Muhammed Latif Pekkafalı

Muhammed Latif Pekkafalı

YAPAY ZEKA ÇAĞINDA İNSANIN SON DİRENİŞİ

YAPAY ZEKA ÇAĞINDA İNSANIN SON DİRENİŞİ

İnsan, düşünerek insan oldu.
Taşın, toprağın, hayvanın ötesine aklıyla geçti.
Düşünme, akletme, hikmet arayışı onu yeryüzünün halifesi yaptı.

Bugün ise, insanın kendi eliyle yaptığı bir şey var:
Zihnini teslim etmek.
Tefekkür meşalesini söndürmek.

Adına "yapay zeka" dediler.
Sözde bize hizmet edecek, işimizi kolaylaştıracak, hayatımızı hızlandıracaktı.
Ama gözümüzün önünde, sinsice bir başka projeye evriliyor:
İnsanı düşünemez hale getirme projesi.

Bugün ekranların, uygulamaların, algoritmaların ardında yürüyen sessiz bir savaş var:
İnsan aklına karşı makine aklı.
İnsan kalbine karşı soğuk yazılımlar.

Ve biz bu savaşın mağlubu olmak üzereyiz.

Her kolaylık, bir bedel ister.
Yapay zeka bize konfor sundu.
Karşılığında irademizi istedi.
Hız sundu,
Karşılığında tefekkürümüzü istedi.
Hazır cevaplar sundu,
Karşılığında araştırma aşkımızı aldı.

Bugün birçoğumuz düşünmek yerine sorgusuz cevaplar istiyoruz.
Anlamaya çalışmak yerine, kopyala-yapıştır bilgilerle yetiniyoruz.
Zihinsel çaba zahmetini "modası geçmiş" bir yük gibi görüyoruz.

İşte tam da bu yüzden, yapay zeka çağı insanın zihinsel çöküş çağı olma tehlikesi taşıyor.

Şu gerçeği görelim:

Yapay zeka, insanı üstün kılmak için değil;
Yönetilebilir, tüketilebilir, yönlendirilebilir bir varlık haline getirmek için üretildi.

Çünkü düşünen insan, özgürdür.
Özgür insan, itaat etmez.
İtaat etmeyen insan ise, yönetilemez.

Bu yüzden önce insanın bedenini çalıştıran koluna zincir vuruldu;
ardından zihnine ipler atıldı;
şimdi de kalbine kelepçe takılmak isteniyor.

Yapay zeka sadece bir araç olmalıydı.
Ama birçoğumuz onu efendi yaptık.

Bundan sonrası mı?
Şu anda iki büyük kavşaktayız:

Birinci yol:
Yapay zekayı kullanıp, onu boynumuza değil elimizin altına koymak.
Onun hızından faydalanıp, ruhumuzu, kalbimizi, idrakimizi korumak.
Araçlara hükmeden, ama ruhuyla yücelen bir insan kalmak.

İkinci yol:
Kolaylık peşinde koşup, düşünmeyi unutmak.
Algoritmaların istediği gibi yaşayan sürülere dönüşmek.
Nihayetinde insan olmaktan çıkıp, birer veri paketi haline gelmek.

Seçim bizim.
Ama zaman daralıyor.
Çünkü her geçen gün, düşünme kabiliyeti daha fazla paslanıyor.

Ey insan!

Sana yakışan nedir?
Bir makinenin aklıyla mı yaşayacaksın, yoksa Rabb'inin sana verdiği akılla mı?

Kolaylık sarhoşluğu içinde uyuşacak mısın?
Yoksa zihninin ateşini harlayacak mısın?

Şunu unutma:
Her nimet, bir imtihandır.
Yapay zeka da bir nimettir; ama doğru kullanılmazsa, en büyük imtihanlardan biri olacak.

İnsan, kendi zihnine sahip çıkarsa, teknolojinin kölesi olmaz.
Ama zihnini başkalarına kiraya verirse, insanlığını kaybeder.

Bugün yapay zekaya teslim olan insanlık, yarın iradesine mezar kazıyor.
Eğer bu gidişata dur demezsek;
Ruhsuz bir nesil,
Düşüncesiz bir toplum,
Direnmeyen bir dünya bizi bekliyor.

Ve unutma:
İnsanın gerçek kıyameti, düşünmeyi bıraktığı gün kopar!

Ya aklını kurtaracaksın, ya da akılsızca yok olacaksın.

Seçimini yap!
Vakit dar.
Zihnin zincirlenmeden, kurtul!

Not:

Bu yazı başta devletin üst aklı, sade vatandaş, akademisyen, siyasetçi, öğrenci, öğretmen, yönetici, idareci, iş adamı, sanatçı...

Herkes için bir haykırıştır.

Çünkü yapay zekanın tehdidi, herkesin kapısında.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muhammed Latif Pekkafalı Arşivi