Uğur Özteke

Uğur Özteke

“Sadakat bekleyen, köpek beslesin...”

“Sadakat bekleyen, köpek beslesin...”

Yepyeni bir haftabaşı, yeni yeni ümitler, hayaller ve bazı acı gerçekler.

Olsun sağ ve sağlıkyız yaa. Hür ve özgürüz yaa.

Gerisi Allah kerim.

Zaten şu yalan dünyanın gerçeği bu değil mi?

Bakmayın siz hepimizin bu dünyaya kazık çakmak için kendimizi yediğimize, Allah aşkına bırakın birbirimizi yemeyi, kendimizi bile için için yiyoruz.

Niye? Niçin?

Ya para kazanmak için ya da iyi bir makam sahibi olmak için.

Hedefler normal ve haklı olabilir. Ama inanın bizim ve o yolda gidenlerin yolu yol değil.

Genel olarak, millet olarak bunu söylüyordum ve bu iddiamı da her geçen gün yaşanmışlıklar ile yeniliyorum.

.........

Yerel konularımıza başlayalım.

“Sadakat bekleyen, köpek beslesin...”

“Sadakat bekleyen, köpek beslesin...”

Okuyucularımızdan geçtiğimiz hafta gelenlerle haftaya başlayalım.

Bu resimler Marsan civarından Antalya Yolu’nda çekilmiş.

Ne demek istediğimizi anladınız değil mi?

Artık 7’den 77’ye Konya olarak gerçek dünya kentinin bir örneği olacak olan bisiklet yollarını bekliyoruz.

*******

BU ZIKKIM HASTALIK BİTMEZ

Ajandamızda isimleri, yerleri belli, korkutan vakalar var.

Ülkeyi yönetenler ne kadar işi sıkı tutmaya çalışsalar da bu iş çığırından çıkmış gidiyor gibi.

Moralinizi fazla bozmamak için bir iki örnek vereyim mi?

Malum liglerde yeniden heyecan başladı.

Herkes evinde oturup seyredecek değil hani.

Ona güç yetmez. 

Nerede seyredilecek kafelerde.

Şimdi gelin hep birlikte empati yapalım.

Mekan Selçuklu bölgesi.

Beşiktaş-Konyaspor maçı naklen ekranda.

Kafe ağzına kadar dahası dibine kadar tıka basalı dolu.

Ne sosyal mesafesi kardeş, millet omuz omuza.

Amcam ensemde. Nefesi birlikte alıyoruz.

Bu arada o işletme sahibi de para kazanacak.

Aylardır yattı millet gibi. Eve gidecek ekmek parası bile borca yazıldı.

Gelsin çaylar, gitsin çaylar.

Ama be kardeşim niye cam bardak.

Tamam belki içeride çok iyi yıkanıyor ama zıkkım niye cam bardak.

Devlet bu konuda açıklama yapmadı mı?

Niye tek kullanımlık bardak değil.

............

Alın size daha dün sabah gelen mesaj.

Bunu atan abimiz resmi bir kurumda bürokrat.

Eşi de öğretmen.

“Abicim dün Tavusbaba Kafem tesislerindeydik. Tavusbaba Kafem Tesisleri’nde imalat yapan aşçıların ne ağızlarında maske var, ne de ağızları kapalı. Ama göstermelik olarak içeri giren herkesten maske takmalarını istiyorlar. Ama kendilerinde sunum yaparlarken bile maskeleri yok. Dün akşam 18’de oradaydık. Bunların bu halini ise içeri girerken herkes görmekte....”

...........

Sonuç.

İnanın sağlıkçılar; profesöründen hekimine kadar herkes büyük vakalardan korkuyor.

Benim tanıdığım, eşim dostum doktorlar bana adeta yalvarıyorlar, “Ne olursun maskesiz dolaşma. Kimseyi kabul etme. Ve sarılıp öpüşme”

..........

Mümkün oldukça uymaya çalışıyorum.

Ama toplum olarak durumumuz facia.

******

SÜLEYMAN HOCA’NIN O KARESİ

Hafta sonu yazımızın bir bölümünde Selçuk Üniversitesi rektörlük makamındaki devir teslimde Prof. Süleyman Okudan Hoca’yı da gördüğümüzü ve çok mutlu olduğumuzu yazmıştık yaaa.

Sağ olsun hafta sonunda Rektör Okudan Hoca aradı.

Dakikalarca uzun uzadıya kendisiyle sohbet ettik.

Kim ne derse desin Prof. Dr. Süleyman Okudan şehrin ve üniversitenin tarihine geçen başarılı bir rektör olmuştur. Bunu tarih yazacak.

Ayrıca Süleyman Hoca bir rektör olarak kimsenin yaşamadığı ve inşallah yaşamamasını istediğim olayları yaşamış ve çok ağır bir bedel ödemiştir.

Mesela Süleyman Hoca Selçuk Üniversitesi tarihinde belki de Konya ile bütünleşerek iş dünyasından üniversiteye en büyük rakamların girmesini sağlamıştır.

Bu başarılı çalışmaların karşılığı olarak da FETÖ’nün kumpasıyla cezaevini görmüştür.

Bu dünyada ve öbür dünyada birileri asla Süleyman Hoca ile helalleşemez. Hakkını ödeyemez.  

..................

Neyse hoca niye orada olduğunu anlattı.

Yeni rektör Prof. Metin Aksoy Hoca, Süleyman Hoca’nın döneminde üniversiteye girmiş. Ama Sayın Rektör, Metin Hoca’yı üniversiteye alırken de ne tanıyormuş, ne de birilerinin zorlaması ile almış. Yani kağıttaki başarı durumuna bakmış ve kadrosuna onay vermiş.

Mesela Süleyman Hoca yeni rektör yardımcılarını da yakından tanıyormuş. Prof. Dr. Mustafa Ersöz’ü, Prof. Dr. Emrullah Eken hocayı anlata anlata bitiremiyordu.

Rektör Metin Aksoy Hoca’yı yere göğe sığdıramıyordu.

Tabii bu arada da tarihi anekdotlarını paylaşıyordu hoca.

Mesela Süleyman Hoca görevi Prof. Abdurrahman Kutlu Hoca’dan devraldıktan sonra her zamanki kesim devreye girmiş ve hocanın, Abdurrahman Hoca döneminde görev yapan sekreterini değiştirmesini istemiş.

Süleyman Hoca şöyle diyordu “Yahu tamam değiştirelim de kimmiş neymiş bir görmeyelim mi?” Neyse o günlerde sekreter Fazilet Hanım’ı tanımaya başladık. Sekreter hanım çok başarılı idi. O günlerden görevimizi bırakmaya geldik. Fazilet Hanım’ı tanımadığım halde, değiştir dedikleri halde görevini layığı ile yaptığı için kendisiyle yıllarca çalıştım”...

Mesela Süleyman Hoca, yeni rektör Metin Aksoy Hoca’nın gözlerinde gördüğü ışığın Selçuk Üniversitesi için bir kazanç olduğunun defalarca altını çizdikten sonra “Rektör Bey benim rektörüm. Kimsenin işine karışmam. Nezaket örneği gösterip beni davet ettiler ben de emir telakki ederek o gün oraya gittim” diyordu.

******

SÜLEYMAN DEMİREL, ÇAĞLAYANGİL

Herif gibi, adam gibi bir gazetecilik yapamasak da (!) geçtiğimiz haftadan bu yana inatla bir şeylerin altını çizmeye, toz kaldırmaya, okurlarımızın dikkatini bir yerlere çekmeye çalışıyoruz.

Maalesef gazetecilikte yapabileceğimiz bu kadar.

Haddimizi aştığımız anda işsiz filan kalmayız, Allah’a şükürler olsun ama inanın kellemizi alırlar vallahi.

Tabii Allah eksikliklerini göstermesin bize inanan, güvenen çok güzel yürekli dostlarımız, büyüklerimiz var.

Aslında geçtiğimiz hafta hiçbir şey yazamamış gibi görünsek de önemli yerlerde yaranın kabuklarını kaldırmaya çalıştık. Tabii bu arada İstanbul’da inanılmaz bir görüşme trafiği içerisindeydik.

Neyse tam bu arada bizi seven, çok duyarlı çok başarılı Konyalı olmayan ve 35 yıldır Konya’da yaşayan bir abim tarihi şu anekdotu bize aktardı.

“Üniversite öğrenciyiz. Bir gün hocamız bize şöyle bir konuyu aktardı.

Süleyman Demirel Başbakan. İhsan Sabri Çağlayangil de bakanmış. Süleyman Bey bir dizi yeni atamalar yapar. Derken Çağlayangil hışımla makama girer.

Kurt politikacı Demirel durumu anlar ve Çağlayangil’i tam karşısına oturtur.

“Hayırdır İhsan bozuk görünüyorsun?” der.

Çağlayangil hemen yeni yapılan bazı atamalardaki isimlere olan tepkisini dile getirir.

Süleyman Bey sorar;

“Yani sen bu adamlar bu işi yapamazlar mı diyorsun?”

“Hayır efendim öyle demedim.”

Peki yani sen bu adamlar güvensiz mi diyorsun?”

“Hayır hayır asla öyle bir şey ima etmedim”

“Peki o zaman sen bu adamların yanlış isimler olduğunu söylüyorsun”

 ...........

Çağlayangil yine durumu toparlayıp dolaylı yönden maksadını açıklamaya çalışırken Süleyman Demirel ses tonunu değiştirir ve

“İhsan, sen sadakat bekliyorsan, git köpek besle”... deyiverir.

 

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Sana senden başka kimse yardım etmeyecekmiş gibi yaşa

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Ağzımıza dahi takmak istemediğimiz maskeleri rastgele yerlere atmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Uğur Özteke Arşivi