Necmettin Şimşek

Necmettin Şimşek

Emek Yemek

Emek Yemek

* Emek günü, 1889 yılında başlayan, çalışma sisteminin sürekli değiştiği dönemlerde bile hep gündem olan emekçilerin hatırlandığı tek gün. Emek, genel anlamda bir potansiyeldir. İnsanın belli bir kullanım değeri üretirken harcadığı zihinsel ve fiziksel yeteneklerin bütünüdür. Emek, işçinin patron işletmeci ile karşılaşması ve belirli bir ücret karşılığında anlaşmasının adıdır. İşçi ve patron, biri emek gücünü satar öteki de satın alır. Satılan tüm bir emek değildir, zaman ve tecrübedir.

* Haftanın her günü ve günde 18 saat çalışmakla başladı her şey. Şimdiki zamanda çoğunluğumuz bu rutine ayak uyduramayız. 1800’lerin başında, sanayileşmiş ülkelerde çocuklar bile fabrikalar da bu kadar çalışıyordu. Sadece uyumaya ve yemeye 5-6 saat var onun dışında hep çalışıyorlardı. Üstelik çok ağır şartlarda ve neredeyse karın tokluğuna. Çocuklar 6 yaşına gelince tekstil fabrikalarında çalışmaya başlıyordu. Oyun çağındaki çocuklar geçim derdinde. Çocuklar için mücadele edilmesi herkesten önce başladı. Bu gayriinsani şartlara karşı bir toplumsal tepki yükselmeye başlayınca İngiltere’de çocuklar haklarını peyderpey kazanmaya başladılar. Önce çalışma süreleri 12 saatle sınırlandı, sonra 9 yaşından küçüklerin çalışması yasaklandı ve günümüze kadar gelen haklarını yavaş yavaş kazandılar. En azından hukukun şöyle veya böyle var olduğu yerlerde. Kadın işçiler de aynı şekilde. Erkek işçiler için neredeyse hiç iyileşme olmadı. Amerikalı işçiler isteklerini gerçekleştirmek için söylem düzeyini aşıp harekete geçti; örgütlenip dernekler kurdular, grev ve gösteri yürüyüşleri yaptılar. 1866 yılında Uluslararası Emekçiler Birliği yani 1. Enternasyonalde günlük 8 saat çalışma süresi kabul edildi. Bu 8 saatin uluslararası boyut kazanması anlamına geliyordu. İngiltere ve Amerikan işçileri değil, tüm dünya işçilerinin ortak amacı haline gelmişti. 1886 yılında işçiler 1 Mayıs günü ülke çapında grev ve gösteri yürüyüşü düzenleme kararı aldılar. Bu, en büyük işçi protestosu oldu 350.000 işçi katıldı. 8 saatlik iş günü mücadelelerinin geleneksel olarak yürütüldüğü 1 Mayıs günü de bir işçi bayramı özelliği de kazanmaya başlamıştı. 8 saatlik iş gününü hakkının elde edilmeye başlanmasıyla da emekçiler için gerçekten bayram oldu.

*8 saat yeterli mi değil tabii ki yeterli değil. İşçi değil patron tarafından da bakmak gerek bu güne. Daha az problem ve daha az maliyet. Gerçek bir işletme maliyetinde enflasyon olan ve vergi yükü sürekli değişkenlik gösteren ülkelerde işletme günü kurtarma üzerine kurulmaz. Gelecek yıl ve gelecek 5 yıl gibi planları yapmak zorundadır. Özellikle öz sermaye bakımından rekabetçi global piyasalar ve Pazar gücü en önemli kriterdir. Ortalama yıllık ücretlere bakıldığı zaman, toplam ekonomide tam zaman eşdeğer biriminde çalışan başına ödenen yıllık oranların ülkemizde ve bize benzer ülkelerde durumu bizim durumumuzu ortaya çıkarır. Bu bakımdan çalışanın ve çalıştıranın ürettiği işlerde katkısı ölçülmelidir.

*Sonuç olarak, kimse sana haklarını eliyle vermez. Kendin haklarını almak zorundasın. İş hayatında motivasyonun var ise, sabahları işe keyifle gidiyor ve tatil günlerini, mesai bitimini iple çekmiyorsan. İş yerinde geçirdiğiniz zamanı verimli bir şekilde kullanıyorsan. İş hayatında neleri bildiğinden çok, neleri bilmediğini biliyorsan. Zaman hızla ilerlerken teknoloji de hızla gelişiyor. Haliyle tüm meslek grupları bu değişimden nasibini alıyor. Zamanın gerisinde kalmamak için öğrenmeye açıksan. Çok sayıda kişi maalesef faaliyet gösterdiği sektöre hâkim değil. Sektörde neler yaşanıyor, ne gibi gelişmeler oluyor ve sektörün lider firmaları hangileri gibi sorular pek çok kişi için yanıtsız kalıyor. Oysa küçük bir iş yerinde çalışıyor olsanız dahi çalıştığınız sektöre dair tüm gelişmelerden haberdar olmanız gerekir. Bu sayede stratejilerinizi doğru belirleyebilir ve kendinizi ne yönde geliştirmeniz gerektiğini çok daha sağlıklı bir şekilde tespit edebilirsiniz. Gerek iş yerindeki mesai arkadaşlarınıza gerekse yöneticilerinize karşı anlayışlı bir yaklaşım içerisinde olmamız gerekir. Kendimizi sürekli olarak geliştirmeliyiz. Değişim iş hayatına daha iyi adapte olmamızı sağlarken hedeflerimizi de daha geniş bir yelpazede belirlememize yardımcı. Yaşadığın şehir haricinde başka bir şehirde veya yaşadığın ülke haricinde başka ülkede de kendi başına iş yapabilecek kabiliyette isen her yerde hakkını verirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Necmettin Şimşek Arşivi