Şımartılmayı özlemişiz
Harika mı başladık? Bundan iyisi olabilir miydi? İlk iki haftaya skor yaz deseler bundan daha iyisi yazılabilir miydi? Şaşkınım. Aslında şaşkınlığım bunu beklemiyor olmamdan kaynaklanıyor. Tarihimizin en iyi sezon başlangıcından birine şahit oluyoruz. Bir elin iki parmağını geçmez. Mutlu muyum? En az sizin kadar diyebilirim. Geçtiğimiz hafta, son birkaç sezon adından sıkça söz ettiren, ligin diri takımı Sivasspor'u deplasmanda son dakikalarda attığımız golle boynu bükük bırakmıştık. Şimdi aynı kaderi Başakşehir'e tattırmak, iştah açıcı bir duruma evrildi. Yıllardır Başakşehir karşısında şansı pek yaver gitmeyen temsilcimiz, sahada ki duruşu, disiplini, fizikten öte mental yapısı, inanış, hırs ve mücadelesiyle altı puanın tesadüf olmadığını bağıra bağıra dile getiriyor. Camia ve yapımızı çok iyi tanıyan, içerisinde bulunduğumuz süreçte Başakşehir'de de tutunmaya çalışan eski teknik hocamızdan öte şehrin dostu Aykut Kocaman, oyunu kilitleyip sonuca gitmemizi engeller mi düşüncesi hakimdi maçtan önce lakin biz kendi göbek bağımızı keserek hiç buna esir kalmadık. Elbette bunu ikinci yarı için daha keskin söyleyebilirim. Çünkü ilk yarı yediğimiz gol tam bir fiyasko oldu. Adeta basiretimiz bağlanmış gibi birinci bölgede yaptığımız paslar, rakibi üzerimize çekti; oyunu kuralım, belki kontra ile gol buluruz derken tabiri caizse ava giderken avlandık deyiminin vücut bulmuş haline döndü. Lakin ikinci yarının ilk on dakikasında golü bulmak çok önemliydi ki Endri Çekiçi'nin ağlarla buluşturduğu top, bizi oyunda tutmanın en büyük emeği olarak karşımıza çıktı. Bir puan da iyidir derken sahneye tıpkı geçen haftada olduğu gibi Cikalleshi çıktı ve noktayı koyan isim oldu. Takipçiliğinin ekmeğini yedi, yedirtti. Ki muhteşem bir duruşla gerçekten harika bir gole imza attı. Belki konuşmuyor ama yaptıklarıyla bu takımın santraforu benim diye bağırıyor. Şeytan kulağına kurşun diyelim ve buraya bırakalım. Tadını çıkaralım, çıkarıyoruz da zaten ama şımarmamak da lazım. Son üç sezonu baz aldığımda bu iki galibiyetle aklıma ilk gelen şey bu oldu. Elimizde tutalım fakat nerde duracağımızı da bilelim. Şımarma demişken Yılmaz Erdoğan'ın;
"Aşk bir şımarma, birbirini şımartma hali... Sonsuza kadar sürer mi?
"Sürmez mi?"
"Sürse güzel olmaz mı?"
"Güzel olan her şey sürer mi?"
"Sürmez mi?"
"Sürmesin mi?"
"Sürsün demeyle… Sürer mi?"
"Sürmez mi?"
"Bu konuşma böyle sürüp gider mi?"
dizeleri aklıma geldi. Şimdi böyle düşününce de insan şımarmak, şımartılmak da istiyor. Gerçi adına 100. yıl demiştik değil mi? Umarım bu sezon şımartılan bir tribün oluruz. Vesselam
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.