"Cenazesine Göre Sela Verilir" !!!
Bizim Konya'ya mahsus olduğunu sandığım büyüklerimizin zaman zaman söyledikleri, hatta bana da en son olarak Veli Öncan abimizin hatırlattığı bir yerel sözümüz vardır; "Cenazesine göre sela verilir"...
Lafı siyasete getirmeden SELA ile ilgili önce bir şeyler öğreneyim diye açtım bol bol okudum.
Okuduklarımdan da sizleri sıkmayacak şekilde şöyle kısa bir özet çıkardım. Eğer kızmaz iseniz bilginin zararı olmaz diyerek birlikte okuyalım mı?
Sonra asıl mevzuya geliriz.
***
Sela, yurdumuzun birçok şehrinde pazartesi ve perşembe geceleri okunuyor. Hatta bazı yerlerde her vakit okunuyormuş. Arapça’da “duâ” ve “namaz” anlamlarına gelen sela (salât) Hz. Muhammed’e (sav) Allah’tan rahmet ve selâm temenni eden, onu metheden, onun şefaatini dileyen, aile fertlerine ve yakınlarına duâ ifadeleri içeren, çeşitli şekillerde tertiplenmiş hürmet ve duâ cümlelerini ihtiva eden, belirli bestesiyle veya serbest şekilde okunan güftelerin genel adı imiş.
Sela, Cuma ezanından önce, Ramazanlarda sahurdan sonra ve pek çok yerde vefat eden kimselerin haberini vermek için okunuyor.
Bu bin yıllık bir gelenek imiş.
Artuklu döneminde başlayıp Selçuklular, Memlükler ve Osmanlı dönemine kadar devam etmiş.
1300-1301 yılında Memlük Sultanı Kalavun’un iradesiyle Cuma ezanından önce, 1389’da Eşref Zeynüddin II. Hâccî döneminde akşam ezanı dışında bütün ezanların ardından sela verme usulü konulmuş.
Osmanlı’nın son döneminde büyük fıkıh alimlerinden İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtar da genel olarak selanın okunmasına özel olarak da cenazenin duyurulması amacıyla okunmasının caiz olduğunu hatta bu konuda sükuti bir icma’ın bulunduğunu ifade etmiş.
OSMANLI’DA SELÂ VERME GELENEĞİ
Kur’ân-ı Kerîm’de (el-Ahzâb 33/56) ve hadislerde Hz. Muhammed’in (sav) adı anıldığında ona salâtü selâm getirilmesi tavsiye edilmiş, bundan dolayı özellikle Osmanlı döneminde salavat getirmek, salavat çekmek, selâ vermek gibi adlarla pek çok selâ metni ortaya çıkmış. Sözleri Arapça olup bir kısmı besteyle okunan selâlar okundukları yere ve zamana göre sabah salâsı, Cuma ve bayram selâsı, cenaze selâsı, salât-ı ümmiyye, salâtü selâm gibi adlarla anılmış.
İKİ VE DAHA FAZLA MÜEZZİN OKURDU
Osmanlı’da kültüründe salâlar, minarede sabahleyin ezandan önce, öğle, ikindi ve yatsıda ezandan sonra müezzinler tarafından okunurmuş.
***
Bunları okurken dahası öğrenmeye çalışırken bir de şu cümle ile karşılaştım;
"Sela sonrası vefât edenin ismi söylenir. Bu cenâze selası Anadolu’da, bilhassa Konya’da meşhurdur. Fakat İstanbul’da maalesef bilinmemektedir. Bir cenâze olduğu zaman minâreden Cum’â günü ezândan önce verilen selânın aynısı verilmektedir."
***
Bu şehrin güzelliklerinden biriside demek ki bu imiş dedim. Biz aklımız erdiği günden bu yana selaları duyduk değil mi?
***
Pek anlamadığım ve cahil olduğum bir konu ile bu girişi niye yaptım?
Malum iki gün önce Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Murat Kurum'un amcası vefat etti ve cenazesi de Karapınar Yeniyayla Mahallesi'nde toprağa verildi. Bu vesile ile biz bir kez daha merhuma Allah'tan rahmet ailesine ve geride kalanlara sabır dileklerimizi iletelim.
Biz gazeteciler biraz muzur biraz da dananın altında buzağı(!) aradığımız için olaylara çok farklı bakarız. Allah günahlarımızı affetsin ama biz böyleyiz işte. Dahası meslek bizi bu hale getirdi.
Ben de tüm meslektaşlarımız gibi bu cenaze olayına farklı baktım.
Bakan Kurum'u o acı gününde Ankara'dan kim yalnız bırakmayacaktı?
Başkentin o puslu havasında onca memleket meselesi işinde, işini gücünü bırakıp Sayın Bakan Kurum için kim sıcacık bakanlık koltuğundan kalkacaktı?
Ve gördük ki başta İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu ile Ulaştırma Bakanı Cahit Turhan cenazeye gelen siyasilerin başını çekiyordu.
***
Malum Sayın Cumhurbaşkanımız bugünlerde Marmaris'te güvendiği ekibi ile yoğun bir çalışma mesaisi veriyor. Ve bize ulaşan bilgilere göre de yeni kabine çalışmaları için düğmeye basılmış durumda.
Doğru ya da yanlış ama sağır sultanın bile duyduğu kabine içerisinde bazı bakanlar arasındaki açık veya gizli çekişme malumunuz değil mi?
Biz işin çekişme yönünde değil, Konya için bu dönemde bulunmaz bir nimet olan Sayın Kurum yönündeyiz.
Sayın Kurum genç yaşına rağmen bürokraside, siyasette ve özellikle de AK Parti'nin altın dönemini yaşadığı günlerde Erdoğan Bayraktar'ın ekibinde iken devlet prosedürünü çok iyi öğrenip kendisini sürekli geliştiren politikacı olarak bakanın geleceğindeyiz.
Görünen bir gelişme var ki Sayın Cumhurbaşkanımız ve eşleri Emine Erdoğan Hanım Sayın Kurum'un çalışmalarından fazlası ile memnunlar.
Son Türkiye kutuplaşmasında ki ana menü "KANAL İSTANBUL" olayında da artık hükümet ve Başkanlık adına muhalefetten gelecek saldırıları önce göğüsleme sonra geri gönderme savuşturma işi de Bakan Kurum'da.
Anlaşılıyor ki yeni kabinede Bakan Kurum yine kesin yer alacak.
Hatta ismi bir ara Ulaştırma Bakanlığı içinde geçiyordu. Kanal İstanbul'dan sonra ulaştırma işi bence rafa kalkmıştır.
İşte Bakan Kurum kısaca bu durumda iken yine kabine içerisindeki iki başlı kutup da yer alan ve başı çeken Sayın Bakan Süleyman Soylu Bey’in bu cenazeye katılması da önemliydi. Çünkü bu şehre bakanlığın açıklanmayan, tarihi ve stratejik derinlikleri olacak inanılmaz projeleri var.
Bizim için kim nerede kiminle? Ak Parti, gök parti hiç fark etmez, Konya'mız için ülkemiz için çivi çakandan Allah bin kere razı olsun.
***
Bakan Kurum mu?
Vallahi de billahi de Konya ve Türkiye için bulunmaz nimet…
Bunu herkes böyle bile.
BAKAN AÇIKLAMA YAPTI
İki gün önce bu sütunlarda 11 milyon fidanın kuruduğu ile ilgili bir iddiayı dile getirmiştik. Demek ki bu iddia sadece bizim yazdığımız kadar küçük bir olay değilmiş. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli konu ile ilgili dün AA'ya bir açıklama yapmış ve özetle şöyle demiş;
Kasım ayında "fidan dikilmez" diye bir iddia ortaya atıldığını kaydeden Pakdemirli,
"O kadar güzel bir seferberlik oldu ki devletin projesi olmaktan çıktı, milletin projesi haline geldi. Cumhuriyet tarihinde insanları birleştiren en büyük kampanyalardan biri haline geldi. Biz mümkün mertebe siyaseti ön plana çıkarmadık. 'Her kesimden insan bu işin içerisinde var, burada siyaset yapmayalım, ağaç konuşalım, yeşilliği konuşalım.' dedik. Bunda da başarılı olduk. Bundan rahatsız olan birtakım kesimler, bunu örselemek, bu başarıyı gölgelemek, vatandaşlarımızın buna sahip çıkmasını engellemek maksadıyla yalan yanlış haberler ortaya attılar. Nereyi istiyorlarsa birlikte gezebiliriz."
Pakdemirli, ağaçlandırma kampanyasında fidanların yüzde 85 tuttuğunun altını çizerek, "Bu bizim için yıllara sair ortalamamızdır. Milletimizle beraber yaptığımız kampanyadaki ortalama yüzde 95. Elbette ki yüzde 3'ü, 5'i kuruyacaktır ama biz milletle beraber bu ağaçların gölgesinden faydalanıyor olacağız." dedi.
***
Çok şükür Bakan Beyden güzel bir haber geldi. Biz de başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere bu işe emek veren herkese ülkemiz ve geleceğimiz adına teşekkür ederiz.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Çoğu hakikat sadece kimsenin sorunu ele alacak ve üstüne gidecek cesareti bulamamasından dolayı ortaya çıkmıyor.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Hayvanlar için sokağa, ağaç diplerine yiyecek koyalım derken ortalığı çöp deryasına çevirmediğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.