Malum 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü ya da diğer ismiyle İşçi Bayramı’nı kutlamaya hazırlanıyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı da geçen hafta son derece doğru bir adım atıp gündeme uygun olarak “Alın Teri Mukaddestir” temalı bir hutbe hazırlamış. Gazete ve internet sitelerinde okuduğumuz Cuma Hutbesi metninde “helal kazanç”, “emek”, “işin hakkını vermek” ve tabii ki “işçinin emeklerinin karşılığını alın teri kurumadan vermek” temaları işlenmiş. Son derece güzel bir hutbe metni. Cumaya gidemeyen, hutbeyi dinleyemeyen ya da hutbe okunurken dalıp gidip hutbeden yeteri kadar anlayamayanlar bu metni mutlaka okumalı.

Mesela hutbede “İşçi; rızkını temin ettiği işyerini ve orada bulunan malzemeleri bir emanet olarak bilmeli, onlara asla zarar vermemelidir. İşçi; çalışma saatlerine riayet etmeli, işini aksatmamalıdır” diyor. Evet bir Müslüman olarak bize düşen en önemli görev işimizin hakkını vermektir. Hangi işi yapıyorsak yapalım o işin hakkını bitamam vermekle yükümlüyüz. Yani kazandığımızın her kuruşu helal olmalı. Ki helal rızık bereketlidir. Az kazan, çok kazan ama helalinden olsun.

İşçiye düşen yükümlülük var da işverene düşen yok mu? İşveren de işçisini kendisine bir emanet olarak görmeli. Onu köle gibi değil bir kardeş gibi görebilmeli. İşçinin hakkını verip, onun insani ihtiyaçlarını karşılamasına, dini vecibelerini yerine getirebilmesine yol açmalı. Hutbede “İşveren; ucuz iş gücü adına, işçiyi; ağır şartlarda, az bir ücretle çalıştıramaz, onu sosyal haklarından mahrum bırakamaz” diyor. Yoruma gerek bırakmayan bir ifade değil mi?

“Allah katında işçi ya da işveren olmanın bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük, takvadadır” vurgusunun da yapıldığı hutbede “Rabbimizin rızasını, adaleti, hakkaniyeti, dürüstlüğü ve gönül kazanmayı tüm kazançların üstünde görelim. Unutmayalım ki, huzur ve mutluluk; sadece tüketmek ve biriktirmekte değil, paylaşmakta ve kanaat göstermektedir” ifadelerine yer verilmiş. Geçen haftaki Cuma Hutbesi’ni hazırlayan din görevlilerimizi tebrik ediyorum. Gerçekten her satırı işi okunup idrak edilmeli.

İşçinin işe işverenin işçiye sahip çıkması çok önemli. Rızkı veren Hüda’dır. Bu yüzdendir ki işimizi de işçimizi de “emanet” olarak görebilmeli ve hakkını gözetebilmeliyiz. Bir işçi olarak bize düşen görev işi kendi işimiz gibi görüp kazandığımızın her kuruşunu helal ettirmeliyiz. Zira iş varsa biz varız. O kurumla aidiyetimizi, birlikteliğimiz iş sağlıyor.

Yine bir işveren işçisini ve haklarını gözetmeli. Cenab-ı Allah’ın kendisine bahşettiği zenginliği paylaşabilmeli. Ki bereketi artsın. Allah rızası için işçisini ve kazanımlarını gözetmeli. İşveren de unutmamalı ki işçi varsa işi olur, kazancı artar. Günümüzde işin de işçinin de çok kıymetli olduğu bir dönemdeyiz. Herkes işine de işçisine de sahip çıkarsa 1 Mayıs’lar “bayram” havasında olur.

El emeği ve alın terinin mukaddes, işçinin ve kazanımlarının “hak” olduğunu unutmamalıyız.