Bekir Salih KORKMAZ

Bekir Salih KORKMAZ

Nass Ne Diyor?

Nass Ne Diyor?

Günümüz sömürü düzeninin en temel parçası olan faiz meselesine İslam’ın nasıl baktığı ortada. Faiz, açık ve net bir şekilde haramdır. İslam, faizin her türlüsünü yasaklamıştır. Dolayısıyla her Müslüman, faize karşı olduğunu dile getirmekle yetinmeyip faiz düzeni ile mücadele etmekle mükelleftir. Çünkü nass (kitap ve sünnetteki sarih deliller) bunu emreder.

Bir yandan nassı örnek gösterip diğer yandan nassa aykırı fiillerle iştigal etmek akıl ve mantıkla izah edilebilecek bir şey değil. Belki kamuoyunu rahatsız etmese de İslamî hassasiyetleri olan herkesi rahatsız eden iki uygulamadan bahsedeceğim size.

Kamuoyunda "Evim Şirketleri" olarak bilinen ve vatandaşa faizsiz konut ve taşıt edindiren firmalar herkesin malumu olsa gerek. 2005 yılında kurulan Eminevim'le başlayan ve kısa zamanda koskoca bir sektör haline gelen bu sistem, özellikle faize bulaşmadan ev bark sahibi olmak isteyenler tarafından tercih ediliyordu. “Ediliyordu” dedim çünkü enflasyonun bu derece yüksek olduğu ve faizin bu derece özendirildiği bir ülkede bu sistemin artık ne kadar tercih edileceği merak konusu.

Altın günü örnek alınarak sisteme girenlerin sırayla ev ya da araç sahibi olmasının hedeflendiği bu sistemdeki firmaların çokluğu sebebiyle 2021 yılında hukuki düzenlemeye gidilmişti. Otuza yakın firmanın yer aldığı sektörün kısa zamanda büyümesi ve firmaların devlet denetiminde olmaması gibi sebeplerle vatandaşların ilerde mağdur olabileceği düşünülerek bazı adımlar atıldı.

Önce firmalara 6 ay süre verilip bu süre içinde yüz milyon lira teminat yatırmaları istendi. Fakat daha üçüncü ayda, yani 2021 yılı temmuz ayında BDDK tarafından 6 firmaya lisans verilip geri kalan 21 tasarruf finansman şirketine yönelik tasfiye kararı alındı. Karar sonrası, tasfiye edilen şirketler TMSF denetimine geçti. Bu karar aynı zamanda 52 bin kişinin mağduriyet yaşamasına neden oldu. Çünkü tasfiye edilen firmalarda halen taksitlerini ödemeye devam, ödemesini almamış 52 bin kişi vardı.

Mağduriyet yaşayan binlerce kişi devletine güvenerek aylarca bekledi. Zira işin içinde devletin resmî kurumları vardı. Hem bu kurumların açılmasına izin verip hem de el koyarak vatandaşı mağdur edecek değillerdi elbet. Tüm yaşananlar vatandaşın mağdur olmaması içindi.

Bu sabırlı bekleyişin sonunda ne oldu peki?

Meclisten çıkan yasa sonucunda tasfiye edilen firmaların müşterileri lisans verilen firmalara devredildi. Eski sözleşmeler çöpe atıldı.  Devam eden firmalarca sunulan yeni sözleşmeler kimsenin yüzünü güldürmedi. Sistemden çıkmak isteyenlerse yasa gereği organizasyon bedellerinin % 20'sini ve ödedikleri taksitleri alıp çıkabildiler. Örneğin 40 bin lira organizasyon bedeli ve ilk taksit olarak 4 bin lira ödeyen birini düşünün. İlk taksitten sonra firmanın tasfiyesine karar verilmiş. Yani bu kişinin 2021 temmuzundan beri firmada bekleyen 44 bin lirası var. Bu süreçte enflasyonla bu para zaten eridiği gibi bu kişiye 40 bin liranın % 20'si olan 8 bin lira ve 4 bin lira taksitini al çık dendi. Kalan 32 bin lirayı yasa gereği 4. sıra alacaklı olarak ölme eşeğim ölme tarihinde alırsın dediler.

Kısaca hem BDDK hem TMSF hem de yasayı çıkaran vekiller eliyle vatandaş mağdur edildi. Oysa vatandaşı mağdur etmemek için bu firmalara el konmuş, mal varlıkları satışa çıkarılmıştı. Altınlarını bozdurup ev alma hayaliyle sisteme girenler hem altınlarından hem de paralarından oldular. Lisans verilen firmalar ile yola devam edilse bile çıkarılan yasanın getirdiği zorunluluklar ve yüksek enflasyon sonucu sistemin şu an için pek bir avantajı kalmadı. Özetle faize bulaşmak istemeyenler için hayaller bir başka bahara kaldı.

Ülke olarak ekonomik anlamda zor günler geçirirken, vatandaş kıt kanaat geçinmeye çalışırken, dar gelirlinin ev ve araba hayalini devlet eliyle yeni mağduriyetler yaşatarak sekteye uğratan bu çözümün işe yaramadığı ortada. Vatandaş bunun hesabını kurumlara değil siyasi iradeye soracak elbet.

Bu sisteme girenler genellikle bankaya ve faize bulaşmak istemeyen, dinî hassasiyeti olan orta ve alt gelir gurubu vatandaşlar. Mağdur edilen 52 bin aile en az 100 bin seçmen demek. Böylesi zor bir zamanda ayağına sıkmak dedikleri de bu olsa gerek...

Sormak lazım; "Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak nasslar(ayet ve hadisler) neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim." derken faize bulaşmadan ev ve araba almak isteyenleri mağdur etmek, onları faizli bankalara yönlendirmek hangi akl-ı selim sahibi insanın yapacağı iş?

"Ben nassa bakarım. Faiz sebep, enflasyon sonuçtur." derken krizden çıkışın anahtarı olarak İslam ekonomisinin gösterildiği anlaşılır. Enflasyon sorununun İslam ekonomisiyle sona erdirileceği, dolayısıyla faizlerin tamamen kaldırılması beklenir. Hal böyleyken ne oldu peki? Benim de ilk başta anlayamadığım ve o gecenin heyecanıyla bilmeden takdirle karşıladığım bir proje ortaya çıktı: Kur Korumalı Mevduat Uygulaması.

Hatırlarsanız kur korumalı mevduat açıklamasının yapıldığı gün dolar 18 lirayı görmüştü. Açıklama sonrası dolar kuru saatler içinde 5-6 puan kadar geriledi. Düşüş sonunda bizim gibi daha ne olduğunu anlayamayanlar yeni uygulamayı gururla alkışladılar. Oysa o esnada, dövizlerini bozdursunlar ve TL’ye geçiş yapsınlar diye müthiş bir teşvikle ödüllendirilen büyük para sahibi zenginlerin önemli bir kısmı dövizlerini en yüksekten bozdurmakla meşguldü. Dövizdeki sert düşüşün sebebi buydu.

Bu uygulama ile TL’ye geçiş yapan döviz sahipleri sadece yüzde 14(şu an için) faiz geliri sağlamıyor, aynı zamanda vade sonunda eğer kurun getirisi faizinkinden daha yüksekse aradaki farkı Merkez Bankası karşılıyor. Üstelik bunlar, elde ettikleri kur farkı ‘neması’ üzerinden herhangi bir gelir vergisi de ödemeyecekler.

Şu an dolar, kur korumalı mevduat hesabının açıklandığı seviyelere tekrar gelmiş durumda. Sonuç olarak para babaları paralarına para katmaya, merkez bankası fakirden alıp zenginlerin cebini doldurmaya, hazine boşalıp enflasyon artmaya devam ediyor. Faiz lobisi diyerek hedef gösterilen kesim her geçen gün daha zengin oluyor. Doyuramadıklarımız yüzünden fakirin yüzü bir türlü gülmüyor.

Yapmayın. Gidilen yol yanlış. Yapılan uygulamalar yanlış. Gelin nassa gerçek manada kulak verelim. Atacağımız adımları nassın rehberliğinde atalım.

Nass, Bakara Suresi 279. ayette “Eğer faizcilikten vazgeçmezseniz, artık Allah ve Rasûlü’ne karşı savaş açtığınızı, Allah ve Rasûlü’nün de size savaş açtığını bilin...” buyuruyor.

Nass, aynı surenin 275. ayetinde “Allah, malı artırdığı sanılan faize bereket vermez ve onu eksilte eksilte sonunda mahveder. Buna karşılık malı eksilttiği sanılan zekât ve sadakaları bereketlendirir. Allah, nankörlükte ve günahta ısrarlı olanların hiçbirini sevmez.” buyuruyor.

Nass, Veda Hutbesi'nde; "Ashâbım! Kimin yanında bir emânet varsa, onu sâhibine versin! Fâizin her çeşidi kaldırılmıştır; câhiliyeden kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır." buyuruyor.

Nass, Allah Rasulü’nün faiz alana da verene de lânet ettiğini söylüyor.

Vatandaşı faizli mevduatlara yönlendirerek, faizsiz sistemleri yerle bir ederek nassa uyduğunuzu sanıyorsanız vay halinize...

Nass nedir bilmeyen, helal haram dinlemeyen para uşaklarını devlet eliyle daha çok zengin ederek faiz lobisiyle mücadele ettiğinizi sanıyorsanız vay halinize...

Allah ve Rasûlü ile savaşanların bu savaşı kazanacağını düşünüyorsanız vay halinize...

Allah ve Rasulü’nü karşılarına alanlar değil arkalarına alanlar kazanacaktır.

Faizin her türlüsüyle mücadele edenler kazanacaktır.

Para, makam ve iktidar sahiplerini memnun edenler değil; fakiri, garibi, yetimi sevindirenler kazanacaktır.

Bunu bilmiyorsanız, vatandaşı düşünmeyen uysal koyun sanıyorsanız vay halinize...

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bekir Salih KORKMAZ Arşivi