Dijital Koku Transferi
Bir insan her şeyden evvel burnuyla anlaşmalıdır…
Hiç insan burnunu işlerinden uzak tutabilir mi? Yemek için kepçe neyse iş içinde burun o dur… Sahnenin dışındakiler (Ahmet Hamdi Tanpınar)
Gözünüzle; Karanlık bir gecede 50km’den bir mum ışığının görülebileceğinizi,
Kulağınızla; Sessiz bir ortamda 5 metreden bir kol saatinin işleyişini,
Dilinizle; Sekiz litrelik bir suda bir çay kaşığı şekerin tadını,
Burnunuzla; Altı odalı büyük bir evde bir damla esansı,
Derinizle; 1cm yükseklikten yüzümüze düşen bir sineğin kanadını algılayabileceğinizi biliyor musunuz?
Yukarıdaki sorular geçmiş dönemlerde öğretmenlik hayatımızda öğrencilerde dikkat uyandırmak için sorduğumuz sorular arasında yer alıyordu. Günümüzde gelinen noktada dev teknoloji şirketleri bilimle teknolojiyi harmanlayarak Metaverse yolculuğu için bunlardan daha fazlasını keşfettiler.
Günümüzde kullandığımız akıllı telefon ve tabletlerde yukarıda saydığımız 5 duyu organından üç tanesini sanal/dijital ortama taşımayı başardılar. Mikrofon ve kulaklıklarla kulak, fotoğraf ve video teknolojisiyle göz, dokunmatik uygulamalarla da deri’nin sırlarına el atıldı.
Anlayabildikleri gördüklerinin ötesine geçmeyen, sadece göz merkezli bir hayata bakışla, mekânla kurulan irtibat, şekillenen hafıza ve bıraktığı izlerden habersiz batı düşüncesinin bu yüzyılda idrakte zorlandığı bu anlayışın aksine Metaverse tasarımcılarının önem verdikleri bir konu olarak, koku hissi karşımızda duruyor. Mekânın sadece gözle görülen bir yer olmadığı, bütün bedenle ve hislerle yaşanılan bir yer olduğunun farkına varması ve 5 duyuyu sanal ortama taşıma gayretleri bu anlayışın göstergesi kabul edilebilir.
Geçtiğimiz günlerde medyada yer alan haberlerde, Metaverse dünyasına adım atan Suudi Arabistan yönetiminin, Müslümanların Kâbe üzerindeki Hacerülesved taşını sanal olarak ziyaret etmelerini sağlayan bir Metaverse girişimi başlattığını, uygulamalarda görme, işitme, dokunma duygularının yanında “koku” deneyimlerinin de yaşanabileceği açıklamaları ile karşılaştık. Anlaşılan o ki İnternet ortamında koku transferlerinin de yapılabileceği haberlerini ilk duyduğumuz 2014 yılından beri çalışmalar bir hayli geliştirilmiş görülüyor.
Geliştirilen teknolojiler sayesinde dijital olarak kopyalanan koku alma duyusunun da teknolojik cihazlarla internet ortamından kokuların içeriğine de müdahale edilebilecek şekilde transferi söz konusu olacaktır.
Yakın zamanda Aromyx adlı şirketin geliştirdiği Essence Chip sayesinde koku alma reseptörlerini kopyalamayı başardıklarını, kokuları kimyasal olarak algılayabildiklerini, üç boyutlu olarak ta dijitalleştirebildiklerini, hedeflerinin bu çipleri akıllı telefonlara da uyumlu hale getirerek kokuları da sanal hayatın bir parçası haline getirmek olduğu haberleri de konunun meraklıları tarafından biliniyor olsa da bu halen kısa zamanda kullanımı kolaylaştırılmış şekilde çözümlenecek bir konu gibi görülmesin. Nasıl ki arttırılmış/sanal gerçeklik için gözlük vb. cihazlara ihtiyaçlar varsa, size gönderilecek bir kokulu e-posta ya da mesajdaki kokuyu almak içinde koku kartuşlarına, buruna / beyine yerleştirilecek çiplere, püskürtmeli yazıcılara vb. ihtiyaç duyulacaktır. Burada bu teknolojilerin ucuzlaması / belli bir amaç için(!) dev şirketlerce fonlanması sağlanmadan sanal evrende yaygın kullanımı tahminimizce söz konusu olmayacaktır.
Bahse konu kokular dışında Meta verse ortamında parfüm şirketleri, teknoloji şirketleri ile bu gezegene has kokular sunabilecekler mi? Bir parfüm içerisinde minimum 5, maksimum 25 civarında bileşenin varlığından söz edildiği, farklı kokular elde etmek için sayısız maddelerin bir araya getirildiği mevcut çalışmalarda, kompleks bir yapıdan dolayı koku firmalarının aynı parfümleri üretmedikleri/üretemedikleri de düşünülürse metaverse de oluşturulacak farklı kokular için aşılması gereken engeller aşılabilecek mi? Bunu zaman gösterecek.
Kokuyla terapiler ve tedaviler, tıp ve sağlık alanında uygulamalar geçmişten günümüze yapılmaktadır. Yaklaşık 200 yıllık bir geçmişi olan parfüm kozmetiğiyle koku kültürünü birbirine karıştırmamamız gerekir. Kısa bir örnek verecek olursak Osmanlı’da evlilik öncesi kız istemeye gidildiğinde yanlarında zambak kokusu götürüldüğü, bu gelin adayı kıza talip olunduğu, buna karşılık kız tarafınca şerbetler karanfille ikram ediliyorsa kızın istenebileceği, şerbetler sade gelirse talebin olumlu karşılanmadığının anlatıldığı, kokuların toplumsal hayatın bir parçası olduğu yönünde bilgilere rastlanmaktadır.
Güçlü bir burun ve doğru sezgiler hayatın her alanında lazımdır. Yalan haberlerle, algı oyunlarıyla gözün ve kulağın kandırıldığı dijital / metaverse ortamlarında burnunuz devreye girip havadaki kötü kokuları almayı başaramazsa sadece soluduğunuz havayı değil dışarıdan gelen bilgi kaynaklarını da süzemiyorsa her türlü maniplasyona ve komplo teorilerine de açık hale geleceksinizdir.
Fıtrat olarak insan hoş kokuları severken, kötü kokulardan da uzak durmak ister. Her iyi ya da kötü kokunun burundan girip gizli bir yolla ruhumuza da ulaştığını, güzel ya da çirkin hisler oluşturabileceğini, bizlerin aynı zamanda bir de koku hafızamız olduğunu da unutmayalım.
İnternette Koku transferinin de konuşulduğu bu günlerde, Alimlerimizin, ilim adamlarımızın parmaklarının ucuna bakmayı bırakıp, orada takılıp kalmadan, gösterdikleri yerlere önceden varmamız gerektiği gerçeğini kabul etmezsek burnumuza da, ruhumuza da gelecek kötü kokulardan kendimizi uzak tutamayacağız.
Yusuf Suresi 94- Kafile Mısırdan ayrıldığında babaları, “Eğer bana bunamış demezseniz, inanın ben Yusuf’un kokusunu alıyorum!” dedi.
Bu ayette Hz. Yakup’un (a.s) duyu merkezine kokunun ulaşmasının, rüzgâr hızından daha hızlı bir iletişimle olduğunu gösteriyor. Her ne kadar bu olay bir mucize olmakla birlikte, Allah’ın insanlara sunacağı keşif izinleri ve zamanıyla, günü geldiğinde görüntü ve sesi en uzaklardan bize sunan teknoloji, ses ve görüntüden önce kokuyu da ulaştırabilecektir.
İnsanın yakınındaki kişinin bile kokusunu idrakte zorlandığı bir ortamda Yakup (a.s)’ın Oğlu Yusuf’ un (a.s) kokusunu o kadar uzak mesafeden almış, bunun hayal değil, bir hakikat olduğunu vicdanında tanıyıp, gömleğin kokusunu gözlerine sürünce şifa bulmasını… vb. olayları düşünme ve hayata geçirme konusunda dev teknoloji şirketleri işin sırrını yine bizlerden önce anlamış ve hayat geçirmiş görünüyor.
Yüce kitabımızda konuyla ilgili ayetleri, peygamberimizin orucu kolaylaştıran sahur yemeği, öğle uykusunun yanında güzel kokuyu da saymasını, iyi arkadaşla, kötü arkadaşı misk taşıyan kimse ile körük üfüren kimseye benzetmesini ve güzel koku konusundaki örnekleri ve birçok uyarılarını da dikkatlerimizden kaçırmayarak, kendi geçmiş kültürümüzdeki güzel uygulamaları da araştırarak, işin bilimsel, sosyolojik ve ruhsal boyutlarını derinlemesine analiz etmemiz gerekiyor.
Vakıa Suresinin 88-89. ayetlerinde Hz. Allah’a yakın olanlar için Cennetlerin rahatlık, hoş kokulu rızıklar ve bol nimetlerle var olduğu müjdesi veriliyor. Sanal evrenin sahte cennetinde kaybolmadan, muazzam bir sistem içinde yaratılan vücudumuzu tanımak, var olan beş hissimizi iyi kullanmak, hem sanal hem de gerçek dünyamızda yanlış kokuları takip edip içinde boğulacağımız bilgi çöplüklerine düşmemek, dijital çağda nesne değil özne olacak bir yaşam anlayışı ve eğitim politikaları geliştirmemiz ve bu alandaki öncü gayretlerimiz iki dünyamızı da mutlu edecektir.
Aksi durumda bedensel zevklerini, düşüncenin açlığını, ruhun mutluluğunu metaverse çöplüğünde arayan, bir nevi hazların kartacasını ister istemez tanıyacak ve orada kaybolacak bir insan/insanlık modeli ile dijitalin kölesi bir toplum kaçınılmaz olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.