Uğur Özteke

Uğur Özteke

Bakan Kurum, Mustafa Akış, Özboyacı ve Konya (!)

Bakan Kurum, Mustafa Akış, Özboyacı ve Konya (!)

Cuma sabahından bu satırları yazmak için bilgisayarın karşısına geçtiğimiz pazar sabahına kadar Konya olarak ülke olarak sağlık siyaset ve ekonomi olarak yine öylesine hızlı gündemleri yaşıyoruz ki.

Belki sizin dünyanızda bunlar yok. Belki sizler bunların sadece bir kaçı ile ilgileniyorsunuz. Belki de hiç biri sizin umurunuzda bile değil. Ama mesleğimiz gereği biz sadece Konya’da 48 saatte yaşanılanları bir kaba sığdırmak istediğimiz zaman bunların normal olmadığını görüyoruz.

 

...........

KONYA MAVİ Mİ OLDU?

Sayın Sağlık Bakanı Koca Türkiye’nin son vaka sayısını açıkladı.

Büyüklerimiz bir baktılar ki bu kırmızı mavi ile işin içinden çıkılamayacak.

Çünkü Mavi-Kırmızı Türkiye haritası ile herkes durumu net olarak gördü.

O zaman yeni bir şekil lazım.

Çünkü Mavi-Kırmızı işi ile işler çatallaştı.

O zaman öyle yeni bir harita yapmalıyız ki her doğru olacak hem de kimse bir şey anlamayacak.

Ve Sayın Bakan bunu başardı.

Evde bile haritaya bakan anam babam bana “Konya nasıl?” diye soruyor.

Ama kırmızı maviyi 10 yaşındaki çocuk da anlamıştı 85 yaşındaki büyüğümüz de.

Neyse Türkiye haritasının içine yerleştirilmiş yüzdeli rakamları milletin yarısından fazlası anlamasa da geldiğimiz nokta simsiyah.

Kırmızının da kırmızısı.

Kan kırmızısı.

“Bilim adamı” unvanları ile rakamları açıklayanları dinleyecek olursak bittik tükendik.

Hadi onlara inanmayalım.

Bunların çoğu zaten gerçek hayattan kopuk(!), hastaneden eve, evden hastaneye giden sağlıkçılar (!) bunların çoğu da muhalif(!). Bunların “ülke hemen tamamen kapanmalı” demesi ile ülke kapanır mı?

Bence bu bilim adamlarının dediğini yapıp Türkiye kapatılmamalı.

Türkiye’nin kapanan ülkeler gibi kapanamayacağını yine geçtiğimiz günlerde bu sütunlarda sizlerle paylaşmıştık.

Peki bu muhaliflerin dediğine göre 50 bin vaka sınırına doğru giden bizler Allah muhafaza bu 50 bini görürsek gerçekten sağlık sistemi çöker mi?

Çökmeye çökmez de yine zor günler yaşayabiliriz.

...........

Biz bu acı gerçeklerden ve gelecek korkusundan özümüze dönelim.

Cumartesi günü Konya’nın halini, sokakları, caddeleri, marketleri dahası dahası yeşil alanları parkları görmeyeniniz var mıydı?

Peki “Nasıldı?”

.......

Konya’nın Meram’ı da, Karatay’ı da, Selçuklu’su da cıvıl cıvıl bayram yeri gibiydiler.

İnsanımız üstüne üstelik o kadar rahat o kadar açık beyan gezip tozup güneşleniyordu ki.

Yasak olmasına rağmen aile boyu dışarılarda gezmelerde tozmalardaydık.

..........

Peki polis görevini yapmıyor muydu?

Hayır. Asla böyle bir şey söz konusu değildi. Ve polis her her yerde düzenli olarak denetim ve kontrollerde idi. Amma velakin polisin de elini kolunu bağlayan ve bir yerde seyirci olmasına sebep olan insanlarımızın hakları (!) vardı. Onlar da o boşluktan faydalanıp yasağı deliyordu.

..........

Mesela dün bu ülkede öğrencilerin sınavı vardı. On binlerce öğrenci sınavlara girdiler.

...............

Bu kafa ile işimiz her zaman olduğu gibi yüce Rabbim’e kalmış durumda diyoruz ve bu bölüme noktayı koyuyoruz.

*******

KONYA BAKAN KURUM’A SAHİP ÇIKTI (!)

İyiki bu satırları cuma günü yazmadım. Şükürler olsun ki cuma günü yaşadığım öfkenin yerini şimdi şehrin insanlarına bakarak gülüyorum. Dahası Konya’yı seyrediyorum ve bir kez daha haklı olmanın gururunu yaşıyorum.

Gelelim sadede.

Cumhurbaşkanımızın baş danışmanlarından, eski vekil, Beyşehir ve Konya sevdalısı Sayın Mustafa Akış cuma günü öğle saatlerinde sosyal medyadan şöyle bir paylaşım yaptı;     

BEN BAKANIMA SAHİP ÇIKARIM ARKADAŞ...

Hakimiyet gazetesinin Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum’a yönelik sözde Konyalı Bakan söylemini şiddetle reddediyorum.

Sayın Kurum’un şehrimiz için göstermiş olduğu gayreti görmeyen gözler kör, duymayan kulaklar sağırdır.

Bugüne kadar şehrimiz için birçok hizmeti çok hızlı bir şekilde gerçekleştirmeyi başarmış kıymetli bir hemşerimizdir.

Sadece şehrimize değil; basınımıza verdiği destek de ayrıca tüm basın emekçilerimiz tarafından aşikardır.

Sayın bakanlarımız hakkında “özde değil sözde Konyalılar” demek tek kelime ile ifade etmek isterim ki insafsızlık olmuştur. Onlar Konya’mızın öz evlatlarıdır. Ayrıca böyle bir itham bence Kul hakkına da girmektir, bunu da belirtmek isterim.

Bakanlarımızı Konya’nın öz evlatları olarak bağrımıza basacağımız yerde; bir başka hemşerimizi övmeye dayanak yapmak İçin “bunlar sözde Konyalılar” demek vicdanla bağdaşmaz.

Ayrıca bu görüşü bir de tüm Konyalıların görüşü gibi yansıtmak; o da ayrı bir büyük hata olmuştur.

Konya’yı övmek için yine Konya’yı yermeye gerek yoktur. Bunu Konya’nın bir alışkanlığı olmaktan da çıkarmak gereklidir.

Umarım gazetemizin kıymetli yöneticileri bu konuda bir açıklama getirir veya en azından bakanlarımızdan bir özür dilerler.

Saygılarımla...”

...........

Aradan saatler geçmeye başladı. Yine tık yok.

Saat 17.18’de Bakan Kurum’a sahip çıkan ikinci kişi karizmatik vekil Sayın Selman Özboyacı idi. O da şöyle bir paylaşım yapıyordu;  
“Hakimiyet gazetenin değil; MİLLETİNDİR
Sadece Konya’mız için değil, ülkemizin her köşesinin çevre ve şehircilik anlamında gelişmesine büyük bir özen gösteren ve gecesini gündüzüne katan Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum’a “sözde Konyalı” demek en başta bu şehre hakaret etmek demektir.
“Sözde Konyalı” ifadesini gazetesine taşıyan Hakimiyet gazetesinin düşüncesini kabul etmiyor ve reddediyorum.

Bulduğu her fırsatta Konya’ya gelen, Konya’nın hiçbir meselesine duyarsız kalmayan, Konya’nın tüm konularıyla ilgilenen Murat Kurum Bakanımızın yaptıklarını görmek istemeyenler bu şehirden bihaber demektir!
Bu büyük hataya düşen Hakimiyet gazetesi, başta Konyalılar olmak üzere Sayın Bakanımızdan özür dilemelidirler. Bu şehir, kendisine hizmet edeni asla unutmaz. Sayın Bakanımız Murat Kurum’a ülkemize ve şehrimize hizmetlerinden ötürü bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Rabbim hizmetlerinin devamını nasip etsin inşallah.”

.................

Hava karardı.

Tabii Ankara doğal olarak karışmaya başladı. Konya... Konya klasik olarak her zaman ki gibi yatışta. Kimsenin umurunda değil. Çünkü özünde bizim dünyamızda kim kime ne derse desin, “Aman ben bulaşmasın. Uzaktan seyredeyim. Biri talimat verirse o zaman parmağımı oynatırım”... felsefesi. O klasik Konya mantığı.

Ardından Başkent’ten düğmeye basıldı. “Saat 21’de içinde Murat Kurum’un ismi geçen resmi de olsun tweet atılacak. Milletvekilleri, Belediye Başkanları, teşkilatlar dahil...................”

............

Ve aman Alah’ım o da ne?

Konya yıkılıyor. Konya Bakanı Murat Kurum’un yanında. Aman Allah’ım Sayın Bakanı ne kadar çok seviyoruz. “Vallahi de tallahi de Bakan Kurum öl dese ölürüz (!)....”

.........

O saatten sonra gülmeye başladım.

Geçen gün siyasette güçlü tecrübeli bir abim resmen suratıma dedi ki “Seni niye sevelim ki abi. Sen şehrin son 45 yılının hafızasına sahipsin”...

..........

Bakan Kurum için ne mi düşünüyorum?

Bakan Kurum için ne düşündüğümü bu sütunlarda talimatsız yüz defa yazdım. Ben hâlâ oradayım. Ama ben samimiyim. Sevseniz de sevmeseniz de. Kabul etseniz de etmeseniz de... Aramızdaki fark ben samimiyim, sizler samimiyetsiz...  

NOT: Ankara’dan talimat gelmeden Sayın bakana sosyal medyadan sahip çıkan oldu ise ben de görmedim ise onlardan özür dilerim. 

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Sırf kalp kırmamak kendisine yakışanı yapmak için cevap vermediğim herkes kendini akıllı beni akılsız sandı

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Sokağa çıkma günlerinde tekerlekli hurda ve kağıt toplayan motor ya da araçlar tek yönlü yolda ters yönden gelmedikleri zaman daha iyi ADAM oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Uğur Özteke Arşivi