Sevda Yolunda Yine Can Kaybı
Geçtiğimiz hafta, yürekleri burkan acı bir aşk hikayesiyle irkildik. Sonu hüsranla biten aşk hikayeleri her zaman içimizi burkmuştur. Gazete ve sosyal medyada fazla yer bulmayan Yakup, Dilan sevdasındaki çıkmaz yolu haberlerden derlemeye çalışalım.
Muş’un Korkut ilçesine bağlı Tan köyünde birbirlerine karşılıklı sevgi besleyen Dilan Tuna (21) ve Yakup Sönmez (26), 3 gün arayla hayatına son verdi. Yan yana toprağa verilen Tuna ve Sönmez’in mezar taşlarına tülbent bağlandı.
Yıllarca kavuşma hayaliyle yaşayan iki gencin, babanın attığı bir tokadın ardından ölüme gitmeleri hafızalarda acı bir iz bıraktı. İki genç bedeni yan yana toprağa düşüren bir baba inadının ardında Kerem ile Aslı’dan “Mem û Zîn”e uzanan bir hikayenin dalgınlığı kaldı.
Dilan Tuna (21) ve Yakup Sönmez (26) aynı köyün çocuklarıydı. Anlatılanlara göre, birbirine karşı güzel duygular besleyen gençler dokuz yıl önce büyük bir sevdanın temelini attı. Yıllar içinde iki gencin birbirine sevgisini köyde bilmeyen kalmadı.
Yıllar geçtikçe gençler bu birlikteliği evlilikle taçlandırmak istedi. Rivayete göre üç yıl önce Dilan 18 yaşındayken Yakup babasına açıldı. Baba da Dilan’ın evinin yolunu tuttu. Kızı babasından istedi. İşte bu andan sonra istenmeyen gelişmeler birbirini kovaladı. Köy muhtarı olan Dilan’ın babasından ret yanıtı aldı.
Ancak Yakup’un pes etmeye niyeti yoktu. Dilan’ı istemek için defalarca muhtarın kapısını çaldı, köyde sözü geçen büyükler devreye girdi. Ancak her seferinde ret yanıtı geldi.
Köyüler, Dilan’ın babasının bu evliliğe onay vermemesini bir türlü anlayamıyordu. Bu duruma “baba inadı” dediler. Ama kimse bu inadın böyle bir acıya dönüşeceğini tahmin edemiyordu.
İki genç bir gün kavuşma hayali kurarken, pes etmeyen Yakup, en son 10 Ağustos günü umutla babasını bir kez daha Dilan’ın babasına yolladı. Ancak muhtar, Yakup’un babasının karşısına bile çıkmadı. Kızına “Git söyle, benim bunlara verecek kızım yok” dedi. Dilan karşı çıkınca öfkelenip bir tokat attı. Ardından duyulan tüfek sesi köyü yasa bürüdü. Dilan gözyaşlarıyla toprağa verilirken Yakup’un babasının da gayri ihtiyari yüreğine kurt düştü. Aile üyelerini “Yakup’a dikkat edin, yalnız bırakmayın” diye tembihledi. Fakat bu uyarı Yakup’u kurtarmaya yetmedi. 13 Ağustos’ta evden çıkan Yakup, bir daha dönmedi. Cansız bedeni bulundu.
Tan köyündeki acı yürekleri dağlarken gençlerin belki de o güne kadar bu konuda söz hakkı verilmeyen anneleri son bir istekte bulundu. Yüreği dağlı iki anne çocuklarının yan yana defnedilmesini ve mezarlarına gelin-damat tülbentleri bağlanmasını istedi. Öyle de oldu. Birinin mezar taşına yeşil, diğerininkine kırmızı tülbent bağlandı.
İki bedeni yan yana toprağa düşüren olayı kimi Mem û Zîn’e kimileri de Kerem ile Aslı’ya benzetirken Tan köyündeki matem milyonların hafızasına kazındı.
Aşk, insanı nihayetinde ilahi aşka ulaştırıyorsa aşktır o zaman derler. O halde neden dünya sevda üstüne, aşk üstüne dönmez. Ya Mihriban misali kavuşamadan, ya kara sevdayla, ya çaresizlikle ömür bedbaht olup gidiyor.
Rabbimin bizlere lütfu, ihsanı, sevgisi bu kadar büyükken insanın insana bu zulmü niye?
Mutlak pişmanlıklarla dolu bu olayda görüleceği üzere, ömründe sevdadan nasibini almamış zalimlere inat, sarılın sevdiklerinize. Bedeli neyse ödeyin, ödeyin ki ömrünüz pişmanlıkla son bulmasın. En kötü ihtimal ben elimden geleni yaptım. Olmadı dersiniz.
Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.