İMAJ MİMARLIĞI
Bedenimizi estetik cerrahlara, ruhumuzu (psikolojimizi) psikologlara ve dış görünüşümüzü modacılara emanet ederiz; gündelik hayatımızda bir zırh edinmek için.
Artık günümüzde kendilik üretilen bir olgudur.
Bedenimizin, ruhumuzun ve dış görünüşümüzün bir zırh olduğu söylenir. Bu zırhı korumak gerekliliğine inandırılırız. Belki de gerçekten öyledir. Eski halimizin ya da eski versiyonumuzun yasını tutmak yerine insanlara yeni bir “ben” verebilmenin önemi ve yeni şeylere girişmekten keyif almak, yaşam için yeni bir başlangıçtır, kim bilir.
Estetik zırhtır.
Ruhumuzun dengede olması zırhtır.
Moda zırhtır…
Kendilik zırhtır.
Günümüzde kendimizi temsil etmek, kendimizi temsil yeteneğinden yoksun olmanın, ya da kendimizi başkalarının dokunuşlarıyla temsil etmenin ne sakıncası olabilir ki.
Rolüne yakışan gibi görün.
Rolüne yakışan gibi davran.
Rolüne yakışan şekilde giyin!
İmaj mimarlığı günümüzün en farklı meslek alanı olsa gerek. Kendimi nasıl yeniden üretirimin cevabı onlarda çünkü.
Estetiğe,
Psikoloji ve psikoterapiye ve
Modaya nasıl güveneceğimizi bilmek önemli. Hoş güvenimizi de güvenmek istediklerimiz üretiyor ama ne önemi var.
Yaşamdan kendime dair ipuçlarım olduğu gibi ötekinin yakaladığım ipuçları da yok değil. Sözel olmayan ipuçlarına dikkat etmelisiniz, belirli bir rengin veya belirli bir uyumun bizi bir etkileşimde veya kendi kendimize yetmede biraz daha uzun tutmasına veya adımlarında küçük bir sıçrama yapmasına bakmalıyız.
Ayrıca ruh hallerimizi olumsuz yönde değiştiren şeylere de dikkat etmeliyiz.
Şöyle örtük talimatlar da var tabii ki “imaj mimarlar”mızın: Her şeyden daha önemlisi, her gün mutlu uyanıyordum. Ne istersem yapabileceğim fikriyle uyanıyorum. Olmak istediğim kişi olabilirim ve fikrimi değiştirebilir ve fikrimi değiştirdiğim için kendimi suçlu hissetmeyebilirim. Bu şekilde kendimi çok güçlü hissediyorum… Sahi mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.