Bayat Ekmek
Bugün şehirden ülkeden söz etmemeye çalışacağım. Çünkü yalan dünyanın hırsı ve hayalleri içerisinde pek çok güzel özelliklerimizi kaybediyoruz.
İnsanlık gibi ülkemizde de yine zor ve acı bir dönem başladı.
Bizi yönetmişlerin ve yönetenlerin, yönetmeye de talip olanların hayalleri gerçek olmuş gibi.(!)
Corona denilen bir zıkkım var. İnsanları kırıp geçiriyor. Sonu ölüm. Acı ölüm. Ama şu halimize bir bakar mısınız?
İktidarı coronaya nasıl bakıyor muhalefeti nasıl bakıyor?.
Sanki iki ayrı dünya
Bu corona yapıştı mı tene iktidar muhalafet demiyor değil mi?
Sağlıkçılar bile bu dönemde karpuz gibi iki ayrı parçalar.
Ekonomiden işsizlikten filan söz etmenin bir anlamı yok zaten.
Ölümde bile bu şekilde bölünmüş bir millet ekonomide 12 parça olsa ne yazar ki?
............
Bugünlerde yine yarı evlere kapanıyoruz.
Ne olursunuz siz siz olun komşularınıza yaşlılara kimsesizlere insanca yaklaşın.
Vakti durumu iyi olan insanlarımız zor durumda olan tanıdıklarına ne olur bu dönemde bir adım daha yakın olsun.
Çünkü içimizde hâla öylesine “açım” diyemeyecek kadar onurlu insanlarımız var ki.
Zaten “açım” diyenden korkmayın. Onlar aç olduklarını söylüyorlar, bir yerlere müracaat ediyorlar. Nereye müracaat edeceklerini de biliyorlar ve bu insanlarımız karınlarını doyuruyorlar, aç ve açıkta kalmıyorlar.
Esas sıkıntılı konu aç ve açıkta olmalarına rağmen onurları gururları nedeni ile bu durumu dile getiremeyen insanlarımızda.
Biraz sonra size yaşanmış bir olayı aktaracağım.
Bunun bir benzerini de Konya’da duymuştum.
Günlerdir bu olayı okuyup okuyup ağlıyorum.
Lafı daha da fazla uzatmıyorum ve bu yaşanmışlıkla sizleri baş başa bırakıyorum.
*******
“Hanife Teyze adında yaşlı bir komşumuz vardı.
8 aydır konuya, komşuya bayat ekmeğiniz var mı? Varsa verin kuşlar cama geliyor ıslayıp veriyorum diyordu..
Çok da zayıflamıştı. Kiracıydı.
Çok ucuza oturuyorum diye rutubetini çekiyorum diyordu.
Eşinden dul maaşı alıyordu.
8 aydır gülen, şaka yapan Hanife Teyze gitmiş, yerine suskun düşünceli Hanife Teyze gelmişti
Birgün annem dolma yapmıştı.
Bir tabak dolmayı elime uzatarak; “Hadi götür Hanife Teyzene de sıcak sıcak yesin” dedi.
Zilini çaldım 75 yaşındaki Hanife Teyze'nin, yavaş yavaş gelerek
“Kim o” dedi.
-Ben Zeynep, Hanife Teyze dedim.
“Tamam açıyorum kızım” dedi.
“Annem dolma yolladı” dedim.
Elimden aldı, yüzüme baktı, yutkundu
“Allah razı olsun. Ben de yemek yiyecektim, Şimdi yerim” dedi.
“Hanife Teyze annem tabağı istedi” deyince, Hanife Teyze kapıyı kapatmayı bıraktı mutfağa yöneldi.
İçeriye baktım. Oturma odası karanlıktı. Işığı yaktım.
Masanın üstünde bir bardak su ve ıslatılmış ekmekler tabağa doğranmıştı
Hemen kapının önüne çıktım. Hanife Teyze tabağı uzattı. “İki cihanda aziz olun evladım” dedi.
“Sağ ol Hanife teyze” dedim.
Eve geldiğimde annem;
“Ne o, ne oldu suratından düşen bin parça” dedi.
“Anne, Hanife Teyze tabağa bayat ekmekleri doğramış, onları yiyordu” dedim.
"Olur mu kızım? Baban da emekli, o da eşinden emekli maaşı baban kadar alıyor. Sen yanlış görmüşsündür, kuşlar içindir o. Biz geçiniyorsak ki 3 kişiyiz, o tek başına hayli hayli geçinir” dedi.
Ertesi akşam anneme ne pişirdiğini sordum, etli kuru fasulye olduğunu öğrendim. İçimi bir kurt kemiriyordu. Akşam yemeğine oturmadan “Anne Hanife Teyzeye de bir tabak götüreyim mi?”
Annem; “Kuru fasulye bir tanem. Götür de, güzel bir şey değil", “Olsun hadi ver götüreyim” dedim.
Sıcak tabağı elime aldım ve yürüdüm.
Hanife Teyzenin sesi: “Kim o ?”
“Ben Zeynep” dedim.
Kapıyı açtı gülümseyerek, yüzüme baktı. “Annem kuru fasulye yolladı bilmem sever misiniz?” Dedim..
“Nimeti ayırt etmem tabii ki severim. Allah razı olsun kızım" dedi.
“Ha unutmadan annem tabağı istiyor” dedim.
Hanife Teyze mutfak yoluna yönelir yönelmez, ben doğru içeriye girdim.
Masanın üstünde bir bardak su, ıslak ekmeklerin konduğu yarısı yenmiş tabak ve annemin bir gün önce verdiği dolmadan kalan 4 tane...
Soracaktım, sormalıydım. İçim içimi kemiriyordu...
Hanife Teyze beni kapıda göremeyince içeriye yanıma geldi.
Sanki Sor der gibi yüzüme bakıyordu. Dayanamayıp sordum;
“Bu ıslak ekmekleri sen mi yiyorsun, hani kuşlara verecektiniz?” diye sordum
Buğulu mavi gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı.
Üzmüş müydüm acaba anlayamadım, daha 15 yaşındaydım, ama O'nu ağlatmıştım
“Evet ben yiyorum canım kızım. Benim bir oğlum bir de kızım var. Burada değiller. Başka şehirdeler. İkisi de çalışıyor. Araba alacaklarmış. Bana kredi çektirdiler. Kalan para ancak kiraya elektrik ve suya gidiyor. Üç beş kuruş ya kalıyor ya kalmıyor elimde. Ben de ekmek isteyemedim. Kol kırılır yen içinde kalır. Böyle biliriz, üç yıl böyle idare edeceğim, kimseye söyleme evladım emi” dedi
Bu sefer benim gözlerim yaşardı.
Tabağı aldım, kapıdan çıkarken arkamdan “Kimseye söyleme güzel kızım” diye sesleniyordu.
Eve geldiğimde bağıra bağıra ağlıyordum.
Annem şaşırarak; “Ne oldu kızım biri bir şey mi söyledi?” dedi. Olanı anneme anlattım. O da çok üzüldü.
O gün, böyle vicdansız evlat olmayacağım anneciğim dedim.
3 yıl boyunca tüm mahalle Hanife Teyze'ye kimimiz sabah kahvaltılıkları götürüyor, kimimiz öğlen yemekleri kimimizse akşam yemekleri..
Birgün, Hanife Teyze hastayken okul çıkışı yanına uğramıştım.
Bana; “İyi kalpli meleğim sen mi geldin çok şükür borç bitti” dedi..
“Artık rahat edersin Hanife Teyzem” dedim.
“Evet senin sayende sıkıntısız, ekmek düşünmeden üç yıl bitti, Rabbim seni korusun” dedi.
Meğer bu Hanife Teyze'yi son ziyaretimmiş.
İki gün sonra vefat etti
Allah gani gani rahmet eylesin
Hanife Teyzeleri unutmayın.
Arayın bulun onları, emi..
Allah bütün kullarına vicdanlı evlatlar, merhametli komşular nasip etsin.
Aminnnn.”
..................
Yüce rabbim hiç kimseyi bulunduğu durumdan gördüğünden aşağıya düşürmesin inşallah.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Hiddet ve kin hakikatleri gören gözleri kör eder. Öfke iyi düşünmeyi daraltır. Yanıltır.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Hepimiz için kaçınılmaz son olan ölümü bile bile inanarak hâla birbirimizi kandırmak için kendimizi yormaktan vazgeçtiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.