Afganistan’dan Küresel Dengeler’e -2-
Ülkede Penşir dışındaki bütün vilayetlerde Taliban kontrolü ele geçirdi. Başkent Kabil bir gün bile direnemeden teslim oldu.
Tüm bunlar yaşanırken, uluslararası kamuoyunda “radikal İslamcı örgüt” şeklinde tanımlanan Taliban’ın gelişi ile ülkeyi terk etmeye çalışan Afganların düştükleri durum, bütün dünyada ciddi yankı uyandırdı.
Uluslararası sistemin Afganistan ile ilgili ana gündem maddeleri şimdilik: “tahliyeler, yandaş grupların hayatlarının korunması, göç imkanlarının ve mülteci risklerinin yönetilebilmesi, Taliban yönetiminin uygulamaları neticesinde artma ihtimali olan kaos ve terör olasılıkları” gibi gözükmekte.
Tabii bu öncelikli süreçlerden sonrasını da düşünmek gerekli.
Örneğin, Taliban sonrası: uyuşturucu trafiği, komşu ülkelerle temas, Rusya ve Çin’in ülkede nelerle karşılaşacağı ve neler yapabileceği gibi birçok yeni gündem maddesi masada olacak.
Bu da Afganistan’ın önümüzdeki günlerde de gündemden hiç düşmeyeceği anlamına geliyor.
*****
İç dengelere biraz baktığımızda, 20 yıldır “mağdur” gömleğiyle sürekli çatışma ve kaos üreten, bununla da birlikte illegal olan her türlü sürece müdahil olabilen Taliban şimdi bir devleti yönetmeye hazırlanıyor.
Karşısında o kadar çok sorun var ki!
-Merkez ve taşra teşkilatlarındaki yapılanmalar,
-İnsan kaynaklarının yetersizliği ve tecrübesizliği,
-Ülkede kendisine rakip olabilecek diğer 6 büyük fraksiyonun olası tehditleri,
-Uluslararası sistemin ülkeye ve yönetime bakışı,
-Çin-ABD merkezli bir mücadelede her daim ortada kalma riski,
-Finansal eksiklikler, imkânsızlıklar gibi aşılması çok güç olan sorun yumağı Taliban’ın kucağında durmakta…
Devlet hiçbir zaman dağlarda silahlı örgüt yönetmek gibi değildir!
Devleti adaba uygun, küresel teamülleri de dikkate alarak düzgün yönetemezsen, 40 yılda elde ettiğin dinamik gücünü ve kendi tebaanı 4 yılda kaybedersin!
Hatta bu kaybediş; ortaya koyduğun, Batının radikal dediği, bizim nezdimizde de üstat Necip Fazıl’ın “ham yobaz, kaba softa” tanımlamasının birkaç gömlek daha odunlaştırılmış versiyonunun da çöpe atılması anlamına gelir!
Bu çöpe atılma her ne kadar, günümüzde Mısır’dan Libya’ya, Lübnan’dan Tunus’a kadar birçok yerde başarısızlık yaşayan ve Batı tarafından “Siyasal İslam” olarak nitelenen modellerin maruz kaldığı yıkım gibi olmasa da, yine de etkili olur!
*****
Aslında bu durum yerine göre üzerinde birçok oyunlar oynanan İslam dünyasının lehine mi olur?
Muhtemel!
Çünkü “İslam” olduğunu söyleyen bir yapının gelişi, aynı dine ve ülkeye mensup insanların büyük bir katliamdan kaçarcasına ülkelerini terk etme yarışına girmiş oldukları gerçeğini aşikâr ediyorsa, demek ki, ortada “İslam” yoktur!
Bu sayede kötü örnekler de, tarihin çöplüğüne atılabilecektir.
*****
Diğer ihtimal dâhilinde, Taliban gerçekten ülkedeki diğer 6 etkin grupla da adil bir şekilde temas kurarak, makul bir modeli hayata geçirebilirse, tabii durum çok daha farklı olabilecektir.
Ne yazık ki, şu an ki tabloda bu olasılığın gerçekleşmesi zor gözükmektedir.
*****
Şimdi yeniden gelelim masadaki en önemli aktör olan ABD’ye…
ABD Afganistan’dan ayrılarak ne kazandı ve ne kaybetti?
Kaybettikleri:
-İtibar zedelenmesi,
-Taliban’a bırakılan silahlar,
-Meydanın Çin ve Rusya’ya (özellikle Çin’e!) kalması,
-Farklı amaçlar için kullanılabilen “illegalite kazanı”nın şimdilik yitirilmesi olarak düşünülebilecektir.
Kazandıkları ise:
-Çin’e karşı kaynak tasarrufu ile daha etkin mücadele imkânı,
-Çin’in “radikal grupları destekleyen” bir imajla yaftalanabilmesi,
-Çin’in Afganistan’da fazla enerji harcaması ve dikkatinin dağılması,
-Afganistan’dan Doğu Türkistan’a uzanan bir süreçte Çin’in iki yönlü sıkıştırılabilmesi ve Çin’in diğer bölgesel hedeflerinin negatif etkilenmesi gibi değerlendirilebilecektir.
Öte yandan, ABD nezdinde Pentagon’dan çok Biden yönetimi itibar kaybetmiştir. 20 yıl sonra Afganistan’dan ayrılma süreci ABD’nin makro politikaları dâhilinde gerekli fakat zor/pis bir adımdır. İşte bu adımın neden olacağı itibar kaybı direkt olarak Biden yönetiminin kucağına bırakılmıştır. Bu da bir sonraki seçimde ABD iç dengelerini ve dolayısıyla küresel sistemi etkileyecek diğer önemli bir husus olarak dikkat çekmektedir.
Bu durumda ABD’nin kazandıkları, kaybettiklerinden daha fazlaymış gibi hissedilmektedir.
Tabii karşımızda zor ve dengelerin sürekli değiştiği çok dinamik bir tablo mevcuttur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.