YEŞİLİN GÖZYAŞLARI
Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de orman yangını haberlerini izledikçe yeşil alanların kırmızı gözyaşlarıyla birlikte inanın ben de ağlıyorum. Yetişmesi yüzlerce yıl alan orman ağaçlarının ve içindeki yaşayan hayvanların cayır cayır yanması ve birkaç günde yok olması dayanılır gibi değil.
Ülkemizin Akdeniz kuşağında olması nedeniyle, özellikle yaz aylarında havanın kuru ve rüzgarlı günlerde orman yangını çıkma ihtimali yüksektir. Nitekim yaz aylarının başından bu yana maalesef Orman Genel Müdürlüğü yangın söndürme ekipleri başta olmak üzere yöredeki bütün itfaiye ekipleri o yangından bu yangına koşturup duruyorlar. Gerçekten bu isimsiz kahramanlara ne kadar teşekkür etsek azdır. (Bu vesile ile bu uğurda canlarını kaybeden şehitlerimize Allahtan rahmet, gazilere acil şifalar dilerim)
Ormanlar; ekolojik ve ekonomik faydalarını saymakla bitmez. Dünya genelinde, insanların geçimini sağlamakta, sosyal kalkınma ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasında, ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasında büyük bir rolü vardır. İnsanlığa gıda, yakıt, barınak, temiz hava ve su, ilaç, gelir kaynağı, istihdam, dinlenme, peyzaj gibi maddi-manevi birçok ekonomik, ekolojik, sosyokültürel faydalar sunan tabii bir kaynaktır. Bu paha biçilemeyen tabii kaynağın maddi ve manevi faydalarının ve hizmetlerinin kıyamete kadar sürmesi, tabiatına uygun olarak sürdürülebilirlik ilkesi ile idare edilmesine ve korunmasına bağlıdır.
Sayın Tarım ve Orman Bakanı Bekir PAKDEMİRLİ ve Sayın Orman Genel Müdürü Bekir KARACABEY onca diğer işlerine rağmen işin başında durup, gece gündüz demeden yangın söndürme operasyonlarını yönetiyorlar, denetliyorlar. Orman Bölge Müdürleri, İşletme Müdürleri, İşletme Şefleri, itfaiye erleri, ve ilgili birimlerin personeli ile gönüllü vatandaşlar tamamen bu işe odaklanmış vaziyetteler. Allah tüm görevlilerin yar ve yardımcıları olsun.
Sayın Bakan PAKDEMİR’li günlük bültenlerde kamuoyuna yangınlarla ilgili bilgiler veriyor. Burada sık sık kullandığı “Çok şükür bir can kaybımızın yok” cümlesini “Çok şükür hiçbir vatandaşımızı kaybetmedik” şeklinde ifade ederse bizim gibi doğa dostlarını üzmemiş olur. Çünkü ormanı yurt edinen ve ormanın gerçek sahipleri olan hayvanlar canlı değil mi? Yanmış bir geyik, yanmış bir tavşan, yanmış bir kaplumbağa, yanmış bir kuş görüntülerini izlerken de bizim canımız yanıyor.
Ülkenin birinci gündemini korona virüs işgal ettiği için Orman Genel Müdürlüğü’nün her gün https://www.ogm.gov.tr/Sayfalar/OrmanYanginlari.aspxadresinde yayınladıkları yangın tablosuna pek itibar eden yok. Söz konusu kayıtlara göre Eylül ayı başından itibaren ilk sekiz gün içinde 171 orman yangını çıktığı bunların 129’unun söndürüldüğü, 33’ünün kontrol atında olduğu ve maalesef 9’unun devam ettiği görülüyor.
Orman Yangını: Serbest yayılma eğiliminde olan ve ormanda yaşama birliği içinde bulunan canlı ve cansız bilumum varlıkları yakarak yok eden ateştir. Yetişmesi yüzyıllar alan orman alanları birkaç saatlik bir yangınla yok olabilmektedir.
Yangının çıkmasına neden olan ateşin, ana faktörleri; 1- İhmal ve dikkatsizlik 2-Kasıt 3- Doğal (Yıldırım) 4-Nedeni bilinmeyen olmak üzere dört grupta toplanmaktadır.
Burada da görüleceği üzere en önemli faktör insandır. İnsanın ihmal ve dikkatsizliği sonucu orman yangını çıkmaktadır. İşte size bu dikkatsizliklerden bazıları:
- Ormanda güvenlik tedbiri almadan ateş yakmak.
- Yakılan ateşi söndürmeden bırakmak. Özellikle mangal için yakılan ateşin söndürülmeden bırakılması.
- Sönmemiş sigara izmariti ve kibriti yere atmak.
- Orman içinde veya bitişiğindeki tarlalarda istenmeyen otları veya tarla anızını yakmak.
- Gece aydınlatma için ormanda ateşle dolaşmak.
- Cam ve cam kırıklarını ormanda bırakmak, güneş ışığının camdan yansıyarak otları yakması.
- Çocukların orman içinde ateşle oynamaları.
- Eğlence veya gösteri için ormanda ateşle bir şeyler yapılması, ateş yakılması.
- Tepelik yerlere servi benzeri uzun ağaçlar dikilmesi, bunun sonucunda ağacın yıldırımı çekerek yanması, yangının sıçrayarak yayılması.
- Havaya atılan kurşunlu silahlardan kuru ağaçların ateş alması.
Lütfen daha dikkatli olalım ve en küçük bir kıvılcım gördüğümüz anda Alo 112 veya 177’yi arayalım.
Türkiye`de özellikle son yıllarda, ormanların korunması ve iyileştirilmesi, ağaçlandırma ve erozyon kontrolü çalışmalarında büyük hamleler yapılmaktadır. Bu faaliyetlerin ülkenin ekonomisine ciddi katkılar yaptığı gibi, istihdamı da artırmaktadır. Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından yayınlanan rapora göre dünyadaki orman alanları azalmasına rağmen Türkiye, son 20 yılda yapılan ağaçlandırma ve rehabilitasyon çalışmalarıyla orman varlığını artıran ilk beş ülke arasında yer almaktadır. Ülkemizin halen toplam arazisinin yüzde 28,6`ü olan orman alanını, 2023 yılında yüzde 30`un üzerine çıkarmak en önemli hedefimiz olmalıdır.
Dünyanın çevresel geleceğini etkileyen küresel iklim değişikliğiyle mücadelede, en önemli karbon yutakları olan ormanlar insanlığın ve bütün canlıların geleceğinin sigortası konumundadır. Yaratılan tüm canlıların hayatını devam ettirebilmesi için gerekli olan havadaki oksijeni üreten en önemli kaynaklardan biri de yeşil yapraklardır. Yetişkin bir kayın ağacı 1 saatte 1.7 kg oksijen üretir, 2.3 kg karbondioksiti absorbe eder, yani havayı temizler. Yani ORMAN VARSA HAYAT VARDIR.
Yaşamak ve yaşatmak için, geleceğimizin güvence altında olması için, hepimiz ormanın bekçisi olmalı ve orman alanlarımızı ve yeşil dokumuzu korumalı ve yaşatmalıyız. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.