BİR BAŞKA BAKALIM DÜNYAYA
Biliyorum sizlerde sıkıldınız siyaset, ekonomi, dolar ne oldu, Euro ne olacak, altın fırladı çocuklar nasıl evlenecek, ev kiraları almış başını gidiyor, etti marketti manavdı derken çok bunaldınız sizlerde.
Ben de bu hafta ne yazsam diye düşünürken sizlere hangi içten duygularımı paylaşsam derken sonunda kafamdakileri toplamaya çalıştım hiçbirinde karar kılamayarak yepyeni bir şey yazmak istedim. Evet her şey de olduğu gibi tutkusu azalmış, inancı zayıflamış fikirlerden hiç kimseye hayır gelmeyeceği aşikar. Bu konuda şiar edindiğim sizlerinde edindiği bazı görüşler vardır elbette.
“Ne yapacağını biliyorsan onu yapmanın ne anlamı var ki başka bir şey yap daha iyi olur” diyen Picasso’yu burada anmamda sakınca yok sanırsam. Dostoyevski’nin Anna ile mektuplaşmalarını anımsatmak isterim.
“Biliyor musun Anna, diye başlıyor yazar, insan sonunda yine kendi arzusunu seviyor” örnek verebilir misin? diyor Anna da, “Mesela Kristof Kolomb, Amerika’yı keşfettiğinde mutlu değildi. Onu ararken mutluydu” diyor yazar Anna’ya.
Tutkularımız öyle çeşitlidir ki İlkel tutkularımız da vardır. Örneğin uysal bir köpeğin gelip geçene saldırdığını görüyorsunuz ama bu köpek sizin daha öncesinden de bildiğiniz bir köpek kimseye saldırdığı görülmemiş daha önceleri ve daha dikkatli inceliyorsunuz bulunduğu yeri de asla terk etmediğini görüyorsunuz. “Acaba yavruları mı var” diye düşünmeden edemiyor insan uzaktan bir inceleme yapıyorsunuz. Sonra işin aslı anlaşılıyor. Kocaman bir kemik parçası bulmuş ve çevresinde kim varsa onlardan onu koruyormuş. Bu da bize neyi anlatıya liyakatsizliği, başarısızlığı, bilgisizliği ve hatta saygısızlığı olmasına rağmen oturduğu koltuğu bulunduğu alanı bir türlü terk etmeyenleri yeterince açıklıyor.
Neyse yine konu siyasete gelecek en iyisi bir mevsim geçişi yapalım bu yaşadığımız mevsimitibari ile renk değiştiren ve uyanan doğayı yeterince betimliyor bizlere tüm duygularımızı yaşamamızı öyle değil mi?
Doğaya tutku, hayvanlara tutku, hayata tutku insanca tutku, duygu ve düşüncelerinin üst düzeyi olan sanat yapıtları ile dolu çevremiz görmemizi bilene. Bir Dede Efendi bestesi dinleyip zamanda gezinti yapalım bir Fazıl Say eşliğinde ruhu dans ettirelim. Hatta müziğin sesini biraz daha açıp atmosfere yayılmasına ve somutlaşmasına izin verelim.
Kelimeler kifayetsiz kaldığında notalara onlar da yetmezse çizgilere renklere baş vuralım, iyi gelecek bir yapıt mutlaka vardır ruhunuzda. Sonunda anlatmak istediklerime yazının kifayetsiz olduğuna karar verip bu hafta sanata ruha hitap edelim. Haydi çizelim sesimiz kötüde olsa şarkı söyleyelim size eşlik eden bir serçe elbette olacaktır. Güzel haftalar….
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.