırılmış başarısızlıkları sıralayabilirim.
Evlilikte başarısızlık…
Ebeveynlikte başarısızlık…
Sınavda başarısızlık…
İlişkilerde başarısızlık…
Hatta evimizde beslediğimiz hayvanlarla etkileşimde başarısızlık… Liste uzun.
Şu bir gerçek ki başarısızlık bazıları için oldukça semiz bir sofranın ana menüsü niteliğindedir. Kimse kimsenin başarısız olmasını istenmez ama birçok sektör pusuya yatmıştır. Sistemin açıklarından yontabilinenler yontulur ve bu başarısız olanın iyiliği adına yapılır.
Başarısızlık olağan olmaktan çıkmıştır. Artık başarısızlık insanları başarıya mahkûm etme aracı olarak işletilmektedir. Hiçbirimizin başarısız olma hakkı yok gibidir. Başarısız olmak hakkımız elimizden alınmıştır.
Hayatın anlamının başarıda olduğu savı bir fetiş niteliğine büründürülmüştür. Çağın en genel geçer retoriği başarı üzerine kurulmuş bir hayat isteği haline getirilmiştir. Hepimizin başarı köleleri olmamız istenir. Hayatın anlamının başarı üzerine kurulduğu ifade edilir. Başarı bir zorunluluk gibi sunulur. Sadece başarmak için yaşamak gerektiği dayatılır.
Başarılı olmak zorunluluğu bir hastalık gibidir ve bu hastalık fetiştir; hepimizin bu hastalığa yakalanması, bu hastalıktan muzdarip olması istenir. Oysa bütün bu isteklerin arkasında devasa bir ekonomi işlemektedir.
Envai çeşit koçlar…
Renkli yogalar…
Olmadık olağanüstülükler içeren meditasyonlar…
Cenneti vadeden cemaatler, tarikatlar…
Öndere tapınmalar... ve dahası.
Başarı zorunluluğuyla zehirlenmek en başarısızlığa teslim olmak değil mi?.. Hadi her şeyi bir kenara bırakalım, neden bütün varlığımızı başarıya adayalım? Başarısızlığın bir deneyim olduğu ve bilgi içerdiği, insanlara yol açıcı özelliklere sahip olduğu, hatta başarısızlığın bir rehber bile olabileceği hiç aklımıza gelmez mi? Ya da bir başarısızlık karşısında kendi kendimizi yenileyerek bu durumdan kurtulma imkânımız yok mu? Aslına bakarsanız bize başarılı olmayı zorunlu kılanların en önemli ve vazgeçilmez altın kuralı kendi başımıza başarısızlıktan kurtulamayacağımız imkânıdır. İmkânıdır diyorum çünkü onlar kendilerini rehber olarak sınıflandırıyorlar; yani onlara tutunmadan başarısızlıktan kurtulamaz, hedefimize ulaşamayız.
Başarısızlık günümüzde ilk günah gibidir; bütün kötülüklerin anası ve gizlice, süslü, kimi mistik kurumsallıklarla, cicili bicili, yani kimsenin başarısızlığımızdan dolayı bizi ayıplamayacağı örtük yapılarla halledilmesi gereken, hatta bu yapıların popülerleştirildiği en büyük sorun olarak servis edilmektedir. Bizi başarısızlığımız karşısında başarıya götürecek yapılar pamuk şekeridir, elma şekeridir… Ama şu hiç mi düşünülmez; başarısızlık özgürlüğün bir yansımasıdır.
Kısaca şu bir gerçektir ki başarısızlık özgürlüğümüz de elimizden alınmıştır. Başarısız olmak artık başarısız olmak değildir. Başarısızlık bir hastalık biçimine dönüştürülmüş, bu hastalığı tedavi ettiğini söyleyen farklı mutlak başarı otacıları türemiştir. Onların onaylamayacağı başarı başarısızlıktır ve onların onaylayacağı başarı da başarıdır. Artık başarısızlık yoktur bir hastalık vardır ve tedavi gerektirir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.