Eğer Bir Gün Milli Eğitim Bakanı Olursam
Eğer bir gün Millî Eğitim Bakanı olursam;
- Öncelikle eğitimin millî temeller üzerine inşa edilmesini sağlayacağım. Kültürümüze, köklerimize, kimliğimize aykırı ne varsa millî eğitimden temizleyeceğim.
- Sloganım "Önce eğitim, sonra öğretim; önce karakter, sonra kariyer" olacak. Eğitim öğretimin her alanında “milli” bir “eğitim” yapmaya öncelik vereceğim.
- Okulları öğrencilerin koşa koşa, severek ve sevinerek gittiği eğitim yuvaları haline getireceğim. Bunun için de:
- Ders saati sayısını da süresini de düşüreceğim. İlkokullar günlük 5 saat, ortaokullar 6 saat, liseler 7 saat ders işleyecek. Dersler 30 dakika, teneffüsler en az 15 dakika olacak.
- Öğrenciler sabahın köründe yarı uykulu şekilde okula gitmeyecek, dersler 08:45'ten önce başlamayacak.
- Öğleye kadar akademik dersler, öğleden sonra sosyal, kültürel ve sportif etkinlikler olacak.
- Tüm sınıflarda resim, müzik, beden eğitimi, spor ve güzel sanatlar dersleri olacak. Öğrenciler hem eğlenecek hem öğrenecek hem de kendini geliştirecek.
- Lise bittiğinde her öğrenci bir yabancı dili en az orta seviyede öğrenmiş olacak.
- Öğrenciler öğle yemeklerini hiçbir ücret ödemeden okulda yiyecekler.
- Okullar arası farklılıkları kaldıracağım. Sadece ortalamanın çok üstünde zekâsı olan öğrencilerin okuduğu okullar haricinde her öğrenci evine en yakın okula gidecek. Her okul “nitelikli okul” olup en kaliteli eğitimi verecek. Veliler yurt masrafı, taşıma masrafı, yemek masrafı gibi masraflardan kurtulacak.
- Günümüzdeki gibi çok şey öğretmek isteyip hiçbir şey öğretememektense daha az şeyi tam anlamıyla öğretme sistemine geçilecek. Günlük hayatta öğrencinin karşısına çıkmayacak, ilerde işine yaramayacak ne kadar bilgi varsa müfredattan çıkarılacak. Öğretmek istediklerimizin sayısı düşecek ama herkes hayatta lazım olan bilgileri en iyi şekilde öğrenecek. Okul, insanı gerçek anlamda hayata hazırlayacak.
- 12 yıllık zorunlu eğitimi kaldırılıp çocuklarımızın ilkokuldan itibaren ilgi, alaka ve kabiliyetlerine göre yönlendirilmesini sağlayacağım. Günümüzdeki gibi 12 yıl boyunca okuyup hiçbir vasıf kazanamayan öğrencilerin markette kasiyer olması yerine kabiliyetine göre meslek öğrenip o alanda ilerlemesini sağlayacağım.
- Meslek liseleri gerçek anlamda mesleğin öğretildiği ve iyi öğrencilerin gittiği okullar olacak.
- Öğrenci hangi alanda ilerleyecekse onunla ilgili konu ve dersleri görecek. Kültür derslerinden de kendine yetecek kadarını öğrenecek. Mesela beden eğitimi öğretmeni olmak isteyen bir çocuk Tanzimat dönemi edebiyatıyla ya da matematikteki polinomlarla; fizik mühendisi olmak isteyen bir çocuk endemik bitki türleriyle ya da Kavimler göçünün ekonomik sonuçlarıyla vaktini harcamayacak.
- Öğrenciler üzerinde sınav baskısı olmayacak. Öğrencileri test sarmalından, velileri de güya kapatılan dershanelere ve test kitaplarına verilen binlerce liradan kurtaracağım. Okulların tek gayesi iyi test çözen öğrenciler değil; topluma faydalı, “iyi” insan yetiştirmek olacak. Okullar önce eğitime sonra öğretime odaklanacak.
- Okulları hiç bir işe yaramayan projeler çöplüğü olmaktan kurtaracağım. İdareci ve öğretmenler tüm gayretlerini canı sıkılan bir yetkilinin aklına estiği projeleri uygulamaya harcamak yerine eğitime harcayacak, nitelikli insan yetiştirmeye odaklanacak.
- Günümüzdeki gibi önüne gelene diploma ve sertifika dağıtma işine son verip diplomaları değerli hale getireceğim. Diploma almak zor fakat değerli olacak. Herkes ne olmak istiyorsa en iyi eğitimi alıp o olacak. Ama dediğim gibi, diploma almak kolay olmayacak.
- Herkes üniversite okumayacak. Üniversite sayısını ve her ilçede açılan meslek yüksekokullarının sayısını en az yarı yarıya azaltacak; buralarda verilen eğitimin de nitelikli olmasını sağlayacağım. Diplomalı işsizler ordusu kalmayacak.
- Çocukların yarış atı muamelesi görmek yerine çocukluklarını yaşamasını, gençlerin kendilerini tanıyıp geleceğe sağlam karakterle, sağlam adımlarla ilerlemesini sağlayacağım.
Sonuç: Gençlerimiz mutlu, geleceğe dair umutlu olacak…
Ben bakan olamayacağıma göre bu saydıklarım da olmayacak anlamına gelmiyor elbette. Bunları yapmak çok zor değil. Gerçi birkaç yılda bir millî eğitim bakanı ve eğitim sisteminin değiştiği günümüz Türkiye'sinde zor gibi görünebilir fakat bunları yapmak isteyen iradenin sonuna kadar arkasında duracağımız bilinmelidir. Sosyal medya ve internet ile globalleşen dünyada bizim çocuklarımızı başkaları eğitiyor. Çocuklar bizim olmaktan çıkıyor. Daha fazla nesil kaybetmeye tahammülümüz yok. Yarış atı gibi koşturmaktan çocuklarımız çocukluklarını, gençlerimiz gençliklerini yaşayamıyor. Mutsuz ve umutsuzlukları yüzlerinden okunan gençlerimiz için acil köklü düzenlemeler yapmak zorundayız. Benden söylemesi...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.