Yıllardır Konya dışında çalıştıktan sonra emekliliğin tadını çıkartabilmek, huzurlu bir hayat için, hayırlı bir ölüm için dönüp geldiğim şehrim Konya’da maalesef meslekten kurtulamıyordum.

Ancak bu sefer daha küçük çapta da olsa tam gaz çalışırken zaman zaman hava değişimi için bu atmosferden çıkmam, şehri terk etmem inanın tarifsiz bir şekilde beynimi ve ruhumu dinlendiriyor.

En son İstanbul’da çalışırken artık şuna kanaat getirmiştim “Beni en çok yoran iki ilden biri kendi memleketim Konya’ydı”...

Şimdi bu acı gerçeği kabul ederek, “olsun yorsa da insanları birbirlerinin yüzünden de arkalarından da çözülemeyecek kadar derin ve farklı bir şekilde birbirlerine bağlı olsalar da bu şehri gönülden seviyorum işte” diyorum.

******

RAMAZAN AYINDA NE OLACAK ŞİMDİ?

Biz bu satırları yazmaya başlarken Türkiye’nin gözü Sağlık Bakanı Koca’nın Başkanlığında toplanacak Bilim Kurulunda idi.

Buradan karar ne çıkar bilmiyorum.

Ama artık bildiğim ve ilk başta söylendiği zaman gülüp geçtiğim şeylere şimdi inanmaya başlamış olmam.

Bir insan için de en zor durum budur.

İnanmadığınız gerçeklerle yüzleşmek.

Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımızın ima ettiği gibi ramazan ayında “ülke olarak dinlenir mi?” bilemem ama bildiğim tek şey Sayın Cumhurbaşkanımızın 20 yıldır en güvendiği insanların yüzünden zaman zaman söyledikleri ile ters düşmesi.

Bu durumu Sayın Cumhurbaşkanımız adına dahası Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına asla ama asla kabul edemiyorum.

Yahu bu zıkkım hastalığın böyle artacağını bilmiyor muydunuz?

Eğer hâlâ bilmiyorduysanız, hâlâ bunları öngöremiyorsanız bunları yapanlar Cumhurbaşkanımızı zor durumda bıraktıkları için kendileri o makamları bıraksınlar artık.

En basitinden Sayın Cumhurbaşkanımız canlı yayında 80 milyona Ramazan ayında vatandaşların kontrollü ve tedbirli olarak teravih namazlarını camilerde kılabileceklerini söylüyor.

Üç gün sonra Sayın Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş Hoca, “Teravih namazlarımızı camide değil evlerde kılmamız daha uygun” diyor.

İş burada, bununla kalsa iyi.

Bu defa sosyal medyada vatandaş yazıyor, sonra da bize söver gibi paylaşımını gönderiyor;

“Yetkisi olsaydı da misal İMAMOĞLU, İSTANBUL’DA TERAVİH YASAK deseydi bir düşünün neler olurdu?
Yer yerinden oynar, bütün sağ siyasiler, ekran yüzleri, gazeteciler, hocalar yeri göğü yıkarlardı.
Haksızlık bizden olunca itiraz etmemek, münafıklıktır.”

...............

Ben kimseye bir şey diyemiyorum artık. Sayın Cumhurbaşkanımızı belli bir kesim haklı ya da haksız eleştiriyorsa bunun sorumlusu Sayın Cumhurbaşkanımızın güvendiği ve belli bir yerlere getirdiği insanlardır.    

*****

KAHRAMAN BURAK YÜREĞİMİ YAKTIN

Biz Ankara’da turlarken Konya’dan acı haber ile ilgili ilk detayları Haber Merkezindeki arkadaşlardan alıyorduk. Çok kısa bir süre önce Komutanlıkta birlikte olduğumuz üç saate yakın dertleşip güzel ve samimi sohbetlerde bulunduğumuz isimsiz kahramanlardan Pilot Yüzbaşı Burak ile de çaylar kahveler içmiş gelecek adına hayaller kurmuştuk.

Bu saatten sonraki sözler hiçbir şeye kifayet etmez. Mekanın cennet olsun aslan parçası. Yüce Türk Milletinin başı sağ olsun.

*****

YİNE KÖPEK SÜRÜLERİ

Allah yokluklarını göstermesin bizi takip eden okurlarımız arasında sadece Konya merkez değil ilçelerden, Türkiye’nin pek çok yerinden hatta hatta dünyanın çok farklı noktalarından her gün bizi ısrarla takip eden sıkı okurlarımız olduğunu zaman zaman görüyoruz.

İşte bizi Cihanbeyli’den takip eden bir okurumuz ise dün sabah evinin penceresinden çektiği bu fotoğrafı gönderdikten sonra

“Evden çıkamıyoruz” diyordu.

Evet başı boş köpek sürüleri ile ilgili olarak Mecliste kalıcı akıllı mantıklı ve sürdürülebilir bir kanun çıkartılamadığı sürece insanımız bu çileyi çekmeye canını kurtarmaya çalışmaya devam edecek. 

******

FORM KAVŞAĞI

Ankara siyasi ve bürokratik temaslarımızı KAVAF Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Mustafa Kavaf, BBN Türk TV Genel Yayın Yönetmeni Fahrettin Damga, Ankara Bürosunda görevli muhabir ve kameraman arkadaşlarla sürdürürken bir arada Çevre Bakanlığımızı Sayın Bakanımız Kurum’u ziyaret edelim dedik.

Bakan Bey’in A takımı ile saatlerce şehri ve ülkemizi konuştuk. Tabii ki konuştuklarımızın orada kalması kaydı şartı ile konuştuk.

Okurumuz Selim Bey’in iki gün önceki bir istediğini de o masada birebir dile getirdim.

Selim Bey üç gün önce yazmıştı “İyi de abi Form dökülüyor. Artık iş yerleri para etmiyor. Bakan Kurum ne yapmış da abi? Gözle görülür söyler misin?”

...............

Daha önceki yazılarımızda bir şeye dikkat çekmiştik.

Sayın Bakan Kurum’un Konya ve Konya’nın geleceği ile ilgili olarak tarihi imzalarını bugün Konya’da yaşayan üç beş kimsenin dışında kimse göremez ve anlayamaz. Anlatılamaz da.

Bu durum belki 5 yıl sonra ortaya çıkınca ne olduğu anlaşılabilecek.

Neyse bizim gerçek anlamda dökülen Şato Form bölgesini de biz Bakan Beyin A takımına hatırlattık. “Alaaddin çevresinde, Türbe bölgesinde çok güzel şeyler olacak. Ama Şato Form tarafı Konevi Hazretlerinin türbesinin de içinde bulunduğu bölge Konya’nın göbeğinde artık utanç verecek durumda.” diyerek anlatınca odadaki bir yetkili “Sakin ol abim. Oraya da dokunacağız. Çok sıkıntılı bir bölge. Sürekli problem çıkartıyorlar. Ama orası da Sayın Bakan’ın çalışması ile şehre kazandırılacak” dedi.

Selim abi biraz daha sabır güzel şeyler olacak inşallah.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Sabır ağrıları dindiren acı bir ot gibidir. Hem can yakar hem de tedavi eder.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Karşımızdaki insanın görüşüne dediklerine katılmasak bile onu sabırla sonuna kadar dinleme olgunluğunu gösterebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.