Meteorolojik afetlerin nedeni?
Yıllardır söylediğimiz gibi atmosferde yaşanan hava olayları eskisi gibi olmayacak. Meteoroloji kaynaklı afetlerin sayısı ve etkisi daha da fazla görülecek. Nitekim tüm dünya bunu fazlasıyla hissetti, yaşadı, yaşıyor.
İşte son bir iki hafta içinde Türkiye’nin yanı sıra, Avrupa’da ve Amerika’da yaşanan hava hadiseleri, ekstrem hava olayları, bir tarafta aşırı sıcaklıklar, aşırı yağışlar, seller, fırtınalar, öbür tarafta kuraklık, susuzluk, açlık tehlikesi. Bir de bunlar yetmiyormuş gibi salgın hastalık mutasyonları, dördüncü dalga tehdidi, ölümlerin devamı; ister istemez aklımıza şu soruyu getiriyor Ne oluyor? Nereye gidiyoruz? Bu afetler neden oluyor? Dünya’nın sonu mu geldi?
Ülkemizde Doğu Karadeniz Bölgesinde Rize’de Artvin’de birkaç gün arayla görülen aşırı yağış ve beraberinde getirdiği sel ve toprak kayması geçtiğimiz yıllarda görülenlere göre daha etkili ve hasarı büyük oldu. Burada hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Geride kalanların Allah yar ve yardımcısı olsun inşallah. Maddi hasarların telafisi mümkün ama can kayıplarını geri getiremeyeceğimize göre Allah bir daha böyle acılar göstermesin diye dua etmekten fazlası elimizden gelmiyor.
Ülkemizin hemen hemen tamamında bayram tatilinin başlangıcından itibaren yaşanan sıcak hava dalgalarında maksimum sıcaklık rekorları kırıldı. Tüm yurtta mevsim normallerinin 8-10 derece üzerinde seyreden hava sıcaklıkları insanımızı bunalttı. Günlük en yüksek hava sıcaklığı Konya ve Karaman’da 35-38 derecelere, Ankara’da 40 dereceye çıktı, Cizre’de termometrelerin 49,1 dereceyi gösterdiğine şahit olduk. Bayramın üçüncü gününde başlayan kısmi soğumayla birlikte çok şükür biraz nefes aldık. Ama hemen sevinmeyelim gelecek haftalarda yine sıcaklık artışlarını yaşayacağız.
Basın ve yayın organlarından izlediklerimize göre, şiddetli yağışlar, Batı Avrupa’da yüzlerce can kaybına neden olan yıkıcı sellerin oluşmasına neden oldu. İskandinavya’nın bazı kısımlarında ise alışılmışın dışında yoğun bir sıcak hava dalgası yaşandı. Kuzey Amerika’nın batı bölgelerinde yaşanan benzeri görülmemiş sıcaklıklar şiddetli orman yangınlarına neden olmakta. Kanada’da aşırı sıcaktan ölenlerin sayısı sekiz yüz kişiyi geçti.
Dünyanın pek çok ülkesinde yaşanan benzeri görülmemiş sıcak hava dalgası olayları, insan kaynaklı iklim değişikliği arasındaki bağlantıyı açıkça gösterirken, Kuzey Yarımküredeki hava durumu modelleri, alçak basınç sistemlerinin hareketi, bu yaz alışılmadık bir dalgalı modeli göstermektedir. Bu durum kuzey yarım kürede; benzeri görülmemiş sıcaklık, kuraklık, soğuk ve yağışlı hava koşullarının oluşmasına neden olmaktadır.
Avrupa’da selden en çok etkilenen ülkeler Almanya ve Belçika oldu. Yetkililer yüz kişinin üzerinde insanın öldüğünü ve çok sayıda kişinin de sular altında kaldığı veya sürüklendiği için kayıp olduğunu bildirdi. Çöken evlerin ve toprak kaymalarının görüntüleri suların gücünü gösterdi.
Son birkaç yılda yaşanan bu hava olaylarındaki olağan dışı görünen değişimleri ulusal ve uluslararası pek çok platformda sürekli tartışılıyor, elle tutulur somut açıklamalar yapılıyor. Bunlardan bazılarını birkaç başlıkta inceleyelim;
1-Küresel Isınmanın etkisi: Dünya açlıkla, savaşlarla, ekonomik krizle, yolsuzluk ve adaletsizle başa çıkmaya çalışırken; geleceğini tehdit eden bir başka olayla -küresel ısınmayla- karşı karşıya kaldı, bırakıldı.
İklim değişikliği, aşırı hava olaylarının sıklığını arttırmakta ve pek çok tekil olayın küresel ısınmayla daha da kötüleştiği göstermektedir. Meteoroloji kaynaklı afetlerin hem şiddetinin hem de görülme sıklığının artmasına neden oldu.
Birleşmiş Milletler Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Raporuna göre “Ortalama hava sıcaklıklarındaki 1.5 derecelik küresel ısınma, insan kaynaklı küresel ısınmanın iklim sisteminde zaten çok sayıda gözlemlenen değişikliğe neden olduğunu belirtmektedir. Yaklaşık 0,5°C’lik küresel ısınmanın meydana geldiği zaman aralıklarında bazı iklim ve hava aşırılıklarının yoğunluğu ve sıklığındaki eğilimler tespit edilmiştir.”
2-El Nino Etkisi: Meteoroloji uzmanları tarafından El Nino adı verilen atmosfer-okyanus arası etkileşim olayı iklimi küresel ölçekte etkileyen en önemli doğal süreçlerden birisidir. El Nino, İspanyolcada “erkek çocuğu” anlamına gelen sıcak hava salınımıdır, yaz ayarında daha etkilidir Bunun bir de tersi olan ve “kız çocuğu” anlamına gelen La Nina vardı, o ise soğuk hava akımlarıdır kışın etkilidir. Uzmanlar her ikisini “Yaramaz Çocuklar” diye adlandırırlar.
Genel atmosfer dolaşımına ve okyanus akıntı sistemine olan etkilerinden dolayı, yaramaz çocukların etkisi küresel boyuttadır. Nitekim sıcak (El Nino) ve soğuk (La Nina) dönemlerde Tropikal ve Tropikal dışı kuşaktaki hava dolaşımını oluşturan ve yönlendiren, alçak ve yüksek basınç merkezlerinin yerlerinde ve etkilerinde büyük değişmeler olmakta, alışılmışın dışında atmosfer hareketliliği yaşanmaktadır.
Bunun sonucunda dünyanın birçok bölgesinde beklenmeyen ve çok etkili hava olayları görülürken, uzun sürmesi hâlinde de belli bir süre iklimde bozulmalar görülmektedir. Bu salınımlar normal seyrinin dışına çıktığında-görülme sıklığı arttığında- daha fazla etkili olmaktadır.
3- Havadaki Nemin Etkisi: Meteorolojik gözlemlerde kullanılan termometrenin ölçtüğü ve yaygın olarak kullanılan “gölgede sıcaklık” tanımı, dış ortam şartlarından (direkt güneş ışığı, rüzgâr, yağış vb.) arındırılmış bir ortamda ölçülen sıcaklık değeridir. Meteoroloji birimleri tarafından verilen sıcaklık tahminleri bu değeri gösterir.
Aktüel fiziksel hava sıcaklığından farklı olarak, insan vücudunun hissettiği, algıladığı sıcaklık ise hissedilen sıcaklıktır. Hissedilen sıcaklık, iklimsel çevre, giysilerin ısı direnci, vücut yapısı ve kişisel durumdan olduğu kadar, termometre sıcaklığı, nispi nem, rüzgâr ve radyasyon gibi dört meteorolojik faktörden etkilendiği için sübjektif bir kavramdır.
Dolayısıyla termometreden ölçülen sıcaklık 30-32 derece dahi olsa havadaki nem oranı % 50 ve daha fazla ise hissedilen sıcaklık daha yüksek olur, vücudumuz terler vıcık vıcık olur, nefes alamaz hale geliriz. Özellikle sahil kentlerinde bu durum daha sık yaşanmaktadır.
Sonuç olarak Atmosfer ısındıkça daha fazla nem tutar, bu da fırtınalar sırasında daha fazla yağmur yağacağı anlamına gelir ve sel riskini artırır. Nitekim aşırı sıcaklarla birlikte atmosferde normalden fazla tutulan nemin yoğunlaşmasıyla görülen aşırı yağışlar ve seller bu durumu açıklamaktadır.
Kim ne derse desin hava ve iklim koşulları günlük hayatımızı oldukça etkilemektedir. Her ne kadar ülkemizdeki gündem siyasi iktidarla muhalefetin çekişmeleri, ekonomi sorunlar, COVİD-19 salgınıyla mücadele olsa da olası iklim değişiklikleri ve ekstrem hava olaylarına da hazırlıklı olmalıyız. Bir kez daha söylüyorum: Geleceğin anahtarı iklim değişikliğine uyumda saklıdır. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.