Biz zaman zaman bu sütunlarda yazıyoruz da kimse üstüne alınmak istemiyor.
Vallahi de billahi de millet olarak kafayı kırmış durumdayız. Ne dengemiz kaldı ne duruşumuz. Mesela bugün ajandamızda yazılmayı bekleyen öyle konular var ki. Ancak hangi birini nasıl yazacaksınız? 
Son dönemlerde halk arasında bazı sözler klişeleşti;
“Tuz kokar mı kokmuş” (!)
“At izi it izine karışmış” (!)
“Kantarın topuzu kaymış” (!)  
................
Şu anda her kesim birbirinin açığını arıyor. Bu toplumda gittikçe daha yüksek dozlara ulaşmaya başladı. Devleti yönetenler milletin gaz durumunu almaya çalışsalar da bazen gaz içeride pislik bırakıyor. O pisliği atmak için siz gaza dokundukça motorun rölantisi değişiyor.
Neyse buraya gelmeden önce sizlerin bizlerden ısrarla yazılmasını istediğiniz konulara geçelim. 

*******

KARANTİNAYA KULAK VERİN
Şu anda ailesi hastanede kendisini evde karantinada olan bir okurumuz bizleri sizleri uyarmak için bakın nasıl sesleniyordu;
#Covid19 ağrılarını biraz da benden okuyun! 
Belki kendinize çeki düzen verirsiniz. 
“Kıymetli kardeşlerim; Lütfen maskenizi takın inanın maske ile nefes almak nefessiz kalmaktan daha iyidir. Bu illete ben de yakalandım o kadar çok korunmama rağmen kimden aldım, nereden nasıl aldım bilmiyorum. 
Çok da korkuyordum, yakalanacağım diye. Rabbim insanı bazen korktuğuyla imtihan edermiş. 
Kalp damar, hipertansiyon, diyabet, astım, kolesterol rahatsızlıklarım ve kanımda genetik pıhtılaşma bozukluğu var. 
Yakalanırsam ya inme geçiririm ya da ölürüm diyordum. 
Ölümden hiç bir zaman korkmadım. 
İnsan başına gelecek olan bir şey neden korksun ki. Ancak 4 yaşındaki evladımın ve eşimin yalnız kalmasından çok korktum. 
İlk bir hafta ölü gibi yattım, hastanelerde yer olmadığı için almadılar. Öyle bir ağrılı günler geçirdim ki hayatım boyunca unutamam. Zaten psikolojik olarak çöküyorsunuz. Kemiklerim patlayacak zannettim, sanki midemi yerinden sökecekti, kalp çarpıntım çok fazlaydı 120, 130'ları gördüm. 
Nefes deseniz tam alamıyorsunuz, iki kelimede tıkanıyorsunuz, iki defa oksijen düştü ambulansla hastaneye kaldırıldım. Beynimi mengene ile sıkıyorlardı sanki o derece ağrılar çektim, lavaboya zor gidiyordum, namazlarımın sadece farzını eda edebiliyordum kan ter içinde kalıyordum.
Rabbim benimle beraber şifa bekleyen tüm kullarına ‘Ya Şafi’ diye hep dua ettim. 
‘Şu an nasılsın?’ diye soracak olursanız önceki günlere bakaraktan biraz daha iyiyim Elhamdülillah. Baş ağrısı halen devam ediyor, 50 metreyi zor yürüyorum artık dermanım kesiliyor. Aşırı halsizlik var. Rabbim çektiğimiz acıları günahlarımıza kefaret kılsın inşaallah. 
Bu illete yakalanan ve başka hastalıklardan muzdarip olan tüm kardeşlerimize acil şifalar versin inşaallah. Allah aşkına bu işin şakası yok, lütfen sevdiklerinizi düşünün, kalabalık ortamlardan uzak durun. Maske + Mesafe + Temizlik bunlara özen gösterin. Allah'a emanet olun, sağlıcakla kalın.”

*******
 

BU ALMANLARA İYİ BAKMAK LAZIM
Almanya’dan sürekli haberler alıyoruz. Dahası günlük. Hatta gün içerisinde bile bazı gelişmelere göre iki üç defa. Aldığımız bilgiler bizim gurbetçilerimizden kulaktan dolma bilgiler değil. Alman hükümetinin resmi rakamları. Önceki gün gelen bilgi de o gün için Almanya’da ölüm sayısı sıfır idi. Dün ise son bilgi 24 saatte Covid-19 nedeniyle 9 kişi hayatını kaybetmiş.  
Bu Almanlar bu Almanlar var ya gerçekten farklı adamlar. Mesela bunlara ben de çok kızıyorum ama adamlar doğruyu yapıyorlar. Mesela Almanlar kendi kafalarına göre tespit ettikleri tam 160’tan fazla riskli ülke için seyahat uyarısını devam ettiriyor ve o ülkelerden gelenler için de çok sıkı denetimler yapıyormuş.
Almanya’dan bu bilgiler geldikçe acaba biz fazla mı rahatız diye de düşünmüyor değilim ha!

*******

YENİDEN YEŞİL DALGA KONTROLÜ YAPMAK MI LAZIM?
Hep diyoruz ya bizim çok hassas duyarlı okurlarımız var diye. İşte bir abimiz üşenmemiş aşağıdaki güzergâhlar için tek tek çalışmış;
“Kozağaç Parkı ile Adana Çevre Yolundaki Enka’nın önüne gelinceye kadar çevre yolunda ortalama hız 79 -82 arası giderseniz yeşil dalga marifetiyle geçiyorsunuz ona ayarlı ama tüm levhalarda azami sürat 70-60 böylelikle kamyon ve taksiler yığılma oluyor. İnanın bunlardan ikisinden birisi yanlış.

Aynı durum Kent Plaza-15 Temmuz-Eski Sanayi-1. Organize- Yatağanlı Osmanağa’ya kadar öyle abi.
Oradan sonra sürat 82'ye çıkıyor fakat akşam ve gündüz trafiği yığılmalara neden oluyor.

*******
 

BU NE DEMEK ANLAMADIM
Bir okurumuz yazıyor;
“Şu gönderdiğim resimlere bakar mısınız?

Konya’nın en işlek caddesi üzerinde bulunan sokağın 3-5 kişi tarafından kendilerine özel park yapılmıştır.
Yahya Çavuş Caddesi üzerinde bulunan Büyüktekke Sokağı bir kaç kişi tarafından gasp edilip bariyer yaptırılmış.
Sokağın girişi kapatılmış olup, burası özel alan ise neden Büyüktekke Sokağı levhası var. 
Neden belediye asfaltını, tadilatını yapıyor. Bu sokak gaspçıları sokağın girişine aracın bırakıp eczaneye ilacını almaya giden insanlara bile hakaret etmektedirler.
O zaman herkes kendi sokağına bariyer yapsın.

*******

DOKTORLAR VE ÖĞRETMENLER
NAMLUNUN UCUNDA
Bir eğitimci büyüğümüzden dün şöyle mesaj aldık;
“Canım abim günaydın bugünkü yazın ile ilgili en az 10 mesaj aldım. Buna sevin, yazının ne kadar fazla okunduğunu gösteriyor maşallah diyelim. Abiciğim cumartesi günü bursluluk sınavında resmî görevli öğretmenler o esnada görevli oldukları için canlı ders yapma ihtimalleri zaten olamazmış. Sana iletilmesini istediler. Elçiye zeval olmaz ben de ilettim. Selamlar öptüm.”
................
Şimdi gelelim yazımızın başına.
Salgının pik yaptığı günlerde sağlık mensuplarımız için cephedeki Mehmetçik benzetmesi yapıyorduk. Doğru mu?
Gelinen nokta en son bana yazılanları anlatılanları özetleyeyim; “Devlet korona ile mücadelede en önde olanları maddi destek sağlıyor. Amma velakin korona ile hiç alakası olmayanlar mesela fizik tedavide olanlar bile bu haktan yararlanıyorlar. Hani sağlıkçılarımız cephedeki Mehmetçik idi. Asker sınır ötesine giderken maaşında iyileştirme ister mi?”
...............
Yoooo öyle hemen kızmaca yok. Bunu söyleyen ve söylediklerinin de arkası duran bir kesim var.
Gelelim eğitime.
Bir okurumuz dahası eğitimci yazmış. Demek ki bizi yakından tanıyor. Yoruma demiş ki “Sizin eşiniz de eğitimci”...
Yanıldınız evet benim eşim 20 küsur yıl eğitimcilik yaptı. Ve içinde bulunduğumuz eğitim sistemine dayanamadığı için emekliliğini isteyerek ağlaya ağlaya son çalıştığı okuldan ayrıldı.
Kız kardeşim de öğretmen idi. O da bu sisteme dayanamadı ve günü dolar dolmaz ömrünü verdiği eğitim camiasından kopmak zorunda kaldı.
Yani öğretmenlerimizin çilesini bire bir biliyorum.
Bugün için yeni dönemde yöneticilerimizin tüm iyi niyetlerine rağmen eğitim konusunda maalesef taşlar yerine oturmamıştır. Bir kısım veli “para cezası da verilse çocuğumu asla bile bile ölüme göndermem” derken, dün değimiz gibi uzaktan eğitim de olsa bu milletin çocuğuna bilgisayar alacak parası yoktur.
Kimse alınmayacak ve darılmayacak. 
Acı da olsa gerçekler böyle.  

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Bir saat adaletle hükmetmek bir sene ibadet etmekten daha hayırlıdır

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Farsız ışıksız motora beş kişilik bir aile binmediği zaman daha iyi ADAM oluruz.