Başkan olunca telefonunu değiştirmeyen başkan!
Bugünkü yazımıza Meram Belediye Başkanı Sayın Mustafa Kavuş Beyin Meram’ın son iki yılını değerlendirdiği basın toplantısının izlenimlerini sizlerle paylamak istiyorum. Toplanının detaylarını tüm ayrıntısı ile haberlerimizden takip edebilirsiniz. Ben bana göre önemli gördüğüm yerleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Birincisi; Sayın Kavuş daha Başkanlık koltuğuna oturmadan yazdım Yine hala aynı yerdeyim. O koltuktan sonrada aynı şeyi yazacağıma inanıyorum. Sayın Kavuş’u en az 30 yıldır ailecek tanırım. Sayın Kavuş samimidir. Mütevazidir. Allah’tan korkan kuldan utanıp bizim sevip saydığımız gerçek anlamda “Hafız” dır.
Başkan Meram’ı anlatırkende samimiydi. Pandeminden dolayı Belediye olarak para yönünden zor günler geçirdiklerini söyledi. Meram’ın öyle herkesin bildiği gibi şarkılardaki türkülerdeki flimlerdeki gibi bir YEŞİL MERAM olmadığına dikkat çekerken “Bugün biri çıkıp gelse. Hayrıma 10 bin fidan dikeceğim dese Meram’da yer yok” dedi.
Yine Meram’ın öyle villaları bağ evleri ile şehrin lüks semti yüzünün yanı sıra Meram’ın daha kanalisazyonu, fosoptik çukuru olmayan bir yüzününde olduğunu söyledi.
Vallahi Başkan hafızlıktan dolayı çok hızlıda konuşsada, dağlı olarak kelimeleri bir birine hızla ulasada tam tamına bir saat 17 dakika konuştu.
Meram’a daha devam ederiz ama yine çok beğendiğim bir sözü vardı. “Ben bu makama gelirken vatandaş Mustafa olarak geldim. Bugün Başkan Mustafa olabilirim. Ama yarın yine vatandaş Mustafa olacağım. Bunun bilincinde telefonumu değiştirmedim. Hala telefonumu kendim kullanıyorum ve telefonlarada bizzat kendim cevap veriyorum”.........
İşte olay budur.
Bu şehirde Başkan olduktan sonra hemen ikinci telefonlarını devreye sokanlar var.
Daha da acısı vatandaş olarak herkesin bildiği o telefonlara kendisinin değil başkalarının cevap verdiği Başkanlarda var.
Yani Sayın Kavuş ben onlardan değilim dedi. Helal olsun o zaman sana Sayın Kavuş.
O KONGRELERİN MANTIĞI (!)
Son olarak Konyalı rumuzlu okurumuz dün resmen yazmış. Sizde görmüşsünüzdür. Konyalı şöyle diyordu;
“Uğur bey Konya’da gördüklerinizi korkusuzca yazan bir gazeteci iseniz hınca hıç bir kongrenin mantığını da yazın. Esnaf ülke pandemiden kan ağlıyor. Ekonomi can çekişiyor. Size hala Uğur başkan divan kurulunda ballandıra ballandıra anlatıyorsunuz. Gerçi sizin de hali vaktiniz yerinde. Bir eliniz yağ da bir eliniz balda. Allah garibanın yardımcısı olsun”
.............
Konyalı okuyucumuzun nezdinde AK Parti’nin o gündem olan kongreleri ile birlikte yazan çizen söven insanlarımıza kendi görüşlerimi aktarmış olayım. Buna rağmen yine bana kızacaksanız kızın bakalım. Çünkü yapabileceğim bir şey yok. Elimden de başka bir şey gelmiyor.
1-Allah’a çok şükür sizin dediğiniz gibi olmasada bir emekli maaşım var. Eşiminde emekli maaşı var. Evim var arabam var. Bunun dışında tek akarım yok. Bankalarda param dövizim yok. Sadece iki kişiye elden aldığım para borcum var. (TL olarak). Yani bir elim yağda bir elim balda dediğiniz bu ise evet bir elim yağda bir elim balda. Halim vaktimden önce sağlığım, huzurum var. Çok şükür akıl sağlığım yerimde. Elim ayağım tutuyor. En önemlisi özgürüz. Benim hayat felsefemde HASTANE ve HAPİSHANE yoksa en mutlu insan benimdir.
2-Evet esnaf can çekişiyor. Esnaf can çekişmesi adına ne yapıyorsa, ne söylüyorsa hem köşemde hemde yayın kuruluşu olarak haberlerini yapıyoruz. Bunun dışında can çekişen esnaf adına ne yapabilirim? Ne yapabiliriz?
3-Gördüklerimi korkusuzca yazabilen bir gazeteci(!) artık DE-Ğİ-LİM...
Bu konuyu da defalarca yazdım.
Bu ülkede FETÖ ye bu millet “hocaefendi” (!) derken ben salak(!) gördüklerimi Devletin en yetkili isimlerine söylediğim için oruç ağza hücreye atıldım. Tuvalete gitmeme dahi izin verilmedi. Fişlendim. FETÖ’nün basın temsilcileri sayesinde ulusaldan yerele ekranlara boy boy afişe edildim. Dahası zamanın birileri için FETÖ’nün 1 numaları yayın organında ismimle fotoğrafımla sekiz sütuna hedef gösterildim.
Darbe girişimi bastırıldı FÖTÖ cüler yakalandı ya da kaçtı da değil mi?.
Haaa öyle (!) Daha bir ay önce Emniyette bir evrak işlemimn sırasında hala bu pislik karşıma çıktı kendimi tekrar temizleyeceğim diye bir hafta meledim.
Yani bana bunu diyecek adam, damdan düşen gelsin karşıma.
4- AK Partinin honca hınç kongrelerine gelince.
Bunun mantığı şu.
Evet hınca hınç bu kongreler yapıldı.
Bu sütunlarda yazdım. Tekrar dönün okuyun.
Hatırlatayım; “REİS çok akıllı. Kendisine bu konuda yapılacak olan muhalafete karşı kırmızı-sarı-turuncu- mavi kartını açtı. Sürü bağışıklığı sistemine geçiyoruz dedi. Reis ben devlet olarak hükümet olarak yapabileceğim her şeyi yaptım. Bundan sonra herkes kendini kurtarsın. Ölen ölür kalan sağlar bizimdir. Herkes kendi poposunu kollasın” diyor diyede yazdım.
Hadi gelin şimdi siz benim yerime oturun ve başka yazabileceğiniz bir şey varsa yazın.
Hodri meydan. Belki sizin içinizden geçenlerden daha fazlasını da yazabilirim. Onun sonucunda ne olur biliyor musunuz?
Şehri yönetenler, şehir ile ilgili Ankara’da karar verenler patron Mustafa Kavaf Beyi arayarak sadece beni işten attırmazlar. Patrona öyle bir düğüm atarlar ki yüzlerce genç, gelecek hayalleri kuran, yüzlerce evli bekar insan işsiz kalır.
Siz siz olun sakın ola sosyal medyanın klavye donkişotlarının gazına gelmeyin.
Benim karşıma damdan düşen gelsin beyler.
REKTÖR KUTLU’DAN HASAN ANGI’YA MEKTUP
Selçuk Üniversitesi’nin bir dönem efsane rektörü olan Prof. Abdurrahman Kutlu hocam dün bize şöyle yazıyordu;
“Uğur Bey günün hayırlı olsun.
Sağlığınız, sıhhatiniz iyidir inşallah.
Selçuk Üniversitesi yöneticelerinin yaptığı hatalara gösterdiğiniz hassasiyete teşekkür ederim.
Ülkede birçok kesim aynı hassasiyet içinde. Çünkü yapılan hata her yönden büyük. Hiç işleri yokmuş gibi, Üniversiteyi kurmuş, herzaman üniversitenin gelişmesine katkıda bulunmuş iki büyük
insanın üniversiteden isimlerini sildiler. Bu üniversite adına affedilecek bir şey değil.
Ama dal kırılmış da olsa, bir Konya meselesi haline gelen ve vefasızlık anlamına gelen bu hataların Konyanın düzeltmeye gücü yeter .
Onun için ben Konya’nın, ele güne laf düşürmeden çok geçmeden kendi söküğünü dikeceğine inanıyorum.
Üniversite Yönetiminin de yaptıklarının hatalı olduğunu anlamış olduklarını umarım.
Onun için hatadan dönüşün üniversiteyi de rencide etmeden, Üniversite yöneticilerini cesaretlendirici tarzda yapılmasını temenni ederim.
Sağlıkla kal, kendine iyi bak.
Selamlar, Sevgiler”
.............
Rektör Kutlu hoca bu konuda AK Parti İl Başkanı Sayın Hasan Angı’ya da bir mektup göndermiş. Oda şöyle;
“Hasan Bey merhaba,
Ben Dr Abdurrahman Kutlu,
Öncelikle sağlık ve sıhhat temennilerimi iletirim.
Malumunuz, Selçuk Üniversitesindeki isim değiştirme meselesi ile hem üniversite , hem de Konya ülkenin gündemine geldi.
Sayın Başkan, ülkenin birçok meselesi varken, maalesef hiç gereği yokken, Selçuk Üniversitesi yöneticileri, üniversitenin kurucularının isimlerini üniversiteden silerek çok önemli bir yanlışa imza attı. Haliyle ülkenin her yerinde büyük bir infial ortaya çıktı.
Sayın Başkan, biz Konyalıyız.
Kimsenin Konya’nın huzurunu bozmasına gönlümüz olmaz.
Üniversitede atılan taş, ürkütülen kurbağaya değmemiştir.
Üniversiteler şehirlerin gözbebeği kuruluşlarıdır.
Üniversite Yöneticileri de bunun farkında olup, şehre halel getirecek, onları üzecek tutum ve davranışlardan kaçınmalı, kendi asli görevleriyle adlarını duyurmalılar.
Ülkenin idaresini yürüten siyasi partinin, Konya gibi önemli şehrin İl Başkanına düşüncelerimi iletmek istedim.
Kalbi selam ve muhabbetlerimi sunarım.
Sağlıkla kalın...”
..............
Abdurrahman Hocam Konya adına kıvranıyor.
Bu konuda yarın bir gün çok önemli bir şey yazmamak adına kendimi kilitliyorum.
Bugünlük şahsi kaaatim; Rektör Metin Hocamı kandırdılar.
İki, bu saatten sonra Sayın Angı’nında yapacağı bir şey yok. Çünkü kendisine bu konuyu sorduklarını, yapalım mı yapmayalım mı? Dediklerini hiç sanmıyorum.
Üç, bu işin dönüşü yok.
Dört, ................... (Yazmama adına susuyorum. Tabii ki şimdilik)
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
İnsanı ateş değil kendi gafleti yakar. Herkeste kusur görür kendine kör bakar. Bil ki; neye nasıl bakarsan o da sana öyle bakar.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kimsenin hakkını yememek, kul hakkına girmemek adına bir iş yaparken bir cümle söylerken kırk kez düşünebildiğimiz zaman, günü kurtarmak için değil ahiretimizi düşünerek karar verebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.