Oğuzhan Akyener

Oğuzhan Akyener

G7 vs. Çin

G7 vs. Çin

ABD, Kanada, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve Japonya (G7) liderleri bir araya gelerek Çin’i baskılama ve bu bağlamda etkin bir mücadele sürecine girme konusunda hem fikir oldu.

*****

Aslında belki uzun süredir hem G7 hem de diğer ülkeler, Çin’in yayılımcı politikasının negatif etkilerinin idrakindeydi.

Çin’in ilişki geliştirdiği ve bu süreçte muhataplarına yönelttiği (dışı iyimser gözükse de içi kezzap kokan) finansal öpücüğü mecbur kalmadıkça hiçbir ülke yanağına kondurmak istemedi!

Fakat küresel, bölgesel ve iç siyaset denklemlerindeki kırılgan dengeler, birçok ülkeyi Çin’e eyvallah etmeye mecbur bıraktı…

Ve bu mecburiyet ile razı olunan her eyvallah, Çin’in (ilgili hedef ülkeye yönelik);

-finansal paketlerinden,

-özel görünümlü teşebbüslerine,

-teknolojik desteklerinden,

-lojistik katkılarına,

-insani yardım adı altındaki girişimlerinden,

-(aşı vb.) sağlık yatırımlarına kadar!

Her hamlesiyle daha fazla istihbarat toplaması, etki alanı oluşturması ve kendi ülkesindeki gibi kirli/kapalı bir modeli enjekte etmesi ile sonuçlandı…

Çin bir ülkeye yardım gönderiyorsa, ticari entegrasyon/lojistik/teknoloji/finans gibi farklı alanlarda destek sağlıyorsa, arkasından birçok farklı tezgahın çıkacağına neredeyse bütün dünya kani oldu.

İran dahi Trump yönetiminde ayyuka çıkan baskı/ambargo döneminde mecbur kaldığı Çin ile yakınlaşma sürecinin yan etkinlerinden nasıl kurtulurum diye kara kara düşünmeye başladı!

Özellikle pandemi süreci ile birlikte;

-gelişmemiş ve az gelişmiş olarak nitelendirilen ülkelerin neredeyse hepsinde büyük finansal krizler yaşanmışken,

-Küresel sistem yeni çatlaklara ve kırılmalara gebe iken,

-Çin bu bağlamda sahip olduğu avantajları çok iyi kullanarak, “Çin tipi küreselleşme” modelini adım adım uygulamaya geçirirken,

-Bu süreçte aşıdan, finansa kadar her argüman Çin tarafından siyasi nüfuz için kullanılmaya başlanmışken,

-Batı hegemonyasındaki gelişmemiş olarak nitelendirilen sınıfların mecburen Çin’e yeşil ışık yakma ihtimalleri daha da belirginleşmişken,

Artık Çin’i tehdit olarak gören Batı ittifakının bir araya gelip, ortak politikalar izlemelerinin ve bu bağlamda ellerini finansal olarak taşın altına koymalarının zamanı gelmişti!

*****

Şimdi Çin’in parasını kullanarak diğer devletler üzerinde kurguladığı kirli modeli eleştirirken, Batı’nın dünyayı son 1,5 asırdır nasıl sömürdüğünü de unutmadan ve bir kenara not ederek, yorumlarımıza devam edelim!

*****

 G7 liderleri yaptıkları toplantıda ilk defa;

-Çin’in “Bir Kuşak Bir Yol Projesi” dâhilinde yapmış olduğu (resmi kayıtlara göre) 3,7 trilyon doları bulan dış yatırım ve bu bağlamda değişen dinamiklerden ne derece rahatsız olduklarını,

-Çin’in artan iş hacmi ile dünyaya şeffaf olmayan, insan ve çalışan haklarına riayet edilmeyen, birçok ticari etik kavramına uyulmayan bir model ihraç ettiğini,

-Bu sebeple G7 olarak bir araya gelinerek, (özellikle pandemi ile iyice ayyuka çıkan finansal krizler noktasında) ortak bir politika izlenmesi gerektiğini,

-Bu kapsamda “Build Back Better World (B3W)” sloganıyla (yani yeniden daha iyi bir dünya inşa edelim) 2035’e kadar gelişmekte olan ülkelere 40 trilyon $’a yakın bir destek sağlanabileceğini,

-Bu desteğin özellikle iklim değişikliği ile mücadele, sağlık, biyolojik güvenlik, dijital teknoloji, cinsiyet eşitliği ve insan hakları alanında kullanılması gerektiğini,

İfade etmişlerdir.

Bu önemli bir deklarasyondur!

*****

Tabii “B3W” şeklinde yapılan tanım, ilgili ittifakın derdinin daha önce de olduğu gibi “insanlık” değil, aksine “mevcut iktidarlarını ne pahasına olursa olsun koruma” telaşının bencilce ayyuka çıkmış bir yansımasıdır!

Çünkü “yeniden” kelimesi ile ifade edildiği üzere, geçmiş hiç de G7’nin tasavvur ettiği gibi “daha iyi” veya “iyi” değildir!

Evet, belki sömürü sistemleri dâhilinde düşünüldüğünde, kendileri için iyidir!

Fakat insanlık için, İslam dünyası için, mazlumlar için hiç de iyi değildir!

Mevcut uluslararası sistemin bu denli acımasız, bencil, çıkarcı bir üslupla şekillenmesinin arkasındaki akıl, kendilerini gelişmiş olarak niteleyen bu devletlere aittir!

*****

Yeniden ilgili deklarasyonu yorumlamaya dönersek, ilgili devletlerin (G7) pandemi döneminde piyasaya sürdükleri ve bir hayli şişen likidite balonunu akıtacakları piyasalara ihtiyaçları bulunmaktadır.

Sahip oldukları teknolojiler ve finansal imkânlar ile dünyayı ivedi bir enerji dönüşümüne serüvenine sokarak, hem etki alanlarını korumak, hem de daha planlı bir şekilde Çin’in yayılımcı politikalarını dizginlemek istemektedirler.

Ortaya koyulan ifadeler dâhilinde, uygulamada ne kadar etkili ve gerçekçi bir yol izleneceği belli olmasa da, en azından küresel rekabetin daha da kızışacağı aşikârdır.

Öte yandan ilgili bütçe öngörüleri, mevcut ekonomik koşullarda G7 için bile birkaç beden büyük durmaktadır.

Ayrıca G7 ülkeleri içerisinde de her zaman çıkarlar gereği yeni ihtilaflar söz konusu olabilecektir. Dolayısıyla bu ölçekteki bir makro hedefin uygulamaya geçirilebilmesi bir hayli zor gözükmektedir.

*****

Bu tablodan görüleceği üzere, “dünya liderliği ihtirasıyla” geliyor olan gidiyor olandan daha temiz değildir. Hatta kendi vatandaşlarına yönelik uygulamaları nezdinde bir kıyas yapıldığında çok daha zalim, kötü ve tehlikelidir!

İlgili taraflar nezdinde ortaya koyulan çabalar ve gayretler; bencil iktidar ve sömürü gayeleri etrafında daha başlarken kirlenmiştir ve gerçek anlamda “gelişmemiş olarak nitelendirilen”, mazlum toplumların dertlerine derman olacak bir vasfı bulunmamaktadır.

Dünyanın ve uluslararası sistemin adil, merhametli, liyakatli, mazlumların derdi ile dertlenen, pratik ve uygulanabilir yeni bir modele ihtiyacı vardır!

İnsanlığın Türk-İslam ruhu ve aklıyla şekillenmiş yeni bir modele ihtiyacı vardır!

  

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oğuzhan Akyener Arşivi